30 Ocak 2016 tarihinde Tokat’tan İstanbul’a ruhsatsız tabancası ile gelen katil Abdullah Melih Barış, Nurcan Arslan’ı ‘Son kez görüşelim’ diyerek, ‘pastane’ dediği bir adrese çağırdı. Pastane diye gittiği yerin bir rezidans olduğunu gören Nurcan Arslan oradan ayrılmak istedi. Ancak Abdullah Melih Barış’ın silahından çıkan tam 11 kurşunla hayatını kaybetti.
Nurcan Arslan’ı 11 kurşunla hayattan koparan Katil Abdullah Melih Barış’ın yargılandığı davanın duruşması 7 Şubat’ta saat 10.00’da Bakırköy Adliyesi’nde görülecek.
Nurcan Arslan’ın avukatı Sezgin Uçar’ın ifadelerine göre, Mahkeme Nurcan’ı öldüren Sanık Barış’ın taksirle ölüme sebebiyet verdiği şeklinde değerlendirme yaptı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Daha sonra indirim uygulandı müebbet hapis cezasına çevrildi.
İndirim yönünden dava temyize gönderildi. Karşı taraf ise cezayı çok bulduğu için temyize gitti. Yargıtay bu defa mahkeme kendi görüşleri açısından karar vermediği için ikinci kez bozdu.
Uçar, Yargıtay’ın incelemesinde insan öldürme suçunun taksirle işlendiğine dair objektif bir delil olmadığını ve dosyanın bozulması gerektiğine karar verdiğini ve suçu Bakırköy 13. Ağır ceza mahkemesine gönderdiğini ifade etti.
En başından beri bir tasarlamanın ortada olduğunu aktaran Uçar, “Bu kişi Tokat’tan İstanbul’a eline silah alarak geliyor. Doğum günü kutlama bahanesiyle bir plaza kiralıyor ve plazanın önünde Nurcan’ın yaşamına son veriyor. Şubat tarihinde duruşması görülecek. Biz yine tasarlayarak bu cinayetin işlendiğinin ve mahkemenin kendi kararında ısrarcı olması gerektiğinin üzerinde duracağız. Umuyoruz ki Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararında ısrar eder” diye konuştu.
Hukuk statik değil; dinamiktir!
Son dönemlerde kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarında hem bir artışın hem de bu cinayetlerin işlenme biçiminde bir farklılaşmanın olduğunu vurgulayan Uçar, şu ifadelerde bulundu:
“Mesela kadınlar katlediliyor ardından cenazeleri yakılıyor. Çok vahşice öldürülüyorlar. Elbette ki kategorik olarak biri diğerinden daha ağır diye bir değerlendirme yapamayız; ama bunların işleniş biçimi ne kadar öncesinden planlandığının, tasarlandığının ve plana bağlı olarak bu cinayetlerin işlendiğinin bir göstergesi. Dolayısıyla Yargıtay bu kararında değişikliğe gitmelidir. Çünkü hukuk statik bir olgu değil toplumsal gelişmelere bağlı olarak değişebilen dinamik bir olgudur. Daha önce böyle kararlar verilmiş olabilir ama artık kadın katliamlarında ve bu katliamların işleniş biçimlerinde farklılaşma söz konusu. Bu nedenle mahkemenin bu kararında direnmesinin, Yargıtay’ın da bu ihtilaçlarından vazgeçmesinin gerektiğini düşünüyoruz.”
Uçar, “Mahkemenin vereceği kararı güçlendirmek ve cesaretlendirmek bakımından herkesin orada olması gerektiğini düşünüyoruz” diyerek kadınları ve hukukçuları 7 Şubat tarihinde Bakırköy Adliyesi’ne çağırdı.
‘Bir insana 11 kurşun sıkmak neyin bir anlık öfkesi?’
