Hatay Samandağ Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı, geçmişte Ermeni toplumuna ait olduğu belirlenen ancak zamanla Hazine ve şahıslara geçen 36 taşınmazın iadesi için 2012 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulundu. Ancak başvuru, taşınmazların 1936 Beyannamesi’nde yer almadığı gerekçesiyle reddedildi. Oysa Hatay, 1936’da Türkiye topraklarına dahil değildi ve vakfın o dönemde beyanname vermesi hukuken mümkün değildi.
‘Mülkiyet hakkı ihlal edildi’
Agos’ta yer alan habere göre vakıf, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine 2018’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. AYM, 2022 yılında verdiği kararda, vakfın 1936’da beyanname vermesinin mümkün olmadığına ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasından sonra cemaat vakıflarına beyanname verme zorunluluğu getiren bir mevzuat oluşturulmadığını belirtti. AYM kararında, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun geçici 7. ve 11. maddeleri kapsamında mülklerin iadesini engellemesinin vakfa ağır bir külfet yüklediği ifade edildi.
Vakıflar Meclisi AYM kararına uymadı
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının ardından dosya Danıştay’a, oradan da Hatay 1. İdare Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme, 19 Kasım 2024’te Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne taşınmazların iade edilmesi gerektiğine dair kararı tebliğ etti. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü, Danıştay’a temyiz başvurusunda bulundu ve süreci uzattı.
Öte yandan, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Vakıflar Meclisi, mahkemenin kararını beklemeden 11 Kasım 2024’te toplanarak mülklerin iadesini reddetti. Meclis, ret kararına gerekçe olarak yine vakfın 1936 Beyannamesi vermemiş olmasını gösterdi. Böylece, Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararına rağmen mülklerin iadesi gerçekleşmedi.
Vakıf, Vakıflar Meclisi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu
Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı’nın Avukatı Sebu Aslangil, AYM kararını uygulamayan Vakıflar Meclisi üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başvuruda, Anayasa’nın 10, 35, 138 ve 153. maddelerine atıfta bulunularak, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu hatırlatıldı ve meclis üyeleri hakkında iddianame hazırlanması talep edildi.
Agos’a konuşan Avukat Sebu Aslangil, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu ve uygulanmaması gerektiğini vurguladı.