Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Elif Gamze Bozo’dan engelli haklarına uluslararası perspektif: “Görünmeyen Güç” raflarda

    21 Kasım 2025

    Komisyon heyeti Abdullah Öcalan’ı ziyaret edecek: İmralı görüşmesi hafta başında

    21 Kasım 2025

    SYKP’den CHP’ye İmralı çağrısı: “Öcalan’la görüşme barış sürecinin ön koşuludur”

    21 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Savaştan nefret eden bir gerilla lideri: Öcalan’ın yıllar sonra yayımlanan söyleşisi

      20 Kasım 2025

      Karanlığa karşı direnmek: Türkiye’de transların mücadelesi

      20 Kasım 2025

      Bir politikanın çöküşünü konuşuyoruz

      20 Kasım 2025

      Yoksul yaşam, yaşam değildir

      19 Kasım 2025

      Yokluğunun 25. yılında: Ahmet Kaya

      16 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Bahçeli ne demek istedi?

      20 Kasım 2025

      İş cinayetleri bilinenin iki katı!

      18 Kasım 2025

      Barcelona acı vatan

      16 Kasım 2025

      23 yılda 36 bin iş cinayeti tesadüf mü?

      16 Kasım 2025

      Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

      13 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Naci Görür: “Önemli olan kentleri depreme dirençli yapmaktır”

      12 Kasım 2025

      Kerem Yıldırım: “Kemalizm, Türkiye sosyalist hareketinde hâlâ bir engel”

      12 Kasım 2025

      Barış Karabıyık: ‘Temizlik’ diyenler önce kendi ellerine baksın

      11 Kasım 2025

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Ağaç soyundan gelen adam: Sırrı Süreyya Önder

    Ağaç soyundan gelen adam: Sırrı Süreyya Önder

    MEHVEŞ EVİN Kısa Dalga için yazdı: Ne olduğu veya olacağını zaman gösterecek. Sırrı Süreyya belki “zamanının kalmadığını” hissettiği için, bu seferki barış adımının tüm belirsizliklerine ve güvensizliğine rağmen sabırla, inatla barış için çabaladı: “Her kişi hayatını anlamlandırmaya çalışır. Barışla ve özgürlükle anlamlandırmak hoştur. İnsana yakışandır. Bazen bir insan ömrünü aşar. Bizden önce hayatını buna adayanlara da borcumuzdur.”
    Mehveş Evin17 Nisan 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    “Bir Kürt ilinde yaşıyorsanız ne darbe biter, ne sözde demokrasi gelir, ne de bir anayasası olur. Cumhuriyet oralarda cumhuriyet olmaktan çıkar, başka bir şeye dönüşür. Ülkede cari olan sistem ne olursa olsun, siz olağanüstü hallerden bir türlü çıkamazsınız. Belki de bu yüzden hep olağanüstü kadınlar, erkekler ve çocuklar yurdu oldu bizim oralar.”

    Çok yakın arkadaşı Kahtalı Mıçe’nin ölümü üzerine Sırrı Süreyya Önder’in yazdığı bu satırlar, aynı zamanda muazzam bir ağıttı.

    Yakın dostunun ardından kaleme aldığı yazı, bu memleketin acılarını, sevincini, insanını o kadar iyi anlatıyordu ki. Ciddi sağlık sorunları olduğunu bildiğimden bu yazının, biraz da kendi vedası olduğunu düşünmeden edemedim…

    Sevin ya da sevmeyin, Sırrı Süreyya da bu memleketin olağanüstü insanlarından.

    Şimdi hayatla ölüm arasında bir yerde. Onurlu bir hayat için verdiği mücadeleye yakışan bir şekilde, bazılarının sinirlerini bozan o yandan çarklı gülüşüyle uyanması, hepimizin temennisi.

    Yüzündeki o mütebessim ifade, en çetin şartlarda bile hiç eksik olmadı ki.

    2013’teki çözüm sürecinde de Bahçeli’nin radikal çağrısıyla başlayan son barış görüşmelerinde de oynadığı aktif rol kadar güleç yüzü de eleştiri yağmuruna tutulmasına neden oldu.

