Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Hesabı sorulmadığı için her güne yeni felaket haberleri ile uyanıyoruz

    27 Temmuz 2025

    Cenk, Mustafa, Ferdi ve onları sahneye sürüp kaostan prim yapanlar

    27 Temmuz 2025

    Yapay zeka, panopticon inşa

    27 Temmuz 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Cenk, Mustafa, Ferdi ve onları sahneye sürüp kaostan prim yapanlar

      27 Temmuz 2025

      Lozan’ın Sessiz Sayfası: Kürtler Tarihin Hangi Satırına Yazıldı?

      25 Temmuz 2025

      Cezaevi, red, mahkeme: Gazeteciliğin yeni hali

      25 Temmuz 2025

      Engellilik Onur Ayı — Susmuyoruz, saklanmıyoruz, onurluyuz!

      24 Temmuz 2025

      Lozan Antlaşması bağlamında Kürt sorunu ve görülmeyen ötekiler

      24 Temmuz 2025
    • Seçtiklerimiz

      Hesabı sorulmadığı için her güne yeni felaket haberleri ile uyanıyoruz

      27 Temmuz 2025

      Yapay zeka, panopticon inşa

      27 Temmuz 2025

      Suriye’de çember kimin için daralıyor?

      27 Temmuz 2025

      Dr. Özlem Has: “Beyaz Toros zihniyeti yok olmadı yalnızca biçim değiştirdi”

      26 Temmuz 2025

      Corc İbrahim Abdallah’ın tahliyesi ve eski bir afişin düşündürdükleri

      25 Temmuz 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      İsrail’in ‘iç’ mücadelesi gerçekten çıkmazda mı?

      21 Temmuz 2025

      SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz: Kalıcı barış için sürecin seyircisi değil, öznesi olmalıyız

      8 Temmuz 2025

      Yangınların ortasında dayanışmanın motor gücü: Kuryelerin afetle mücadelesi – Mesut Çeki

      2 Temmuz 2025

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Yapay zeka, panopticon inşa

    Yapay zeka, panopticon inşa

    ERCÜMENT AKDENİZ İlke TV için yazdı: Kendi başına ne yapay zekâ ne de algoritmik devrim insanlığa refah ve barış getirecek kudrete sahip. Öncelikle bu ilerlemenin kimlerin elinde nasıl kullanıldığına bakmak lazım. Geçtiğimiz günlerde PALANTIR şirketinin New York ofisi önünde eylem yapan göçmenler ve hak savunucularına kulak verilebilir. Zira mülteci haklarını savunmak, bilim ve teknolojik etiği savunmakla iç içe geçiyor; her gün biraz daha fazla.
    Ercüment Akdeniz27 Temmuz 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Panopticon, Benthamcı iktidar fiziğince icat edilmiş ve çağlara damga vuracak bir hapishane sistemiydi. Cezaevi taslağı bir esaret abidesiydi. Fransa’dan diğer ülke ve kıtalara yayılacaktı. Michel Faucault Panopticon’u “Görülmeden gözetim altında tutan hapishane sistemi ” olarak tanımlar. 17. yüzyıl Avrupasını kasıp kavuran veba ve cüzzâm salgınları Panopticon’un ilham kaynağıdır. Zira kriz dönemi olarak salgınlar, tecrit ve izolasyon mekanizmalarının geliştiği dönemlerdir. Nihayetinde cezaevi sistemi de toplumsal tecridin bir türevidir. Böylece “Panopticon laboratuar olma yanıyla deney yapma, tutukluları değiştirme, bireyleri terbiye veya yeniden terbiye mekanizması” olarak kullanıldı. Bir gözetim, denetim ve rehabilitasyon modeli olarak Panopticon, Fransa örneği üzerinden devlet katmanlarına, oradan toplum yönetimine uygulandı. Yöneten erkin olabildiğince görünmez bir kudrete sahip olduğu ve fakat bunun karşısında yönetilenlerin her daim gözlem altında tutuldukları ve zavallılık duygusuna kapıldıkları “toplumsal cezaevinin” kapıları açılmıştı artık.

