DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te yaptığı basın açıklamasında Suriye’de Ahmed Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Koçyiğit, bu anlaşmayı Suriye’de yaşayan bütün halkların, bütün inançların Suriye yönetimine katılması ve haklarının anayasal garantiye alınması açısından da çok önemli bir başlangıç olarak değerlendirdi.
Anlaşmanın, yeni bir dönemin kapısını aralayacak kadar güçlü bir adım olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Suriye’nin kendi dinamikleriyle, kendi içerisindeki yapılarla, halklarla, inançlarla beraber kendi geleceğini kendisinin kurması, sorunlarını, diyalog ve müzakereyle seçme, çözme yöntemini esas almasının kendisi çok önemlidir” dedi.
‘Suriye demokrasisine büyük katkı sunacak’
“Biz bu yöntemin en nihayetinde Suriye demokrasisine büyük katkı sağlayacağını ve demokratik Suriye’nin inşasında en önemli başlıklardan, en önemli yöntemlerden bir olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Suriye’nin çok kültürlülüğüne vurgu yapan Koçyiğit “Suriye’de tekçi bir yaklaşımla yapılacak her işin en nihayetinde günün sonunda Suriye’nin istikrarsızlaşması hatta bölünmesi ve halkların karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanacağını ve bunu ne Suriyelerin ne de bölge halklarının hak etmediğini bunu kaldırmayacağını da ifade etmemiz gerekiyor” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye modelinin Suriye halkının geneli için öneme sahip olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Hiçbir etnik grubu, hiçbir inançsal grubu, hiçbir toplumsal grubu dışlamayan hepsini içeren, hepsiyle eşit özgür ve demokratik bir şekilde yaşamayı esas alan bu yönetim modelinin aslında esas alınması durumunda bütün Suriye’nin dönüşecek” dedi.
‘Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınmasını memnuniyetle karşılıyoruz’
Yapılan anlaşmanın son günlerde yaşanan ve SOHR’un açıkladığı rakamlara göre bin 500’ün üzerinde Alevi’nin katledilmesiyle sonuçlanan olaylar açısından da önemli olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Bu kapsamda hemen ateşkesin sağlanması en önemli madde başlıklarından birisini oluşturuyor. Yine Kürt toplumunun Suriye devletinin yerli bir topluluğu olması ve garanti altına alınması maddesinin çok önemli olduğunu ifade edelim. Biliyorsunuz birinci dünya savaşından sonra cetvelle bölge ülkelerinin sınırları çizildi. Kürtler dört farklı ülkenin sınırları içerisinde kaldılar ve Suriye’nin geçmiş yönetimi de Kürtlerin hiçbir hakkını tanımayan, onları yurttaş olarak görmeyen, onlara kimlik vermeyen bir pozisyondaydı. Bugün Suriye’de Kürtlerin devletin, ülkenin asli unsuru oldukları bütün haklarının anayasal garanti altına alınacağına dair bir anlaşmaya varılmış olmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz ve bundan mutluluk duyuyoruz. Yine Afrin’de, Gresipi de, Serekaniye’de yerinden edilmiş ve diğer bütün yerlerde yerinden edilmiş halkların tekrar yerleşim yerlerine geri dönmeleri ve bu konuda Suriye geçici yönetiminin bunun garantörlüğünü sağlaması ve bu özellikle de bazı komitelerin kurulmasına dair beyanların her birini memnuniyetle karşılıyoruz. Yine Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrışma yaratmaya yönelik çağrıları, nefret söylemlerini ve nifak yayma girişimlerini reddeden tutumun da önemli olduğunu vurguluyoruz. Bu anlaşma dediğimiz gibi henüz bir başlangıç anlaşması ama Suriye’nin geleceği açısından çok önemli bir anlaşma yine bu anlaşmanın tabii ki Türkiye’ye de olumlu, pozitif katkıları olacağını, bölge barışına önemli katkılar sunacak.”