    Geçen ay bianet’e verdiği röportajda şöyle diyordu:

    “…Ertuğrul Özkök hep gülen yüzüme taktı kafayı ve tam üç yazı yazdı. Bir gün bile yerinden kıpırdamadığı hak mücadelesi kulvarında benim hakkı yenenler arasında bir hiyerarşi oluşturduğumu söyledi. Bence takıldığı gülümsememdi. Bir gün ona ameliyata girerken, cezaevine girerken, hep gülümseyen fotoğraflarımı göndereceğim. Beni tanıyanlardan dinleyebilir, anılarını yazanlardan okuyabilir, ben işkencelerde ve ölüm oruçlarında bile gülmeyi unutmayan birisiyim. İşte bu ve benzeri ahmaklıkların karşısında zorlanıyorum bazen.”

    En çıldırtıcı atakların karşısında bile “sakinlik ve cesaret limanına demirleyerek ilerleme” azmine rağmen her insan gibi onun da sınırları vardı.

    İşkencecisi nedamet getirse helalleşmeyi düşündü

    Sanırım ilk görüşmemiz 13 yıl önceydi… O dönemde TBMM’de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Alt Komisyonu kurulmuş, 12 Eylül döneminin kimi işkencecileri, failleri ifadeye çağrılmıştı.

    Biri de Mamak hapishanesinin müdürü, işkenceci Raci Tetik’ti.

    Bağımsız aday olarak seçilip 2011’de Meclis’e giren ve BDP grubuna katılan Önder’i aradım. Gençliğinde Mamak’ta ağır işkence gören solculardandı.

    Alıştığımız siyasetçi kasılmalarından uzak, samimi bir konuşmaydı. Tetik’in sesini Meclis alt komisyonunda duyduğunda “asla affedemeyeceğini anladığını” söylemişti:

    “Üzüntü duyduğunu bilseydim, topluma dönük kendi kişisel alanımda helalleşmeyi düşünebilirdim. Ama bırak onu, ‘oğlum olsa ona da yapardım’ noktasında duruyor. Böyle bir körleşme içindeler.”

    İşkencecisi samimiyetle nedamet getirecek olsaydı helalleşmeyi düşünmüştü Önder. Zindanları görmemiş tatlı sulardan hiç çıkmamış olan benim gibilerin kavrayamayacağı bir seviyeydi bu. Üstelik rol yapmıyordu.

    Son zamanlarda Bahçeli’nin radikal çıkışıyla başlayan İmralı görüşmelerindeki başat rolünü, açıklamalarını eleştiren çok oldu.

    Önder dahil olmak üzere yıllardır Kürt siyasetçileri hapisle, kayyımla, ayrımcılıkla sınayan bir rejimin nesine güvenerek barış gelecekti?

    Keyfi şekilde 38 kez müebbet istemiyle yargılanmasına, hapsedilmesine rağmen nasıl oluyordu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında gülümseyebiliyordu?

    Yoksa bu görüşmeler, sırf Öcalan’ın daha iyi şartlara ulaşabilmesi ve Erdoğan’ın iktidarda kalabilmesi için mi yapılıyordu?

    Sorular baki. Ne olduğu veya olacağını zaman gösterecek. Sırrı Süreyya belki “zamanının kalmadığını” hissettiği için, bu seferki barış adımının tüm belirsizliklerine ve güvensizliğine rağmen sabırla, inatla barış için çabaladı:

    “Her kişi hayatını anlamlandırmaya çalışır. Barışla ve özgürlükle anlamlandırmak hoştur. İnsana yakışandır. Bazen bir insan ömrünü aşar. Bizden önce hayatını buna adayanlara da borcumuzdur.”

    Füruğ’un dizesi: Ağaç soyundanım ben

    Fikirlerine katılın ya da katılmayın, ayrı konu. Kimse eleştirilmez ya da hatasız değil.

    Ama gerçek olan şu ki herkesle eşit ilişki kurabilen, konuşabilen, dinleyebilen, dertleşebilen; yoksulluğu da yoksunluğu da bilen, buna göre politik çizgisini belirleyen ve şaşmayan bir insan, Sırrı Süreyya Önder.

