SEÇTİKLERİMİZ – Faik Bulut ile röportaj – Başkan Obama olmayabilir ama ABD’deki birtakım kaynaklar veya karar odaklarının bu darbe girişiminden haberdar olduğunu düşünüyorum. Daha da önemlisi amaç, Erdoğan’ı devirmek değildi. Kolunu, kanadını kırarak ona ders vermek istediler.
Gazeteci-yazar Faik Bulut, Ortadoğu’yu, İslam dünyasını ve İslamcı örgütlerin yapısını yakından izleyen bir araştırmacı. 1971’de Filistin’e giden Bulut, El Fetih kamplarında askeri eğitim gördü, daha sonra Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi olmaktan İsrail’de yedi yıl hapis yattı.
Bulut’un son kitabı ‘Kim Bu Fethullah Gülen’in ilk bölümünün baskısı, aslında 1998 yılında yapılmış. Ancak kitap, üçüncü baskıdan sonra toplatılmış, yazar hakkında davalar açılmış. Kitabın genişletilmiş yeni edisyonuysa mayısta piyasaya çıktı.
Siyasal İslam uzmanı gazeteci Bulut ile Türkiye’de darbe girişiminde bulunan Fethullahçıları ve liderleri Gülen’i, devletin içine ne zaman ve nasıl sızdıklarını, arkasında hangi güçlerin olduğunu, AKP ile işbirliğini ve Türkiye’yi nelerin beklediğini Diken’den Tunca Öğreten’e anlattı.
Gülen Türkiye’de neden darbe yapmak istedi?
Gülen, iktidarı dipten kuşatarak ele geçirmek istiyordu. Birkaç nedenden dolayı da bu projeyi öne çekmek zorunda kaldı. En önemlisi sıkışmışlık duygusuydu… 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarıyla birinci raund bitmişti ve AKP ikinci raunda geçerken askerle işbirliği yaptı. AKP ve ordu, Kürt hareketi ve Cemaat’e karşı birleşti…
Evet…
TSK’dan tasfiye edileceğini gören Gülen de, sürekli iletişim halinde olduğu, Ortadoğu meselelerini görüştüğünü söylediği ABD eski büyükelçisi Morton Abramowitz ve yeşil kart alması için kendisine kefil olan Graham Fuller gibi CIA bağlantılı kişilerin teşviğiyle darbe işini öne çekti. Bana gelen bilgilere göre tarihin öne çekilmesindeki etkenlerden biri de; ordu içerisindeki Cemaat mensuplarının Gülen’e, “Türkiye’de darbe için her şeye hazırız”raporu vermesi.
‘O akşam pazarlıklar yapıldı’
Bir dönem Gülen’in en yakınlarından Latif Erdoğan, TSK içinde Cemaatçilerin oranının yüzde 90 olduğunu söylüyor. Cemaatçiler bu kadar kalabalıksa, darbe girişimi neden başarısız oldu?
Yüzde 90 çok abartılı geliyor bana. Bence bu oran yüzde 60’larda… Darbe girişiminin omurgasını Fethullahçı grup oluşturuyordu ama onlara destek verenler arasında Cemaat mensubu olmayanlar da vardı: Tayyip Erdoğan’dan nefret edenler, Ergenekon davası sırasında çok çekenler, laik ve Atatürkçü olanlar, darbe olursa terfi alacağını sananlar ve “Biraz bekleyip görelim, sonuca göre hareket edelim” diyenler. 15 Temmuz’da TRT’de okunan bildiriyi dikkatlice okursanız, metnin, tüm bu saydığım gruplar tarafından ortaklaşa kaleme alındığını anlarsınız. “O akşam neler oldu”,“Kim kiminle pazarlık yaptı”, “Neden birbirlerini sattılar”gibi sorular hala cevapsız, o taraf hala karanlık.
‘Erdoğan’a ilk ders Rıza Sarraf’la verildi’
Sizce kim kimi sattı?
Ergenekon’dan çeken Atatürkçü kesim, “Fethullahçılar bize yaptıklarını yaptı, biz de bunlara misilleme yapalım. Önce destekler gibi gözükelim, sonra da geride duralım” demiş olabilir. O gece Ergenekon’dan hapis yatmış bazı komutanların, kışlalara gidip darbe girişimine katılmaması yönünde rütbelileri ikna ettiğini biliyoruz.
Az önce CIA teşviğinden bahsettiniz… Darbenin arkasında ABD’nin de olabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Başkan Obama olmayabilir ama ABD’deki birtakım kaynaklar veya karar odaklarının bu darbe girişiminden haberdar olduğunu düşünüyorum. Daha da önemlisi amaç, Erdoğan’ı devirmek değildi. Kolunu, kanadını kırarak ona ders vermek istediler. Aslında ABD, Erdoğan’a ilk dersini Rıza Sarraf olayıyla vermeye çalışmıştı.
(Kapatılan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit ismi Rıza Sarraf ABD’de, geçen 21 Mart’ta dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklanmıştı.)
15 Temmuz akşamı bazı pazarlıkların yapılmış olabileceğini söylediniz. Darbe girişiminin tek galibi Erdoğan olduğuna göre, pazarlıkların tarafı olma ihtimali de var mı?
Büyük ihtimalle evet. Erdoğan ve AKP kanadı, darbe girişiminin ilk birkaç saatinde şaşkınlık yaşadı. Ancak sonrasında AKP içindeki iş bölümü tıkır tıkır işlemeye başladı. Hükümetin hazırladığı raporlar ve isim listelerine bakınca, darbe girişiminden önceden haberleri olduğu da anlaşılıyor. Belli ki buna karşı hazırlıklıydılar. Muhtemelen, “Bunlar nasılsa başarısız olur, bırakalım yapsınlar. Biz pazarlıkla bunları ezeriz, bu da işimize yarar”diye düşünmüşlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu bize Allah’ın bir lütfu” sözü boşa değildir.
TSK içinde, Ergenekon davasından çok çeken kesimin AKP ile işbirliği yaptığına işaret ettiniz. “Ben bu davanın savcısıyım”diyen Erdoğan’a nasıl güvendiler?
Önce size çok çektiren tarafı tasfiye edersiniz, sonra güçlenip önünüzdeki diğer engele yönelirsiniz.
‘Sivil darbe de olabilir’
Ordu içerisindeki Atatürkçü kanadın da ileride darbeye kalkışacağını mı söylüyorsunuz?
Darbeler yalnızca ordudaki rahatsızlıklardan dolayı yaşanmaz. Salt AKP hükümeti için de söylemiyorum. İç ve dış dinamiklere baktığımızda sistemin yürümesinde problem varsa, demokrasi yoksa ve tek adamlık rejimi hakimse darbelere zemin yaratılır. Askeri darbe olmak zorunda da değil. Sivil darbe de olabilir.
15 Temmuz’daki darbe girişimi başarılı olsaydı bugün nasıl bir rejimle yönetiliyor olacaktık?
Bunun adı bir rejim olabilir miydi emin değilim. Bildiğim tek şey; iç savaşın kaçınılmaz olacağı. Sadece Kürtler ile Türkler arasında da değil, çok fazla grubun birbiriyle çatıştığı Suriye gibi bir ülkeye dönüşürdük.
‘Laik ve Atatürkçü kesim Jandarma içerisinde kaldı’
‘Kim bu Fethullah Gülen’ adlı kitabınızda, Gülen’i ‘modern görünümlü bir şeriatçi’ olarak tanımlıyorsunuz. TSK’da bu kadar çok Gülenci varsa, ‘TSK bir İslam ordusuna dönüşmüştü’diyebilir miyiz?