Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube ve SES İzmir Şubesi, 16 Ocak 2018’de DEÜ Rektörlüğü önünde “Barış İmzacıları”nın soruşturmaları ile ilgili basın açıklaması yaptı. Katılımcılar sloganlar eşliğinde arkadaşlarının göreve bir an önce iade edilmelerini, mevcut komisyonun lağvedilmesini ve barış taleplerini dile getirdiler.
SiyasiHaber – İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) ihraç edilen Barış İmzacısı 11 akademisyenin soruşturma sürecindeki hukuksuzluklar ile ilgili olarak Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube ve SES İzmir Şubesi DEÜ Rektörlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında ilk olarak Eğitim Sen MYK üyesi Özgür Bozdoğan söz aldı, ardından SES İzmir Şube Başkanı Fatih Sürenkök konuşmasını yaptı. Basın açıklaması metnini ise, Eğitim sen İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Ulaş Yasa okudu. Sık sık sloganlar atan kitle, açığa alınan arkadaşlarının göreve bir an önce iade edilmelerini, mevcut komisyonun lağvedilmesini ve barış taleplerini dile getirdiler.
3 rektör, 4 soruşturma komisyonu 12 soruşturmacı
Barış İmzacısı 11 akademisyen, 28 Haziran 2017’de üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırılmıştı. Geçen ay yazılı ifadeleri istenen akademisyenler, soruşturmadaki usul itirazları için dilekçe verdiler. Bu dilekçeye yanıt alamadıkları gibi, ifade de vermiş değiller. 2 yılda 3 farklı rektör döneminde en az 4 soruşturma komisyonu kurulduğu ve en az 12 soruşturmacı görev aldığı halde DEÜ Rektörlüğü, soruşturmayı hukuka uygun bir şekilde yürütemiyor. Ortada bir disiplin yönetmeliği olmadığı gibi, herhangi bir suçlama da yapılmadı. İdarî hukuk esaslarına göre ise iki yıllık zaman aşımı da 15 Ocak itibariyle gerçekleşti.
İlk soruşturma komisyonu üyelerinden Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel’in 1 Mart 2016 tarihinde hazırladığı raporda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü ve bilimsel özerkliği esas almasına ve adlî sürecin sonlanmasının beklenmesi gerektiğine vurgu yapmasına rağmen, sonrasında göreve gelen rektörler ve yeni komisyonlar bu raporu göz ardı ettiler.
MHP’li ve ilahiyatçı komisyon üyeleri
Şimdiki komisyon üyelerinden Prof. Dr. Recep Kök ve Dr. Himmet Konur, kamuoyuna “Vatansever Türk Aydınları Bildirisi” başlığıyla ilan edilen karşı-metnin imzacısıdır. Prof. Kök aynı zamanda, 7 Haziran seçimlerinde MHP’nin İzmir milletvekili adayıdır. İzmir Türk Ocaklarının da eski başkanıdır.
Bugün itibariyle barış imzacısı üç araştırma görevlisinin yeniden atama evrakları soruşturmadan bağımsız olarak Rektörlük’te bekletilmektedir. Bu gidişat, bu akademisyenlerin başka bir hukuksuz uygulama ile üniversiteden ihraç edilmeleri sonucunu doğurabilecektir.
Sendikalar yaptıkları açıklamayı; soruşturma komisyonunu lağvedilmesi, Recep Kök ve Himmet Konur’un soruşturmacılık görevinden alınması, akademisyenlerin suçsuzluğunun teyit edilmesi ve görevlerine iade edilmeleri, araştırma görevlilerinin yeniden atama işlemlerinin bir an önce yapılması talepleri ile bitirdiler.
Basın açıklaması metninin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz. Aynı zamanda, DEÜ’de iki yıldır yaşanan sürecin ayrıntılı açıklamasına şu linkten ulaşabilirsiniz:
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube ve SES İzmir Şubesi’nin açıklama metni şöyle:
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde iki yıldır yaşanan garabete ve husumete tanıklık etmek için buradayız. Bundan tam 2 yıl önce, diğer birçok üniversitede olduğu gibi, üniversitemizde bir “cadı avı”nın fitili ateşlendi. 15 Ocak 2016’da “Barış Akademisyenleri” diye bilinen 12 öğretim elemanı hakkında soruşturma başlatıldı. 3 farklı rektör, (bildiğimiz kadarıyla) 4 farklı komisyon ve (ez az) 12 farklı soruşturmacı gördük. Bu iki yıl içinde üniversiter değerlerin aşama aşama nasıl ayaklar altına alındığına tanıklık ettik. Yaşananlar, ifade özgürlüğünün ve barış isteğinin yargılanma çabasıdır maalesef.