İyi hal indirimi yapılmasını kabul etmediklerine vurgu yapan Nurcan Arslan’ın kardeşi Gülcan Arslan şunları konuştu:
“Katil olayın öncesinde zaten defalarca Nurcan’ı tehdit ediyor. Arkadaşlarını, kuzeninin arayıp ‘İstesem ben Nurcan’a her türlü zararı veririm, Nurcan’ı öldürürüm’ diyor. Nurcan’ı arıyor ‘Seni son kez göreceğim, bundan sonra asla benim yüzümü görmeyeceksin beni istemediğini son kez yüzüme söyle’ diyerek Nurcan’ı görüşmeye ikna ediyor. Katil, Nurcan’ın vücudunun üst bölgesine yani öldürücü bölgelere 11 tane kurşun sıkıyor. Öldüğünden emin olana kadar başından bekliyor. Çevreden Nurcan’a yardım etmek isteyenlere de yaklaşmayın sizi de öldürürüm diyerek silah doğrultuyor. Olay yerini kendi arabasıyla terk ediyor. Yolda bir yakınına telefon açıyor, ‘ ben cinayet işledim napayım şimdi’ diye sorarak akıl alıyor. Daha sonra Nurcan’ın kuzenine mesaj atıyor, ‘ Nurcan öldü. Değdi mi’ diye. Bu katil başından sonuna kadar bu cinayeti tasarlamıştır. Bir anlık öfke diyorlar. Bir insanın vücuduna 11 kurşun sıkmak neyin bir anlık öfkesi? Hangi öfke hangi tahrik? Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.”
Cinayeti savunacak kadar pişkin, tahliyesini isteyecek kadar cüretkar
6 yıl boyunca birçok hukuksuzlukla karşılaştıklarını ifade eden Arslan, “İlk duruşmada katil, bize verilen tarihten önce mahkemeye getirildi bizim avukatlarımız olmadan ifadesi alındı. Kalem müdürünün hatası denildi. Katil, 5-6 duruşma boyunca can güvenliği olmamasını bahane ederek SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile katılmayı talep etti ve öyle katıldı. Duruşma salonuna geldiği zamanlarda gayet rahat, takım elbisesini giymiş, işlediği cinayeti savunacak kadar pişkin, tahliyesinin isteyecek kadar cüretkârdı. Sen bizim canımızdan can almışın karşımıza geçmişsin bir de hayata karışmak istiyorsun” dedi.
Arslan, “Acımızla öfkemizi haykırdığımızda hep sindirildik, ‘Mahkemenin huzurunu bozarsanız sizi dışarı çıkartırız’ diye hep baskı altında mahkemelere girdik. Katille aynı havayı solumak, göz göze gelmek bir aileyi yıpratacak en büyük şeydir ve o katil hep bizi kışkırtmaya çalıştı. Alaycı bir tavırla gözlerimizin içine bakmaya çalışıyordu” ifadesinde bulundu.
‘Adalet sisteminde katile katil demek suç’
Katil Abdullah Melih Barış’a “Şerefsiz katil, içeride geber” dediği için kendisine dava açıldığını ifade eden Arslan, “Ne bekliyordun sen benim canımdan can almışın, ben senin yollarına gül mü dökeceğim? Bu adalet sisteminde katile katil demek bile suç. Kesinleşmiş kamera görüntüleri var. Benim sana ne dememi bekliyorsun” diye konuştu.
“Yarın 30 Ocak, Nurcan’ın öldürüldüğü gün” diyen Arsan, “Nurcan Arslan’ı anmak ve adalet çağrımızı yinelemek için, Nurcan’ın öldürüldüğü yerde hep birlikte olmaya davet ediyoruz. 30 Ocak Pazar günü saat 14.00’da Nurcan Arslan ve öldürülen tüm kadınlar için adalet istiyoruz. Birlikte dayanışmaya davet ediyoruz” ifadesinde bulundu.
7 Şubat’ta da Nurcan Arslan’ı katleden katil Abdullah Melih Barış’ın yargılandığı davayı yeniden hatırlatan Arslan, “Bir kadının daha aramızdan ayrılmasına gerçekten tahammülümüz yok” diyerek herkesin bu davaya destek olmasını beklediklerini söyledi. Arslan, “Artık bu tür davalarda iyi hal indirimleri uygulanmasın, katillere en ağır caydırıcı cezalar verilsin istiyoruz. O katil en ağır cezayı alana kadar bu davadan vazgeçmeyeceğiz” dedi.