Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü hâlâ aydınlatılamadı. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ilk raporunda tespit edilen iki farklı erkeğe ait DNA’nın kime ait olduğu sorusu yanıtsızlığını korurken, Wan ve Amed Baroları ile Kabaiş ailesi avukatlarının talebi üzerine ATK’nin hazırladığı ek rapor da dosyaya girdi. Ek raporda, ilk raporda belirtilen “bulaş ihtimalinin” ortadan kalktığı ortaya çıktı.
Kızının ölümünden bu yana 13 aydır faillerin açığa çıkması için mücadele verdiğini söyleyen baba Nizamettin Kabaiş, bu süreçte 19 kez Wan’a giderek avukatlarla birlikte savcılığa başvuruda bulunduklarını anlattı. Rojin’in bedeninde bulunan iki DNA’nın kızlarına zarar veren kişilere ait olduğunu belirten Kabaiş, “Yurttaki tüm erkeklerden DNA alınsın. Bardakçı ve Mola Kasım mahallelerinde yaşayan herkesin DNA’sına bakılsın. Bu yapılmazsa gerçek ortaya çıkmaz” dedi.
Rojin’in atletinde kan bulunduğunu ve bunun önemli bir bulgu olduğunu hatırlatan Kabaiş, başsavcıyla yaptıkları son görüşmede atlet üzerindeki kanın Rojin’e değil başka bir kadına ait olduğunun söylendiğini dile getirerek, “Bu ne anlama geliyor?” diye sordu.
Üniversite yönetiminin sürece yaklaşımını eleştiren Kabaiş, rektörün bugüne kadar aileyi aramadığını ve olayı aydınlatmak isteyen öğrencilere yönelik baskı uygulanmasını kabul edilemez bulduklarını söyledi.
Kabaiş, kızının telefonunun hâlâ açılamamış olmasına da tepki gösterdi: “Bu telefon iPhone bile değil. Redmi’nin şifresi kırılmıyorsa bunda bir sorun vardır. Sıradan bir telefoncuya soruyoruz, ‘Getirin, hemen açarız’ diyor. Nasıl oluyor da bugüne kadar açılmadı?”
Ailenin son dönemde tehditler aldığını belirten Kabaiş, tüm baskılara rağmen geri adım atmayacaklarını vurguladı. Oğluna Türkiye hattından mermi fotoğrafı gönderildiğini söyleyen Kabaiş, bunun üzerine Şehitlik Karakolu’na giderek suç duyurusunda bulunduklarını aktardı. Kabaiş, “Karakol komutanı bize, ‘Avrupa numaralarını bulamayız ama Türkiye hattıysa buluruz’ dedi. Dört gün oldu, hâlâ bir dönüş yok. İsteseler her şeyi ortaya çıkarabilirler. Ben mücadelemden vazgeçmiyorum” ifadelerini kullandı.