Yaratılış kuramını savunanlar, ırkçı düşünceleri fütursuzca yayanlar, eşini dostunu işe sokanlar, şikeci yollarla unvan devşirenler, intihalciler, darbeci olan/olmayan cemaatler için gizlice çalışanlar akademisyen olabilirler; olmaktadırlar. Oysa arkadaşlarımız, bilim dünyasının parlayan yıldızları, hepimizin ve ülkemizin yüz akı hocalarımız ise üniversiteden ihraç edilmeye çalışılıyor.
Dün itibariyle olmayan yönetmeliği bile işletmiş olsalar, iki yıllık zaman aşımı da dolmuştur. Çünkü YÖK Başkanlığı'ndan gönderilen talimat üzerine, Rektörlük tarafından 15 Ocak 2016 tarihinde soruşturma açılmıştı.
Soruşturmacı olarak görevlendirilen Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel tarafından 1 Mart 2016 tarihinde Soruşturma Raporu hazırlanmıştır. Ve bu rapor YÖK’ün itirazlarına rağmen hocamız tarafından ikinci kez aynı şekilde rektörlüğe sunulmuştur. Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel, raporunu düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne ve bilimsel özerkliğe dayandırmıştır. Bu raporda ayrıca adlî sürecinin sonlanmasının beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Oysa yeni göreve gelen Rektör Prof. Kasman ve ardından göreve gelen Prof. Çelik, hocamızın bu ders niteliğindeki görüşünü göz ardı etmişler ve soruşturma komisyonunu kafalarına göre değiştirmeye devam etmişlerdir.
Arkadaşlarımız, Prof. Kasman döneminde kendi oluşturduğu komisyonun teklifi üzerine 28 Haziran 2017’de açığa alınmışlardır. Haklarında soruşturma açılan 12 meslektaşımızdan dördü emekli olmak zorunda kalmıştır. Diğer sekiz arkadaşımız ise, 203 gündür açıktadır; öğrencilerinden, hastalarından, akademiden uzaklaştırılmışlardır.
Söz konusu açığa alma kararlarına karşı avukatlarımız İzmir İdare Mahkemelerinde yürütmeyi durdurma istemli iptal davaları açmış; ancak yürütmeyi durdurma taleplerimiz reddedilmiş olup söz konusu açığa alma işleminin iptaline ilişkin davalar devam etmektedir.
Rektörlük, ancak geçen ay arkadaşlarımızdan yazılı ifade isteyebilmiştir. Kaldı ki, hemen ardından da komisyon şimdilik son kez değişmiştir. Hukuktan nasibini almamış ifade talebine, usul itirazlarımızı yaptık. Dosyayı görmek istedik. Hiçbirini kabul etmediler.
Arkadaşlarımız ne ile suçlanmaktadır? Belli değil. Ortada bir disiplin yönetmeliği bile yok. Soruşturma hangi mevzuata dayandırılmış, bilen yok.
Defalarca değişen soruşturma komisyonu, bugünkü haliyle bir kumpas çetesi halini almıştır. Yeni komisyon üyelerinin ikisinin İİBF’den Prof. Dr. Recep Kök ve İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Himmet Konur olduğunu öğrendik. Daha önce adını açıkladığımız üçüncü üye, bugün sendikamızı arayarak komisyonda olmadığını beyan etmiştir. Prof. Kök ve Prof. Konur, kamuoyuna “Vatansever Türk Aydınları Bildirisi” başlığıyla ilan edilen metnin imzacısıdırlar. Prof. Kök aynı zamanda, 7 Haziran seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin İzmir milletvekili adayıdır. İzmir Türk Ocaklarının eski başkanıdır. İmzacı akademisyenlerden biriyle sıhrî hısımlık bağı bulunuyor. Ayrıca anabilim dalı başkanlığı sıfatıyla iki imzacının yeniden atanmaması için olumsuz görüş vermiştir. Ve maalesef Prof. Kök’ün çabaları sonuç vermiş bulunuyor. Bu arkadaşlarımızdan Araş. Gör. Aydın Arı’nın yeniden atama vakti geçmesine rağmen henüz yapılmamıştır. Bugün itibariyle Aydın Arı’nın maaşı yatmamıştır.