    Pandemi zamanında, geçirdiği ağır ameliyat sonrasında bir araya geldiğimizde artık siyaset yapmak istemediğini, çekmek istediği yeni filmi anlatmıştı. Olmadı.

    Mapusluğa, davalara, baskılara rağmen tekrar siyasete atılmak yerine pekala basıp gidebilir, “sağlığım iyi değil, sinema yapıyorum hadi bana müsaade” diyebilirdi. Ancak memleketine, yol arkadaşlarına olan vicdani borcu hep ağır bastı.

    Yakın tarihten bir örnek: Yıl 2022. Aysel Tuğluk ağır hastalığına rağmen henüz tahliye edilmemiş. Yönetmen Nesrin Ölmez’le birlikte hazırladığımız “Barışa Adanmış bir Ömür: Aysel Tuğluk” belgeseli için her arkadaşı gibi Önder de röportaj teklifimize hiç sektirmeden evet dedi. Açılışı, onun konuşmasıyla yaptık:

    “Füruğ’un bir dizesini çağrıştırır bana Aysel. Ağaç soyundanım ben, der. Bu yüzden bu bayat havalar kederlendiriyor beni…” (Kısa belgeseli şuradan izleyebilirsiniz.)

    Tuğluk’u anlatırken biraz da kendini anlattığını düşündüğüm o sözler, hâlâ kulaklarımda:

    “Aile hikâyesi, yetişme hikâyesi, memleket hikâyesi… Hepsini bir araya aldığımızda bir yol ayrımına gelmiş ve tercihini meşakkatli olandan yana yapmış.”

    İster sinema yapsın, ister edebiyat, ister siyaset… Dünyanın, hayatın, insanların gelip geçiciliğinin bilinciyle yaşadı Önder. Korkuyla değil, tevekkülle.

    Anadolu bilgelerine has dünya kavrayışı, anlatı gücü ve yerinde hazırcevaplığıyla her kesime dokundu. Sevmeyenlerine bile…

    Gözünü açsa ve şu satırları okusa muhtemelen “Yahu Mehveş, kör ölür badem gözlü olur” diye dalga geçer…

    Ölümle yaşam arasında bir yerde salınması, kimseyi badem gözlü yapmaz. Ama Sırrı Süreyya’nın gerçekliği bu.

    Umarım barıştan, özgürlükten, yaşamın değeri üzerinden kurduğu dilin kıymeti ve gücü, bundan daha sonra iyi anlaşılır.

    Umarım barışı hasretle bekleyen Önder, demokrasi ve hukuk devletine dönüş yolunda somut adımların atıldığı günleri görebilir.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Bahçeli ne demek istedi?

    20 Kasım 2025

    İş cinayetleri bilinenin iki katı!

    18 Kasım 2025

    Barcelona acı vatan

    16 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Yekta Armanc Hatipoğlu

    Savaştan nefret eden bir gerilla lideri: Öcalan’ın yıllar sonra yayımlanan söyleşisi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Karanlığa karşı direnmek: Türkiye’de transların mücadelesi

    Siyasi Haber

    Bir politikanın çöküşünü konuşuyoruz

    Muhsin Dalfidan

    Yoksul yaşam, yaşam değildir

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ertuğrul Kürkçü

    Bahçeli ne demek istedi?

    Aziz Çelik

    İş cinayetleri bilinenin iki katı!

    Kıvanç Eliaçık

    Barcelona acı vatan

    Özgür Müftüoğlu

    23 yılda 36 bin iş cinayeti tesadüf mü?

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Swatch Türkiye’de grev var

    19 Kasım 2025

    DİSK-AR: çalışabilir 66,5 milyon kişinin sadece 22,8 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda

    19 Kasım 2025

    KESK’ten Adana mitingine çağrı: “Geçinemiyoruz!”

    18 Kasım 2025
    KADIN

    EŞİK’ten 25 Kasım çağrısı: “Şiddetsiz evler, sokaklar, okullar ve iş yerleri İçin mücadeleyi büyütüyoruz”

    20 Kasım 2025

    Polis, Van’da TJA’nın sergisine baskın düzenledi: 7 kadının fotoğraflarına el konuldu

    18 Kasım 2025

    Altınoluklu kadınlar 25 Kasım’a kadar yaşam nöbetinde

    18 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.