    21. yüzyıla geldiğimizde toplumsal denetim ve esaret yeni boyutlar kazandı. Yapay zekâ, olasılık hesaplamaları, algoritmalar, dijital robotlar ve makineler gözetim ve denetimi küresel ölçeğe taşıdı. Kişisel veriler artık kapitalizmin yeni petrol veya maden yatağı. Savaş, çatışma, afet, güç gibi olgular ise yine hem krizlere hem de fırsatlara işaret. Kriz anları veya bölgelerinde artık sadece silah teknolojileri değil, yapay zekâ ve algoritmik analizlerle geliştirilmiş “insani yardım programları” da test ediliyor. Yıkım bölgelerine silahlı drone’lar kadar, yardım amaçlı sürüngen robotlar da gönderiliyor. Savaş ve insani yardım zıt iki konu olsa da çoğu zaman ortak şirketlerin kesişme kümesinde bir araya geliyor. Endüstri ortaklaşıyor. Yıkanlar ve yeniden kuranlar para üstüne para katıyorlar. Silah tekelleri mülteci fabrikası gibi göç üretiyor. Aynı tekeller “insani yardım programlarına” da el atıyorlar. Dijital kayıt/denetim ve algoritmik hesaplamalarla birlikte yıkma ve yeniden inşaya dayanan kapitalist Panopticon yönetim, her kriz bölgesinde kendisini biraz daha geliştirmeye çabalıyor.

    Şirket künyelerindeki anahtar

    Mültecilerin biyometrik kaydı üzerine ilk sistematik dijital proje 2002 yılında Pakistan’da uygulandı. Toplam 100 Afgan mülteci data fişlemesi içine alındı. Nereye giderlerse gitsinler ölene kadar sürecek bir takip rejimiydi bu. Ürdün Za’atari Mülteci Kampında bu proje geliştirildi, sisteme yüz taraması kaydı eklendi. Taramalar block-chain ağı olan Building Blocks’a kaydedildi. Böylece dijital takip sınırlar aşan bir evreye geçmiş oldu. 2020 yılına geldiğinde sisteme 37 milyon mülteci kaydedilmiş olacaktı. Za’atari modeli BMMYK’nın da (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) ölçüsü haline gelecekti. 2013 yılında Sophia isimli robot BM Kalkınma örgütü tarafından “ilk inovasyon elçisi” seçildi. Robot Sophia’ya Suudi Arabistan 2017’de vatandaşlık hakkı verecekti. Ki, Suudi Arabistan Suriye savaşından tek mülteci kabul etmemiş ülkeydi! 2023 yılında Sophia’nın yanına 8 robot daha dizildi ve “iyilik için yapay zekâ” kampanyası başlatıldı. Dünya bir çağ dönümünde olabilir miydi? Yapay zekâ ve algoritmik robotlar büyük insanlığın acılarını dindirebilir miydi? Daha eşit ve adil bir dünya yaklaşıyor muydu yoksa? Bilimsel ve teknolojik atılımlar elbette önemliydi. Evet, hayatı daha kolaylaştırmak mümkündü. Fakat esas mesele bilim ve tekniğin hangi ellerde kullanılıyor olmasıydı. Yapay zekâ, dijital data, algoritmik analiz… Tüm bu değişim ve gelişimlerin ardında devasa şirketler gerçekliği vardı. Ve künyesinde kapitalizm yazan her şirket, tabiatı gereği, büyük insanlığın refahına değil şirket kasasında biriken sermaye artışına bakardı.

    Veri tabanlı distopik hapishane

    Bugün data sistemine girmeyen mülteciler yardım programlarından faydalanamaz. Göç ve iltica işlemlerini de yerine getiremez. Gelinen yerde mültecinin kişisel verileri saklama hürriyetinin de karşılığı kalmadı. Hukuki bakımdan da önemli bir tartışma bu. Şirketler ve devletler bu verilere kolaylıkla ulaşıyor. Kişi mülteci programından çıksa dahi kişisel verilerini kurtaramıyor. Verilerin küresel mobilizasyonu yeni bir pazar akını açtı. Parayı basan şirket veya diplomatik şantaj yapan devlet, verileri istediği gibi kullanabiliyor. Savaş veya zulüm nedeniyle kaçan mültecilerin bilgisi can güvenliğini de tehdit ediyor.