Ve benzer şekilde Edebiyat Fakültesi’nden Araş. Gör. Özer Yersüren ve Mimarlık Fakültesi’nden Araş. Gör. Dilek Karabulut’un yeniden atama süreçleri de aksamaktadır. Bundan şu sonuç mu çıkmaktadır? Dokuz Eylül Üniversitesi, barış akademisyenlerini, hukuksuz bir şekilde sözleşmeleri yenilemeyerek sistemli bir şekilde tasfiye etmeye mi çalışmaktadır?
15 Eylül 2017’de Dokuz Eylül Üniversitesi rektörlüğüne vekâleten atanan Prof. Dr. Erdal Çelik’in imzacı akademisyenlerin özlük haklarına ilişkin tasarrufları ve görevlendirdiği soruşturma komisyonu hukuksuzdur.
Hepinize şunu bir kez daha belirtmek isteriz. Barış imzacısı arkadaşlarımız, hiçbir suç işlememişlerdir. Düşünceyi açıklamak suç değildir. Kendilerini savunmak zorunda değillerdir. Ama bu büyük husumete karşı hep beraber onlara sahip çıkacağız. Bu husumete karşı, biz de büyük bir dayanışma ve mücadele platformuyuz. Asla vazgeçmeyeceğiz.
Dokuz Eylül Üniversitesi ise bir yol ayrımındadır. Dünyada sayısız örneği olan, Boğaziçi, ODTÜ, Galatasaray, Hacettepe vb. gibi mi olacaktır; yoksa diğer kurumlar gibi cadı avına devam edip üniversite vasfını mı yitirecektir? Üstelik bugünler geçicidir. Kötülük baki değildir. Yeniden demokratik, özgürlükçü bir ülkeye ve üniversiteye kavuştuğumuzda, şimdilerde yaşananların asla unutulmayacağının, bir utanç vesikası olarak muhataplarının CV’lerinde yer alacağının ve bu CV’lerin kurulacak Dokuz Eylül Üniversitesi Müzesi’nde ibretlik olarak sergileneceğinin sözünü veriyoruz.
- Rektörlük, soruşturma komisyonunu lağvetsin! Recep Kök ve Himmet Konur soruşturmacılık görevinden alınsın!
- Arkadaşlarımızın suçsuzluğu teyit edilsin!
- Aydın Arı, Özer Yersüren ve Dilek Karabulut’un yeniden atamaları ivedilikle yapılsın!
- Arkadaşlarımız işlerine geri dönsünler!
- Yeni, özgür bir üniversite için, birlikte mücadele edeceğiz!
SiyasiHaber – İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) ihraç edilen Barış İmzacısı 11 akademisyenin soruşturma sürecindeki hukuksuzluklar ile ilgili olarak Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube ve SES İzmir Şubesi DEÜ Rektörlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında ilk olarak Eğitim Sen MYK üyesi Özgür Bozdoğan söz aldı, ardından SES İzmir Şube Başkanı Fatih Sürenkök konuşmasını yaptı. Basın açıklaması metnini ise, Eğitim sen İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Ulaş Yasa okudu. Sık sık sloganlar atan kitle, açığa alınan arkadaşlarının göreve bir an önce iade edilmelerini, mevcut komisyonun lağvedilmesini ve barış taleplerini dile getirdiler.
3 rektör, 4 soruşturma komisyonu 12 soruşturmacı
Barış İmzacısı 11 akademisyen, 28 Haziran 2017’de üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırılmıştı. Geçen ay yazılı ifadeleri istenen akademisyenler, soruşturmadaki usul itirazları için dilekçe verdiler. Bu dilekçeye yanıt alamadıkları gibi, ifade de vermiş değiller. 2 yılda 3 farklı rektör döneminde en az 4 soruşturma komisyonu kurulduğu ve en az 12 soruşturmacı görev aldığı halde DEÜ Rektörlüğü, soruşturmayı hukuka uygun bir şekilde yürütemiyor. Ortada bir disiplin yönetmeliği olmadığı gibi, herhangi bir suçlama da yapılmadı. İdarî hukuk esaslarına göre ise iki yıllık zaman aşımı da 15 Ocak itibariyle gerçekleşti.
İlk soruşturma komisyonu üyelerinden Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel’in 1 Mart 2016 tarihinde hazırladığı raporda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü ve bilimsel özerkliği esas almasına ve adlî sürecin sonlanmasının beklenmesi gerektiğine vurgu yapmasına rağmen, sonrasında göreve gelen rektörler ve yeni komisyonlar bu raporu göz ardı ettiler.
