Maraş’ta 19-26 Aralık 1978’de gerçekleşen katliamın üzerinden 46 yıl geçti. Resmi rakamlara göre, 111 yurttaşın katledildiği katliamda, Alevilere ait 559 ev ve 290’a yakın işyeri yakıldı. Failler hala ortaya çıkarılmayan katliamdan sonra binlerce kişi sürgüne gönderildi.
Kahramanmaraş’ta 19 Aralık 1978’de Çiçek Sineması’na yerleştirilen bir bomba katliama giden sürecin başlamasına neden oldu.
Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup faşist, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” ve “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla Cumhuriyet Halk Partisi ve TÖB-DER binalarına saldırdı.
Bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği Maraş Şube Başkanı Mehmet Leblebici ve 2. Başkan Mustafa Kanlıdere’nin talimatlarıyla bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger, Ankara’ya ÜGD’ye telefon ederek “yardım” talebinde bulundu.
Ertesi gün Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı.
21 Aralık’ta iki Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) üyesi öğretmenler öldürüldü.
22 Aralık’ta faşistler bu iki öğretmenin cenazesini taşıyanlara “Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” diyerek saldırdı.
Bağlarbaşı Cami İmamı Mustafa Yıldız, cuma vaazında şu cümleleri sarf etti:
“Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer Hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP’li Sünni imansızları temizleyeceğiz.”
Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken; güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaşmayan kalabalık grup, kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP’lilere ait işyerlerini tahrip etti.
Saldırılarda 3 kişi öldürüldü.
22 Aralık gecesi faşistler, Sünni mahallelerinde Alevilerin silahlı saldırı yapacağı iddiasıyla gerçek dışı propagandaya girişti.
23 Aralık’ta Maraş’taki olaylar solculara ve Alevilere dönük bir katliama dönüştü.
Belediye hoparlöründen anons
23 Aralık sabahına Maraşlılar belediye hoparlöründen yapılan şu anonslarla uyandılar:
“Alevi komünistler suya zehir kattılar, Aleviler Yörük Selim Mahallesi’nde din kardeşlerimizi katlediyor, yetişin ey Ümmet-i Muhammet, Allah’ını seven Müslümanlar Alevilere karşı din kardeşlerinin yardımına koşsun.”
Bu anonslar katliamın çağrısıydı.
Faşistler önceden işaretledikleri Alevi evlerini baltalar, satırlar, sopalar ve ateşli silahlarla saldırdı.
Yaşlı, genç, çocuk demeden toplu katliama başlandı.
24 Aralık’ta sokağa çıkma yasağı
24 Aralık’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Ancak kentte hiçbir güvenlik gücü yoktu.
Bu koşullarda 24 Aralık günü, faşistlerin çevre köy ve ilçelerden getirdiği silahlı grupların takviyesiyle, katliam daha da büyüdü.
Sorumlular hala yargılanmadı
25 Aralık akşamı tamamen yatışan saldırılarda, resmen saptanabilen resmi olarak katledilen insan sayısı 111’di. Katliamın ardından, binlerce Alevi Maraş’ı kaçarcasına terk etti. 210 ev ve 70 işyeri yakılıp yıkılmıştı.
Hükümet aylarca direndiği sıkıyönetimi ilan etmek zorunda kaldı.
Maraş Katliamı davası 1991 yılına kadar sürdü.
Davanın 1 No’lu sanığı sonradan Şendiller soyadını alan ve milletvekili olan Ökkeş Kenger’di.
Mahkum olanlar yıllar süren yargılamadan sonra indirimlerden yararlandı ve serbest kaldılar.
Olayların yaşandığı tarihte iktidarda bulunan CHP’nin Genel Başkanı ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in arşivinde yer alan ve katliamdan sonra kendisine yakın kaynakların ulaştırdığı 3 Ocak 1979 raporunda şu ayrıntılar yer aldı:
“CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olaylar (Malatya, Sivas ve Maraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rolü oynamışlardır. Nitekim Maraş olayı MİT’ten…. müşterek planlamaları ile çıkartılmıştır. Türkeş, oraya ….’in tavassutuyla ….’u tayin ettirerek Güney bölgesini ele geçirmiş ve Maraş olaylarını tertip ettirmiştir, MİT olayın içinde olmasaydı Maraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi.”
Raporda kararın, MHP il örgütü yöneticileriyle Ülkücü Gençlik Derneği üyeleri ve derneğin bir genel merkez yöneticisinin katıldığı toplantıda alındığı belirtildi.
Başka bir MİT belgesinde ise bir sinemaya bomba atılması olayını ÜGD üyesi Ökkeş Kenger’in (Şendiller) düzenlediği, patlamanın ardından da solcular tarafından yapıldığı söylentisi yayıldığı raporda yer aldı.
MİT, askeri de günlerce harekete geçmemekle suçladı.
Maraş Katliamı’nı başlatan Çiçek Sineması’na bomba atılması olayının faili ve sonradan açılan davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller ise devlet televizyonu TRT’nin 12 Eylül’ü konu alan “Şahların Labirenti” adlı belgeselinin Maraş Katliamı’ndan bahsedilen bölümüne, dönemin ülkü ocakları başkanı, BBP’nin helikopter kazasında ölen Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte katılmış ve ikisi de ‘tanık’ olarak adlandırılmıştı.
Maraş Alevi Katliamı dosyası sessizce kapatıldı.
Maraş Katliamı dava dosyasının müdafi sıfatıyla inceleme talebi Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından ‘devlet sırrı’ gerekçesiyle reddediliyor.
Maraş Katliamı sonrasında binlerce Alevi yurttaş yurt içine ve yurt dışına göç etmek zorunda kaldı.
‘Katiller korundu’
MA’ya konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, katliamın faillerinin cezasızlık politikası ile ödüllendirildiklerini vurguladı. Kete, şunları söyledi:
“Resmi ideoloji ötekilere karşı hep elemanlarını korumuştur. Katiller indirimleriler ile korundu. Katiller bu göstermelik mahkemelerden cesaret aldılar. Maraş’ta binlerce insan yaralandı. Resmi rakamlarda 552 evin yakıldığı belirtilse de binlerce ev ve iş yeri yağmalandı. Maraş’ta ‘Aleviler ve Kürtler geliyor’ denilerek, katliama zemin hazırlandı. Hiç adaletli olmayan bir yargılama süreci başladı. Katiller sonrasında milletvekili, belediye başkanı, memur olduğunu gördük. Bu mantık bugüne kadar geldi. Devamında yaşanacak katliamlara zemin hazırlandı. Cezasızlık katillere bir zırh oldu. İnsanlığa karşı işlenen suçlar cezasız bırakıldı. Göstermelik mahkemeler olmasa, katiller hak ettikleri cezaları alsalar devamında yaşanan katliamlar belki yaşanmazdı. Sivas Katliamı içinde aynısı yapıldı.”
(PİRHA/MA)