Göçmen Dayanışma Ağı 19 Kasım günü Kumkapı’da yaşananlara dair bir açıklama yayınladı
19 Kasım Cumartesi, İstanbul’da Kumkapı Geri gönderme merkezinde sınırdışı edilmek üzere tutulan 123 göçmen koğuşlarını ateşe vererek kaçmayı başardılar. Göçmenler, itfaiyenin yangına müdahale ettiği sırada çıkarıldıkları havalandırmanın metal kapısını aşarak koşmaya başladıklarında polis de havaya ateş ediyordu. Polis ekiplerinin çevre mahallelerde yaptığı aramalarla 20 göçmen tekrar yakalandı.
Kumkapı “geri gönderme merkezi” insanlık dışı barınma koşullarıyla ve göçmenleri temel haklarından mahrum eden, yozlaşmış uygulamalarıyla nam salmış bir sınırdışı merkezi. Kumkapı en son Aralık 2015’te bir isyana sahne olmuştu, ayrıca pek çok kez göçmen dayanışma aktivistlerince de protesto edilmişti. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 2014’te merkezde, göçmenlerin özgürlüğü ve güvenliğinin, etkili başvuru hakkının, ve işkenceye ve kötü muameleye yönelik yasakların ihlal edildiğine karar vermişti.
Türkiye’nin Avrupa’ya düzensiz göçü önlemek için her türlü önlemi almasını öngören AB-Türkiye anlaşmasının ardından ülkedeki göçmen hapishaneleri ve sınırdışı merkezlerinin sayısı hızla artıyor. Bugün (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre) Adana, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Edirne, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kırıkkale, Kırklareli, Tekirdağ ve Van illerindeki geri gönderme merkezleri 13660 kişilik kapasiteyle sayısız göçmeni hapsetmektedir. Bu merkezlerde tutulan göçmenler, diplomatik pazarlıklar uğruna sınırdışı edilme tehdidi altındalar.
Türkiye Kale Avrupası’nın sadık bekçisi olarak özgürce yaşaması ya da seyahat etmesi makul görülen göçmenleri ayrıştırıyor, geri kalanları da ya asgari koşullarda yaşamaya mahkum ediyor ya da “kaçak” veya “suçlu” addedip geri göndermek üzere sınırdışı merkezlerine topluyor. Kumkapı’daki yangın ile özgürlüğüne kavuşan, çoğunun Afgan ya da Pakistanlı olduğu belirtilen göçmenler de geride bıraktıkları ülkelerdeki şiddet, etnik ayrımcılık, politik baskılar ya da ciddi yoksulluk koşullarına karşın daha iyi bir yaşam ve iltica hakkından mahrum bırakılarak hapsedilmişti.
Bugün itibariyle hayatlarını riske atarak Yunanistan’a ulaşabilmiş olan 720’den fazla göçmen AB-Türkiye anlaşması kapsamında Türkiye’ye geri gönderilmiş durumda. Türkiye hükümeti, anlaşmanın vize serbestisi vaadine çokça değinirken, geri kabul ettiği göçmenlerin hangi koşullar altında, nerelerde tutulduğu ve akibetleri hakkında hiç bir açıklama yapmıyor.
Göçmen Dayanışma Ağı olarak, hala herkesin koşulsuz serbest dolaşım hakkına ve istediği yerde yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu ve kimsenin bu hakları kullandığı için hapsedilemeyeceğini savunuyoruz. Yaşadığımız coğrafyadaki savaş, yıkım ve baskılar devam ederken Türkiye ve Avrupa sınırlarında örülen duvarlar, göçmenleri sınıflandırıp ayrıştıran, mahkum eden devlet politikaları kabul edilemez.
Uzun süredir olağan koşulların yaşanamadığı ülkemizin ne kadar “güvenli” bir ülke olduğu tekrar sorgulanmalı, AB-Türkiye anlaşması derhal feshedilmeli, herkes için sınırlardan güvenli geçiş sağlanmalıdır. Dünyanın her yerinde artmakta olan faşist ve ırkçı eğilime karşı herkesi özgürlük ve daha iyi bir yaşam umudunda olan tüm göçmenlerle dayanışmaya çağırıyoruz.
Sınırsız, sürgünsüz, özgür bir dünya’ya!
#HerkesİçinGüvenliGeçiş #freepassagenow
#GeriGönderme! #StopDeportations!
#SınırlaraHayır #NoBorders
Göçmen Dayanışma Ağı / Migrant Solidarity Network
(gocmendayanisma.org)