MHP’li ve ilahiyatçı komisyon üyeleri
Şimdiki komisyon üyelerinden Prof. Dr. Recep Kök ve Dr. Himmet Konur, kamuoyuna “Vatansever Türk Aydınları Bildirisi” başlığıyla ilan edilen karşı-metnin imzacısıdır. Prof. Kök aynı zamanda, 7 Haziran seçimlerinde MHP’nin İzmir milletvekili adayıdır. İzmir Türk Ocaklarının da eski başkanıdır.
Bugün itibariyle barış imzacısı üç araştırma görevlisinin yeniden atama evrakları soruşturmadan bağımsız olarak Rektörlük’te bekletilmektedir. Bu gidişat, bu akademisyenlerin başka bir hukuksuz uygulama ile üniversiteden ihraç edilmeleri sonucunu doğurabilecektir.
Sendikalar yaptıkları açıklamayı; soruşturma komisyonunu lağvedilmesi, Recep Kök ve Himmet Konur’un soruşturmacılık görevinden alınması, akademisyenlerin suçsuzluğunun teyit edilmesi ve görevlerine iade edilmeleri, araştırma görevlilerinin yeniden atama işlemlerinin bir an önce yapılması talepleri ile bitirdiler.
Basın açıklaması metninin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz. Aynı zamanda, DEÜ’de iki yıldır yaşanan sürecin ayrıntılı açıklamasına şu linkten ulaşabilirsiniz:
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube ve SES İzmir Şubesi’nin açıklama metni şöyle:
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde iki yıldır yaşanan garabete ve husumete tanıklık etmek için buradayız. Bundan tam 2 yıl önce, diğer birçok üniversitede olduğu gibi, üniversitemizde bir “cadı avı”nın fitili ateşlendi. 15 Ocak 2016’da “Barış Akademisyenleri” diye bilinen 12 öğretim elemanı hakkında soruşturma başlatıldı. 3 farklı rektör, (bildiğimiz kadarıyla) 4 farklı komisyon ve (ez az) 12 farklı soruşturmacı gördük. Bu iki yıl içinde üniversiter değerlerin aşama aşama nasıl ayaklar altına alındığına tanıklık ettik. Yaşananlar, ifade özgürlüğünün ve barış isteğinin yargılanma çabasıdır maalesef.
Yaratılış kuramını savunanlar, ırkçı düşünceleri fütursuzca yayanlar, eşini dostunu işe sokanlar, şikeci yollarla unvan devşirenler, intihalciler, darbeci olan/olmayan cemaatler için gizlice çalışanlar akademisyen olabilirler; olmaktadırlar. Oysa arkadaşlarımız, bilim dünyasının parlayan yıldızları, hepimizin ve ülkemizin yüz akı hocalarımız ise üniversiteden ihraç edilmeye çalışılıyor.
Dün itibariyle olmayan yönetmeliği bile işletmiş olsalar, iki yıllık zaman aşımı da dolmuştur. Çünkü YÖK Başkanlığı'ndan gönderilen talimat üzerine, Rektörlük tarafından 15 Ocak 2016 tarihinde soruşturma açılmıştı.
Soruşturmacı olarak görevlendirilen Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel tarafından 1 Mart 2016 tarihinde Soruşturma Raporu hazırlanmıştır. Ve bu rapor YÖK’ün itirazlarına rağmen hocamız tarafından ikinci kez aynı şekilde rektörlüğe sunulmuştur. Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel, raporunu düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne ve bilimsel özerkliğe dayandırmıştır. Bu raporda ayrıca adlî sürecinin sonlanmasının beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Oysa yeni göreve gelen Rektör Prof. Kasman ve ardından göreve gelen Prof. Çelik, hocamızın bu ders niteliğindeki görüşünü göz ardı etmişler ve soruşturma komisyonunu kafalarına göre değiştirmeye devam etmişlerdir.
Arkadaşlarımız, Prof. Kasman döneminde kendi oluşturduğu komisyonun teklifi üzerine 28 Haziran 2017’de açığa alınmışlardır. Haklarında soruşturma açılan 12 meslektaşımızdan dördü emekli olmak zorunda kalmıştır. Diğer sekiz arkadaşımız ise, 203 gündür açıktadır; öğrencilerinden, hastalarından, akademiden uzaklaştırılmışlardır.
Söz konusu açığa alma kararlarına karşı avukatlarımız İzmir İdare Mahkemelerinde yürütmeyi durdurma istemli iptal davaları açmış; ancak yürütmeyi durdurma taleplerimiz reddedilmiş olup söz konusu açığa alma işleminin iptaline ilişkin davalar devam etmektedir.
