VİDEO-SYKP Süleymaniye Temsilcisi Leyla Uyar, TEV-GER’in ‘Öcalan’a Tecrite Son!” kampanyası kapsamında açılan nöbet çadırına gerçekleştirdikleri ziyarette devletin Kürt sorununun çözümüne hiçbir zaman yanaşmadığını ifade etti.
Süleymaniye'de TEV-GER (Tevgera Ciwanên Kurdistanê-Kürdistan Gençlik Hareketi)) öncülüğünde "Öcalan'a Tecrite Son!" başlığıyla yürütülen çalışmalar kapsamında Nail Parkı'nda üç günlük nöbet çadırı kuruldu. Panel ve söyleşilerin yapıldığı etkinliklere ilgi yoğun olurken, etkinliğe katılan SYKP Süleymaniye Temsilcisi Leyla Uyar gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Süleymaniye Temsilcisi Leyla Uyar, Türk devletinin Kürt sorununa hiçbir zaman yanaşmadığına dikkat çekerek Öcalan üzerindeki tecridin 1999 yılından bu yana devam ettiğini ifade etti.
Öcalan'ın tecridinin kaldırılması en doğal taleptir
Türkiye'de son 30 yılda Kürt halkının realitesini tanımakta kabızlık gösterdiğini belirten Uyar, tecrit politikasının başlangıçtan beri bitirilmediğini kaydetti. Öcalan'ın sağlık duruuna ilişkin Kürt halkının geliştirdiği adımın çok değerli olduğuna dikkat çeken Uyar, Kürt halkının en doğal talebinin Öcalan'ın üzerindeki tecritin kaldırılması olduğunu ifade etti.
Uyar'la yapılan görüşmeden satırbaşları şöyle:
Dolmabahçe Mutabakatı'na acilen dönülmelidir
"Geldiğimiz aşamada Kürt halkının iradesi Öcalan'ın sağlık durumuyla ilgili geliştirdiği adım çok değerlidir. Fakat Türkiye Devleti'nin görüşmeyi reddetmesi ortamı daha çok germekte. Bundan sonra Türkiye ve Ortadoğu'da gerçekten barışın tesis edilemesi için Kürt sorunun acilen Türkiye Devleti'nin gündemine girmesi, Dolmabahçe Mutabakatı'na geri dönmesi gerekiyor.
"İmralı Adası'nda darbe girişiminde ne olduğu ile ilgili bilgilendirme yapılmıyor. Aile gidemiyor, avukatlar gidemiyor. Öcalan için hukuk bürosunun yaptığı 510 başvuru reddedildi.
Şu an önledikleri darbeden belki de daha vahim bir şey yaşatıyorlar
"Türkiye'de darbe önlendi ama bir darbe sürecine sokuldu. Muhalifler hedef alınıyor. İstesek de istemesek de bu koşullarda serhıldanların süreceği bellidir. Ben sonuç itibariyle Türkiye'nin konumun eğer çözülmezse kan gövdeyi götüreceği bir pozisyona gidiyor. Bunlar en doğal ve en temel haklardır. Ancak bu kadar temel hakları talep ederken bile ağır bedeller ödeten başka ülke yoktur şu an herhalde. Bir an önce bu tutumundan vazgeçip Kürt halkıyla masaya oturmak zorundadır.
Barışı dillendiren akademisyenler içerde, özgür basın içerde, kürt halkının yanında kim varsa, fiili olarak olmasa bile, cümle kursa bile içerde…
Barışı dillendiren bütün iradelerle masaya oturmak zorundalar. Eğer masaya oturmazsalar kaybeden kendileri olacak. Bunu Tansu Çiller, Demirel dönemlerinde de gördük. Türkiye Devleti 1999 yılından beri sürdürdüğü tecride son vermelidir.