Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili, “Bizler de bu yapıya tüm siyasiler gibi iyi niyetle destek oldu. Açık konuşuyorum ben de şahsen pek çok görüşüne katılmasam da bunlara yardımcı oldum” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili, "Bizler de bu yapıya tüm siyasiler gibi iyi niyetle destek oldu. Açık konuşuyorum ben de şahsen pek çok görüşüne katılmasam da bunlara yardımcı oldum" dedi. "Dedik ki bir ortak yanımız var. Uzun süre gerçek yüzlerini göremedik" diyen Erdoğan, "2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım çok sayıda üst kademe yönetici arkadaşım oldu ve tavrımız değişti. 2012'de bu yapıyla ilgili tavrımızı da daha net olarak ortaya koyduk" ifadesini kullandı. "Bu dönemde hızlanan TSK'ya yönelik operasyonlar ve davalarla ilgili ciddi şüphelerim oluştu" diyen Erdoğan, "Uzun yıllar birlikte çalıştığım komutanlara yönelik suçlamalar beni ikna etmiyordu" diye konuştu.
"Her şeye rağmen bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya koyamamış olmanın üzüntüsü içindeyim" diyen Erdoğan, "Bunun için hem rabbimize, hem milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin. Şu saatten sonra, Pensilvanya’daki şarlatanın, terörist başının hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "15 Temmuz Darbe Girişimi ve Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" gündemi ile toplanan Olağanüstü Din Şurası'nda konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Diyanet İşleri Başkanlığı'mız tarafından düzenelenen Olağanüstü Din Şurası'nın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Tüm alimlerimize, hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemiz son 3 yıldır çok önemli gelişmelere sahne oluyor. 15 Temmuz'da yaşadığımız silahlı darbe girişimi bu sürecin en cüretli ve kanlı boyutunu teşkil etmiştir. Bu hain yapının 40 yıldır kanserli bir hücre gibi yaşayabilmesi ve sürekli büyümesi dini değerleri öne çıkaran kimliği sayesinde olmuştur. Zaman zaman duyardık 'bunlar silahlı örgüt değil' diye, 'bunlar zamanı geldiğinde silahları millete bile doğrultabilecek bir örgüt derdik' bizlere inanmazlardı. Şimdi ne kadar haklıymışsınız diyorlar.
Tek parti döneminden itibaren uzun süre irtica paronayası ile dini cemaatlerin üzerine gidildiği gibi her yapı gibi bu yapıda milletimizin kanatları altında varlığını sürdürmüştür. Bizlerde bu yapıya tüm siyasiler gibi iyi niyetle destek oldu. Açık konuşuyorum ben de şahsen pek çok görüşüne katılmasam da bunlara yardımcı oldum. Dedik ki bir ortak yanımız var. Uzun süre gerçek yüzlerini göremedik. 2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım çok sayıda üst kademe yönetici arkadışm oldu ve tavrımız değişti. 2012'de bu yapıyla ilgili tavrımızı da daha net olarak ortaya koyduk.
Asılına bakılırsa 2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım üst kademe yöneticisi arkadaşlarım oldu. Tavrımız değişti. 2012 yılından sonra rezervlerimizi çok açık koymuştuk. Bu dönemde hızlanan TSK'ya yönelik operasyonlar ve davalarla ilgili ciddi şüphelerim oluştu. Uzun yıllar birlikte çalıştığım komutanlara yönelik suçlamalar beni ikna etmiyordu. Meseleyi kendi arkadaşlarımıza dahi anlatmakta güçlük çekiyorduk.
17-25 Aralık darbe girişimi bu örgütün yüzünü ortaya koyan hamle oldu. Her şey ortadayken, en başına şahsımı, altıma Binali Bey, aynı şekilde Enerji Bakanımız, aynı şekilde oğlum, birkaç tane işadamı bu örgütün çatısında görülen isimler oldu. Bunu dahi anlatırken, birçok arkadaşlarımız yine inanmıyordu. 'Bunlar böyle şey içinde girmez. Etmeyin.' Hala inanmayanların da olduğunu biliyorum. Hala maalesef bakıyor ama görmüyor olanları da görüyorum. Bu noktadan sonra artık şüphe dönemi bitti, mücadele dönemi başladı.
Bazıları bölücü terör örgütüyle özdeş hale getiriyor. PKK terör örgütünün elinde doğru dürüst silah bile yok. Ama bu FETÖ milletin vergileriyle alınan bu F16’larla, F4’lerle, tanklarla, toplarla milletine kurşun yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Yeri geldiğinde zaten beraberler, PYD’yle, PKK’yla… Seçimlerde yaşadık. Seçim karargahlarında nasıl beraber olduklarını, zaten giyimleri kuşamlarıyla biliyoruz. Şu saatten sonra, Pensilvanya’daki şarlatanın, terörist başının hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir.
Affedersiniz yüzlerine tükürseniz, yağmur diyen, küfür etseniz sükut edenlerin sapkın davaları din haline dönüşmüştür. Kuran-ı Kerim’de onlarca defa aklımızı kullanmamız emrediliyor. Aklını ve iradesini Amerika’da yaşayan birine ipotek eden bir kişi sorgulamıyorsa, onun için yapacak bir şey kalmamıştır.