Bölge illerinden gelen binlerce kişi HDP Milletvekili Leyla Güven’in tecride karşı 73. gününü doldurduğu açlık grevini sahiplenmek için Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda toplandı.
Abdullah Öcalan şahsında tüm tecrit edilenlerin özgürlüğünü talep ederek açlık grevine başlayan Leyla Güven'in talebi binlerle yankı buldu. HDP'nin “Demokrasi, özgürlük ve adalet” şiarıyla İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitinge HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Milletvekilleri katıldı.
Açlık grevinde 73. günü dolduran Leyla Güven mitinge bir mektup yollayarak kitleyi selamladı.
“Değerli halkımız ve kadın yoldaşlarım; Botan’ın Serhat’ın aydınlık yüzleri merhaba. Her birinizi ayrı ayrı selamlıyor ve bu süreci başarıya ulaştıracağımıza inanıyorum. Sayın Öcalan toplumsal barışın öncüsüdür. Bunu pratik ve teorik olarak kanıtladı. Eylemim daha ilk günden 7’den 70’e sahiplendi. Bir açıdan sesimizi duyurduğumuz ve karşılık bulduğuna tanıklık etmekteyiz.
İnancımız ve irademizle bu direnişimiz başarıya ulaşacaktır. Tarihi bir süreçten geçtiğimiz şu süreçte deyim yerindeyse duvarları yıka yıka tutsak edilemeyecek yarınlarda buluşmak moral ifadesidir benim için. Talebimin Kürt halkının talebi olduğunu belirtiyor ve bu tecrit kırılmayıncaya kadar eylemimden vazgeçemeyeceğimi belirtiyorum. Sizleri bu direniş günlerinde başarı ile çıkacağımız inancıyla selamlıyorum.”
Buldan: Tecridi Türkiye halkları birlikte kıracak
Pervin Buldan, “Sevgili Leyla Güven talebi milyonların talebidir” dedi. Tecridi, Türkiye halklarının birlikte kaldıracağını vurgulayan Buldan, hükümete de “Zaman kaybetmeden, geç olmadan, avukat ve aile görüşmelerinin bir takvime bağlanması ve sağlanması gerekiyor” mesajı verdi.
Diyarbakır Cezaevi önünden geçerken Leyla Güven'e ses aracıyla destek mesajlarını ilettiklerini söyleyen Buldan, "Eminiz ki sesimizi, zılgıtları ve alkışları duyuyorlar. Sevgili Leyla Güven’in açlık grevinin 73’üncü gününde bu meydanda bir kez daha selamlarımızı gönderiyoruz. Onun talebi milyonların talebidir, bu ülkenin halklarının talebidir, Kürt halkının, kadınların, gençlerin talebidir." ifadelerini kullandı. Buldan, Güven'in talebine ses vermenin elzem olduğunu vurguladı.
Buldan’ın açıklamaları şöyle:
“Amed’ten, Botan’dan, Serhat’tan bu meydana gelen, bu meydanda tepkilerini ortaya koymak için bu alana gelen, sevgili Leyla Güven’e selam göndermek için bu alanda toplanan herkese binlerce kez teşekkür ediyorum. Bir kez daha tarihi bir sorumluluğu ortaya koydunuz. Bir kez daha tarihsel olarak, dönemsel olarak, içinde yaşadığımız sorunları, sıkıntıları, ortaya koymak için bu meydana geldiniz. Bizlerle birlikte oldunuz. Bu meydan binlerce kez, 8 Mart’larda, Newroz’larda, buraya toplanan insanlarla birlikte halaylar ve zılgıtlar çekmiş, Ankara’ya güçlü mesajlar göndermiştir.
Burada bir kez daha kardeşlik, özgürlük, demokrasi için binlerle buraya toplandıysak, Ankara’nı bu mesajı iyi okuması gerekiyor. Bugün yaşadığımız tecrit başta olmak üzere adaletsizliklerin son bulması için bu ülkenin toplumsal barışı, özgürlüğü ve kardeşliği için bir araya gelmiş olan binler, bir kez daha gösterdi ki hiç kimse bizlerin haklı ve onurlu mücadelesini yok sayamaz, görmezden gelemez, inkar edemez.
Tecridin bir insanlık suçu olduğunu her zaman söyledik. Yıllardır Sayın Öcalan üzerinde başlatılan ve bugün de devam eden mutlak tecride karşı cezaevlerinde 239 insan bedenini açlığa yatırmıştır. Selma Irmak, Sebahat Tuncel, Strastburg’ta eski milletvekilimiz Dilek Öcalan, Hewler’de HDP’li yoldaşımız, Türkiye’nin birçok cezaevinde insanlar bedenini açlık grevine yatırdılar. Açlık grevi ile birlikte Ankara’ya, siyasi iradeye, tecridi kabul etmiyoruz, bir an önce kaldırılmalıdır mesajı veriyorlar.
"Barış sürecinde kapılara cenaze gitmiyordu"
Sevgili halkımız, İmralı Cezaevi başından beri, 20 yıldır tecritle karşı karşıyadır. Zaman zaman, İmralı Adası’na gidiş gelişler olsa da, 20 yıldır devam eden ve Sayın Öcalan’ı izole etmeye çalışan, sesinin, düşüncelerinin halkla paylaşılmasına izin vermeyen bir tecrittir.