Rektörlük, ancak geçen ay arkadaşlarımızdan yazılı ifade isteyebilmiştir. Kaldı ki, hemen ardından da komisyon şimdilik son kez değişmiştir. Hukuktan nasibini almamış ifade talebine, usul itirazlarımızı yaptık. Dosyayı görmek istedik. Hiçbirini kabul etmediler.
Arkadaşlarımız ne ile suçlanmaktadır? Belli değil. Ortada bir disiplin yönetmeliği bile yok. Soruşturma hangi mevzuata dayandırılmış, bilen yok.
Defalarca değişen soruşturma komisyonu, bugünkü haliyle bir kumpas çetesi halini almıştır. Yeni komisyon üyelerinin ikisinin İİBF’den Prof. Dr. Recep Kök ve İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Himmet Konur olduğunu öğrendik. Daha önce adını açıkladığımız üçüncü üye, bugün sendikamızı arayarak komisyonda olmadığını beyan etmiştir. Prof. Kök ve Prof. Konur, kamuoyuna “Vatansever Türk Aydınları Bildirisi” başlığıyla ilan edilen metnin imzacısıdırlar. Prof. Kök aynı zamanda, 7 Haziran seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin İzmir milletvekili adayıdır. İzmir Türk Ocaklarının eski başkanıdır. İmzacı akademisyenlerden biriyle sıhrî hısımlık bağı bulunuyor. Ayrıca anabilim dalı başkanlığı sıfatıyla iki imzacının yeniden atanmaması için olumsuz görüş vermiştir. Ve maalesef Prof. Kök’ün çabaları sonuç vermiş bulunuyor. Bu arkadaşlarımızdan Araş. Gör. Aydın Arı’nın yeniden atama vakti geçmesine rağmen henüz yapılmamıştır. Bugün itibariyle Aydın Arı’nın maaşı yatmamıştır.
Ve benzer şekilde Edebiyat Fakültesi’nden Araş. Gör. Özer Yersüren ve Mimarlık Fakültesi’nden Araş. Gör. Dilek Karabulut’un yeniden atama süreçleri de aksamaktadır. Bundan şu sonuç mu çıkmaktadır? Dokuz Eylül Üniversitesi, barış akademisyenlerini, hukuksuz bir şekilde sözleşmeleri yenilemeyerek sistemli bir şekilde tasfiye etmeye mi çalışmaktadır?
15 Eylül 2017’de Dokuz Eylül Üniversitesi rektörlüğüne vekâleten atanan Prof. Dr. Erdal Çelik’in imzacı akademisyenlerin özlük haklarına ilişkin tasarrufları ve görevlendirdiği soruşturma komisyonu hukuksuzdur.
Hepinize şunu bir kez daha belirtmek isteriz. Barış imzacısı arkadaşlarımız, hiçbir suç işlememişlerdir. Düşünceyi açıklamak suç değildir. Kendilerini savunmak zorunda değillerdir. Ama bu büyük husumete karşı hep beraber onlara sahip çıkacağız. Bu husumete karşı, biz de büyük bir dayanışma ve mücadele platformuyuz. Asla vazgeçmeyeceğiz.
Dokuz Eylül Üniversitesi ise bir yol ayrımındadır. Dünyada sayısız örneği olan, Boğaziçi, ODTÜ, Galatasaray, Hacettepe vb. gibi mi olacaktır; yoksa diğer kurumlar gibi cadı avına devam edip üniversite vasfını mı yitirecektir? Üstelik bugünler geçicidir. Kötülük baki değildir. Yeniden demokratik, özgürlükçü bir ülkeye ve üniversiteye kavuştuğumuzda, şimdilerde yaşananların asla unutulmayacağının, bir utanç vesikası olarak muhataplarının CV’lerinde yer alacağının ve bu CV’lerin kurulacak Dokuz Eylül Üniversitesi Müzesi’nde ibretlik olarak sergileneceğinin sözünü veriyoruz.
- Rektörlük, soruşturma komisyonunu lağvetsin! Recep Kök ve Himmet Konur soruşturmacılık görevinden alınsın!
- Arkadaşlarımızın suçsuzluğu teyit edilsin!
- Aydın Arı, Özer Yersüren ve Dilek Karabulut’un yeniden atamaları ivedilikle yapılsın!
- Arkadaşlarımız işlerine geri dönsünler!
- Yeni, özgür bir üniversite için, birlikte mücadele edeceğiz!