Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Kadına ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Gün olan 25 Kasım öncesinde bir rapor yayınladı. “Kadınlara Yönelik Yakın Partner Şiddeti ve Partner Dışı Cinsel Şiddetin Küresel, Bölgesel ve Ulusal Yaygınlık Tahminleri, 2023” başlıklı raporda, 2000 ile 2023 yılları arasında 168 ülkeden kadınlarla görüşülerek elde edilen verilerin analizi, kadına yönelik şiddetin yaygınlığı üzerine çarpıcı sonuçlar içeriyor.
Rapora göre; dünya genelinde 840 milyon kadından yaklaşık 3’te 1’i, yaşamları boyunca partner şiddetine veya cinsel şiddete uğruyor. Bu rakam 2000 yılından bu yana neredeyse hiç değişmedi. Sadece son 12 ayda, 316 milyon kadın, en yakınındaki erkek tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldı. Erkek şiddetini azaltma yolundaki ilerleme ise yıllık sadece %0,2’lik bir düşüşle son derece yavaş.
Kadına yönelik şiddetin erken yaşta başladığı ve risklerin yaşam boyu devam ettiği tespiti yapılan raporda, 263 milyon kadının 15 yaşından itibaren partneri dışındaki kişiler tarafından cinsel şiddete maruz bırakıldığı belirtiliyor. Uzmanlar, bu rakamın damgalanma ve korku yüzünden tüm vakaların bildirilmemesi nedeniyle önemli ölçüde eksik olduğu konusunda uyarıyor.
Eşitsizlik kadınlara yönelik şiddet riskini artırıyor
Artan sosyoekonomik eşitsizliğin, teknolojik değişimlerin, milyonlarca kadın ve kız çocuğu için riskleri daha da artırdığına dikkat çeken rapor, kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik fonların azalmasını bir sorun olarak ortaya koyuyor.
Rapor, az gelişmiş ülkeler ile, çatışma yaşanan ve iklim açısından hassas bölgelerdeki kadınların ve göçmen, engelli kadınların ve yerli kadınların orantısız bir şekilde erkek şiddetine çok daha fazla maruz kaldığını vurguluyor. Raporda, son yıllarda artan silahlı çatışmalar, uzun süren krizler, çevresel bozulma ve felaketler gibi kırılgan ortamlarda yaşayan kadınlara yönelik şiddet riskinin arttığına işaret edilerek “Bu şiddete maruz kalma riski, ortaya çıkan yerinden edilme ve güvensizlik nedeniyle daha da artıyor” denildi.
Talepler
Rapor, kanıta dayalı önleme programlarının yaygınlaştırılması, mağdur merkezli hizmetlerin güçlendirilmesi, ilerlemenin izlenmesi için veri sistemlerine yatırım yapılması ve kadınları ve kız çocuklarını güçlendiren politikaların uygulanması için hükümetin kararlı bir şekilde harekete geçmesini ve şu konularda fon sağlamasını talep ediyor:
Kanıta dayalı önleme programlarını ölçeklendirmek,
Hayatta kalanlara odaklı sağlık, hukuki ve sosyal hizmetleri güçlendirmek,
İlerlemeyi izlemek ve en riskli gruplara ulaşmak için veri sistemlerine yatırım yapmak,
Kadınları ve kız çocuklarını güçlendiren yasaları ve politikaları yürürlüğe koymak.
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Kadınlara yönelik şiddet, insanlığın en eski ve en yaygın adaletsizliklerinden biri, ancak yine de en az önlem alınanlardan biri,” dedi. “Hiçbir toplum, nüfusunun yarısı korku içinde yaşarken kendine adil, güvenli veya sağlıklı diyemez. Bu şiddeti sona erdirmek yalnızca bir politika meselesi değil; aynı zamanda bir onur, eşitlik ve insan hakları meselesidir. Her istatistiğin arkasında, hayatı sonsuza dek değişmiş bir kadın veya kız çocuğu var. Kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmek isteğe bağlı değil, barış, kalkınma ve sağlık için bir ön koşuldur. Kadınlar için daha güvenli bir dünya, herkes için daha iyi bir dünya demektir.”
Kadına şiddet konusunda Türkiye ilk sıralarda
Raporda Türkiye’ye dair veriler de dikkat çekiciydi. Rapora göre Türkiye’de en yakınındaki kişi tarafından şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 34,7. Buna göre Türkiye, Macaristan (yüzde 42,2) ve Finlandiya’dan (yüzde 37,4) sonra üçüncü sırada yer aldı.
Şiddet mağduru kadınların acil durumlarda kullandığı Kadın Destek Uygulaması’na (KADES) yapılan başvurular da rekor seviyeye ulaştı. 2025 yılının ilk 10 ayında uygulama üzerinden 407 bin 257 ihbar alındı.
Siyasi Haber
