HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı dava Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde görülüyor. Demirtaş, “Mahkeme heyeti olarak tarafsız ve bağımsız değilsiniz, çekilmelisiniz” dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı dava Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde bulunan duruşma solunda başladı. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava, hakkında hazırlanan ve dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM'ye gönderilen 31 fezlekenin toplamından oluşuyor.
Gazetecilerin salona girmesi engellendi
Duruşma salonuna 45 kişi alınacağı yönünde karar üzerine, polisler duruşmaya gelen yabancı heyetleri ve duruşmayı izlemeye gelenleri engelledi. Gazetecilerin de salona girmesine engel olunurken, sarı basın kartı olmayan muhabirlerin bilgisayar kullanmasına izin verilmedi.
Kimlik tespitleri ardından Demirtaş savunmasına anadilin önemine dikkat çekmek için Kürtçe başladı. Demirtaş, ilk olarak açlık grevinin 35. gününde olan DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'i selamladı ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde İmralı Cezaevi'nde uygulanan ağır tecridini kınadığını vurguladı.
'Reddi hakim talebinde bulunacağız'
Demirtaş, mahkeme heyetine seslenerek, "Mahkeme heyetinden iki talebim olacak, mahkeme heyeti olarak tarafsız ve bağımsız yürütemeyeceğiniz gerekçesiyle öncelikle heyet olarak çekilmelisiniz, aksi halde reddi hakim talebinde bulunacağız" dedi.
Demirtaş, şöyle devam etti:
"Beni sahte bir Twitter hesabından atılan tweetlere dayanarak tutukladınız. Üstelik bu deliller bugün cemaat üyesi olmakla suçlanan kişiler tarafından hazırlandı ve siz bunlara dayanarak beni tutukladınız.
'Heyet olarak AKP'ye açık destek sundunuz'
"24 Haziran'da düzenlenen seçimde cumhurbaşkanı adayı olmama rağmen tahliye talebimi reddettiniz. AKP seçimi kazansın diye beni içeride tuttunuz. Bir hücrede seçim çalışması yürüttüm ve buna siz sebep oldunuz. Ben içeride olduğum için AKP seçimleri kazandı. Heyet olarak tutukluluğun devamı kararlarınızla AKP'ye açık destek sundunuz.
Adalet Bakanlığı'na 'Biz bu AİHM kararını ne yapalım' diye sormuşsunuz. Adalet Bakanlığı kim? Benim AİHM'de karşı tarafım. 'AİHM kararı ne zaman kesinleşmiş?' Bu kadar hukuk bilginiz vardır herhalde sayın hakim.
'Verdiğiniz kararın gerekçesi hükümetin raporuyla aynı'
"AİHM'in aldığı karardan sonra tahliye talep ettik, siz hükümetin tavrını görmeyi beklediniz. Tahliye talebimizi reddettiğiniz kararınızın gerekçesi AKP'nin hazırlamış olduğu AİHM kararı hakkındaki rapor ile aynı. Bari gerekçelerinizi farklı yazsaydınız, daha saygın olurdu.
'Alenen taraf tuttunuz'
"Mahkeme heyetine, tahliye talebimi incelerken, AİHM kararı kesinleşti mi diye Adalet Bakanlığı'ndan görüş istediniz. Adalet Bakanlığı hükümeti AİHM'nde temsil eden kurumdur, yani taraftır. Siz davamda taraf olan bir kurumdan görüş isteyerek alenen taraf tuttunuz.
'Nasıl hakim oldunuz?'
"AİHM kararı için Adalet Bakanlığı'ndan görüş istediniz. Adalet Bakanlığı AİHM yargılamasında karşı taraftır. Siz dosyadaki tarafa 'ne diyorsunuz uygulayalım mı bu kararı' dediniz. AİHM kararlarının nasıl uygulanacağını bilmiyorsanız nasıl hakim oldunuz?
'Beni siz tutuklamadınız ki sizden tahliye talep edeyim'
"Sizden hiç tahliye talep etmedim. Şimdi de etmiyorum. Burada 90 yaşıma gelsem, ağzımda diş kalmasa da yine sizden tahliye talep etmeyeceğim. Siz beni kendi iradenizle tutuklamadınız ki tahliye edebilesiniz. Ben burada tutuklu değilim, bir siyasi rehineyim. Ben bir siyasi rehineyim ve siyasi rehineler tahliye talep etmezler.
'Hakkımda karar veren hakimlerden biri esi AKP'li avukat'
"İstanbul İstinaf Mahkemesi bütün dünyanın gözü önünde hiç utanmadan usule, yasaya, her şeye aykırı olan bu kararı onadı. Karar veren hakimlerden biri de AKP'li eski avukat. Hakim olduktan sonra jet hızıyla istinaf hakimi oldu.
İstinaf Mahkemesi benim kararımı onadığı esnada Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Recep Tayyip Erdoğan'la fotoğraf veriyordu. Bunların hiçbiri tesadüf değil. Yine diyorum krala yaslanan düşer."
(ETHA)