12 bin yıllık tarihi olan Hasankeyf’te birçok tarihi eser ve mekan tescili yapılmadan sulara gömülecek. Bunların arasında Dêra Der Seyda Kilisesi de yer alıyor.
ANF’den Ferhat Aslan’ın haberine göre; Tarihi Antik kent Hasankeyf’in Ilı Su Barajı ile yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılırken, 2016 yılında su tutulmasıyla 35 ören yeri ve yüzlerce höyük ve 10 binlerce mağara sular altında bırakılacak. Sular altında kalacak olan antik kentin ilk ibadethanelerinden bir tanesi olan Dêra Der Seyda Kilisesinin tescillendirilmediği ortaya çıktı.
Konu ile ilgili bilgi veren Batman Turizm ve Tanıtım Derneği Başkanı Emin Bulut, en eski güneş tapınağı olan Dera Der Seyda Kilisesinin Mezopotamya’da bulunan tüm inançlara ev sahipliği yaptığını belirtti. Bulut, “İlk Hıristiyanlık döneminden beri kilise olarak kullanılan Dêra Der Seyda Kilisesi halen Qurê köyünün altında Dicle’ye nazır mağaraların orta kısmında bulunmaktadır. Aynı zamanda bu tür kiliselerin Hasankeyf’te yoğunlukta olması buranın yukarı Dicle medeniyetinin önemli bir Baş Piskoposluğun merkezi olduğu göstermektedir” dedi. Bulut, binlerce yıllık tarihi ibadethanenin duvarlarına nakşedilen figürlerin tüm inançları temsil eden semboller olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Tüm inanç ve kültürlerin ortak mirasıdır
“Bugünkü kilise güneş tapınağı olarak inşa edilmiş ardından pagan inancında paganizm tapınağı olarak kullanılmış. Museviler de Havra olarak kullanmış günümüze kadar da Kilise olarak tarihi kaynaklarda geçmektedir. Bu kilise hem Zerdüştlerin, hem Paganların, hem Musevilerin, hem Hıristiyanların, hem Asurîlerin, hem Ermenilerin, hem Keldanilerin ibadethanesi olarak kullanıldığını içindeki motiflerden görmekteyiz. Çünkü bütün inançların geçiş yeri olduğu için renklerini, inançlarını, kültürlerini Hasankeyf’teki kayalara nakşetmişler. Haçlarıyla, yıldızlarıyla, hilalleriyle, güneş figürleriyle şehrin dört bir yanında Hasankeyf’te rastlanmak mümkündür. Bu yeryüzü insanlığın beşiği olan Hasankeyf’e sahip çıkmak tüm insanlığın boyun borcudur. Ancak Kürt coğrafyasında bulunduğu için Kürtler çok büyük bir mücadele verdiğini görmekteyiz” dedi.
İbadethanenin gizli geçidi Dicle yatağında
Tarihi yapıtın Dicle Nehri yatağında çıkan gizli geçitlerinin de olduğunu ifade eden Bulut, 30 yıla sığdırılan arkeolojik çalışma sonucunda birçok antik yerlerin tescilinin yapılmadığını kaydederek, “Dêra Der Seyda Kilisesinin iki bölümden oluşan, Dicle Nehri yatağından kilisenin dehlizli gizli geçiş yolları da bulunmaktadır. Yine bu kilise ve mağaralarla bağlantılı olarak su üzerinde kaya merdiven yollar dizayn edilmiştir. Vaftiz odaları, ayin odaları, papaz ve rahip adayların inziva odaları bulunmaktadır. Maalesef Kültür ve Tabiat Varlıkları tarafından kilise olarak tespiti ve tescili yapılmadan yeterli şekilde araştırılmadan sulara gömülecektir. Bu kadar önemli tarih inanç ve kültür merkezi olan antik Hasankeyf’te yüz yıl sürmesi gereken arkeolojik kazı çalışmaları devletin Ilısu projesi nedeniyle 30 yıl gibi bir süreye sığdırılarak oldu-bitti mantığıyla yüzlerce ören yeri ve höyükleri araştırmadan sulara gömecekler. Bu da insanlık tarihi için çok büyük bir kayıp olacaktır” diye konuştu.
Sıradan bir mağara tescili verilmiş
On binlerce mağaradan yaklaşık 5 bin mağara tescili yapılırken, Dêra Der Seyda Kilisesi’nde, hilal, güneş, haç, balık, nehir, çiçek, başak ve bir çok figürlerle nakşedilmesi ile ibadethane kubbelerinin bulunmasına rağmen ibadethane olarak tescillendirilmezken, konu ile ilgili bilgi veren yetkililer, bölgedeki mağaraların tescillendiğini, yalnız Dêra Der Seyda Kilisesinin kilise statüsünde tescili yapılmadığı açıklamasında bulunuldu.