2011 ve 2015 yılları arasında İmralı Adası’ndaki müzakere görüşmeleri bir kez daha göstermiştir ki; Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığı zaman, ülkede her bir insan geleceğe güvenle bakıyordu. Bu ülkede o dönemler kimsenin canı yanmıyordu, kimse yaşamını yitirmiyordu, kimsenin kapısına cenazeler gitmiyordu, annelerimiz ağlamıyordu, gençlerimiz toprağın altına düşmüyordu. Bunların tümü Sayın Öcalan’ın başlatmış olduğu ve bizimle yürütmüş olduğu müzakere ile sağlandı.
Ne zaman ki kapılar kapandı ve kimseye ses gitmedi, Sayı Öcalan tecritle karşı karşıya kaldı, ülkede her türlü kriz ve kaos yaşandı. Ülkenin birer yurttaşı ve vatandaşı olarak, ülkenin çatışmalı süreçlerle karşılaşmaması, toplumsal barışın ülkeye hakim olması için çaba sarf ettik. 7 Haziran’dan sonra Kürtlere, HDP’ye, bu ülkenin muhalif kesimlerine, aydınlarına, yazarlarına, saldırılar gerçekleşti. İnsanlar konuştukları için cezaevine gönderildi. HDP’den binlerce insanın cezaevinde olduğu, sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde olduğu, kentin seçilmişleri olan Gültan Kışanak’ın cezaevinde olduğu bir dönemde, tecridin mutlak bir yönetim olduğu bir dönemde, buradan demokrasi, barış, kardeşlik ve adalet temennilerimizi ifade etmek isteriz.
Sevgili Leyla Güven’in 73 gündür süren açlık grevinin artık sonlanması için tecridin bir an önce kaldırılması gerekir. Geçen hafta Mehmet Öcalan’ın İmralı cezaevine gitmesi önemlidir. Bu aile görüşüdür, bununla tecrit ortadan kalkmamıştır. Zaman kaybetmeden, geç olmadan, avukat ve aile görüşmelerinin bir takvime bağlanması ve sağlanması gerekiyor. Bir kez daha bu meydandan Ankara’ya bu mesajı veriyoruz; Leyla Güven’in direnişi onurlu, halkların kardeşliğinin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin direnişidir.
"Omuz omuza vermek gerek"
Tecrit sadece bizi, Kürtleri ilgilendiren bir mesele halinden çıkmalıdır. Türkiye halkları ve toplumunun, kendisine insanım diyen herkesin sorunu olmalıdır. Yaşananlar sadece Kürtleri ilgilendirmeyecek, bir bütün olarak Türkiye halklarını ilgilendirecek. Ülkede aydınlara, sanatçılara, barış yanlılarına, toplumsal kesimlere buradan seslenmek istiyorum; söyleyecek bir sözünü mutlaka olmalıdır. Çok geç kalmadan, cezaevlerinde olumsuz bir durum yaşanmadan tecridin kalkması için omuz omuza vermenin gerektiği yeni bir sürece girdik.
Ülkeyi yönetenler, halkların bu talebini dinlerse, demokratikleşmenin önünü açacaktır. Ülkede yaşayan her bir yurttaşımız, bugün AKP hükümetinin olumsuz tutumundan rahatsızdır. Herkesi yok sayan, inkar eden, her ağzını açanı cezaevine gönderen bir anlayışı asla kabul etmediğimizi ifade etmek istiyoruz. Bunun için Leyla’nın sesine ses olmak zorundayız, direnişine güç vermek zorundayız, çığlığını duymak zorundayız. Leyla’nın şahsında tüm arkadaşlarımızın çığlının duymak zorundayız. Bu sorun insanlık sorunudur. Hepimizin düşünmesi ve çare bulması gereken bir sorun haline gelmişse, Leyla Güven arkadaşımıza kulak verilmelidir.
"Bu gemi mutlaka limana ulaşacak"
Tecridi Türkiye halkları birlikte kaldıracaktır. Bunu başarmak bizlerin elindedir. Ya başaracağız ya başaracağız. Ya kazanacağız ya kazanacağız. Ama mutlaka kazanacağız. HDP adına bir kez daha bugün buraya ülkenin dört bir yanından gelen halkımıza bir kez daha teşekkür ederim. Her yerde tecridi gündem yapın, kaldırılması için duyarlılık sağlayın. Leyla’nın sesine ses verilmezse, daha karanlık günler bizi bekleyecektir. Cezaevindeki yoldaşlarımıza, Leyla Güven’e, Sebahat Tuncel’e, Dilek Öcalan’a selamlarımızı gönderiyorum. Rehin tutulan siyasetçilere, Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a, Gültan Kışanak’a sevgilerimi gönderiyorum. Bu gemi mutlaka limana ulaşacaktır.”
HDP'li Milletvekilleri ve DBP, DTK sözcülerinin yaptığı konuşmalardan sonra müzikler ve halaylarla devam eden miting sonrası polis yürüyüş düzenlemek isteyen kalabalık bir gruba polis müdahale etti.
Kitleye Koşuyolu'nda TOMA'larla müdahale eden polis gözaltına aldığı kişileri GBT kontrolü sonrası serbest bıraktı.
Mezopotamya Ajansı