    Data kayıt ve takip sistemleri UNCHR ile iş birliğinde olan şirketlere ihale ediliyor. ABD’deki PALANTIR şirketi tipik örnek. Nitekim PALANTIR CIA bağlantılı Q-Tel’den yardım aldı. Hem Los Angeles Polis Departmanı’na hem de ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne işler yapıyor. WFP (Dünya Yiyecek Programı) ile de ortak çalışıyor,

    Yapay zekânın kötü ellerde kullanımı bir başka tehlikeye işaret. Nitekim ABD ve AB ülkelerinde aşırı sağın yükselişi biliniyor. Mülteci datalarının bu güçlerin eline geçmesi “Algoritmik Önyargı “dizilimini getirebilir ve linçlerin önü açılabilir. Dijital ırkçılık devletlerin rejimi haline dönüşebilir.

    Algoritmik zekâ insani yardım faaliyetlerini kolaylaştırabilir. Fakat tersi de mümkün. Öyle ki, İsrail ordusu LAVENDER ve THE GOSPEL projeleriyle 37 bin Filistinliyi hedef alabildi. Silahlı drone‘lar datalar üzerinden insan avına çıkarken, aynı dönemde Gazze’ye yardım götüren/çalışan gönüllüleri izledi. BM mülteci kampları ve çadırları vuruldu. Gerekçe yüklenmiş data verileriydi: Siviller mülteci savaşçılara kalkan yapıldığı için vurulmuşlardı(!) Dolayıyla yapay zekâ kıyım teknolojisi için de kullanılabiliyor. Öte yandan UNCHR ve WFP ile ortak çalışan her şirket mülteci datalarına kolaylıkla erişebiliyor. Dijital cüzdanlar, olasılık kameleri mültecileri “terbiye” etmenin ya da yıldırmanın aparatları olarak kullanılabiliyor. Sistematik geri gönderme, itme ve deport için algoritmik suç katalogları oluşturuluyor. Uluslararası hukuk bu kez dijital gelişmeyle çiğnenmiş oluyor.

    O halde, kendi başına ne yapay zekâ ne de algoritmik devrim insanlığa refah ve barış getirecek kudrete sahip. Öncelikle bu ilerlemenin kimlerin elinde nasıl kullanıldığına bakmak lazım. Peki, bu distopik neo-panopticon düzenin karşısında ne durabilir? Geçtiğimiz günlerde PALANTIR şirketinin New York ofisi önünde eylem yapan göçmenler ve hak savunucularına kulak verilebilir. Zira mülteci haklarını savunmak, bilim ve teknolojik etiği savunmakla iç içe geçiyor; her gün biraz daha fazla. Ve çağlar değişse de ezilenler mücadele etmekten vazgeçmiyor.

    KAYNAK:

    1- Michel Faucault – Hapishanenin Doğuşu

    2- Sammer Abboud Merip sayı:313

    3- Kıvanç Eliaçık’a kaynak için teşekkür

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Hesabı sorulmadığı için her güne yeni felaket haberleri ile uyanıyoruz

    27 Temmuz 2025

    Suriye’de çember kimin için daralıyor?

    27 Temmuz 2025

    Dr. Özlem Has: “Beyaz Toros zihniyeti yok olmadı yalnızca biçim değiştirdi”

    26 Temmuz 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Mehmet Murat Yıldırım

    Cenk, Mustafa, Ferdi ve onları sahneye sürüp kaostan prim yapanlar

    Ömer Bölüm

    Lozan’ın Sessiz Sayfası: Kürtler Tarihin Hangi Satırına Yazıldı?

    Sinan Cantürk

    Cezaevi, red, mahkeme: Gazeteciliğin yeni hali

    Elif Gamze Bozo

    Engellilik Onur Ayı — Susmuyoruz, saklanmıyoruz, onurluyuz!

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Bedri Tekin

    Hesabı sorulmadığı için her güne yeni felaket haberleri ile uyanıyoruz

    Ercüment Akdeniz

    Yapay zeka, panopticon inşa

    Deniz Altay

    Suriye’de çember kimin için daralıyor?

    Siyasi Haber

    Dr. Özlem Has: “Beyaz Toros zihniyeti yok olmadı yalnızca biçim değiştirdi”

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçi sınıfının açlıkla imtihanı

    5 Temmuz 2025

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.