SEÇTİKLERİMİZ – Artı TV’de “Günün İçinden” programına katılan gazeteci Fehim Taştekin, Trump’ın kendisine manevra alanı açmak için Suriye yönetimine sınırlı-kozmetik bir yanıt verdiğini söyledi.
Artı TV’de Fehim Işık’ın sunduğu Günün İçinden programına telefonla katılan gazeteci Fehim Taştekin, ABD’nin Suriye’deki bir askeri üssü füzelerle vurması olayını değerlendirdi. “Yaşanan saldırının kozmetik bir saldırı olup olmadığına bakılması gerektiğini” söyleyen Taştekin şu değerlendirmeleri yaptı:
Trump’un hem Amerikan iç kamuoyunda ve Kongre’de yaşadığı sıkıntıları, hem de Suriye’de kendine alan açmak için bir takım hamleler yapmak ihtiyacının olduğunu vurgulamak gerekir. Trump üzerinde bir baskı oluştu. Amerikan kurulu düzeni açısından baktığınız zaman Suriye’de Obama yönetiminin de benimsediği o düşmanca tutumdan farklı bir çizgiye savrulmak önemli bir durumdur; hatta önemli bir sapmadır. Bu Neo-conlar içinde, Kongre’de ve dışarda çok ciddi tepkilere de yol açtı. Tartışılan aslında Trump’un ‘Esad gitmelidir’ tezini terk etmesidir. Kastettiğim bu. Bu baskıya ilaveten Trump yönetiminde yer alan kilit isimlerin seçim sürecinde Rus elçilerle ve diplomatlarla gizli ilişkilere girmeleri ciddi baş ağrılarına yol açtı. Bu anlamıyla baktığımızda yaşanan durum, Rusya ile yakınlaşmayı da önleyen bir bariyer görevi gördü. Böyle kritik bir zamanda yapılan saldırıdan sonra Trump, üzerindeki baskılardan kurtulmak için Suriye yönetimine sınırlı, cerrahi bir yanıt vererek belki kendine bir manevra alanı açmış oldu.
‘Rusya’nın önceden bilgilendirilmesi anlamlı’
Pentagon’un Rus ve Suriye askerlerinin zarar görmemesi açısından önceden bilgilendirme yapılmış olduğunu söylemesi önemlidir. Bu açıdan bakıldığında mesele bana Türkiye’nin umduğu gibi devamı olacak geniş bir operasyonun başlangıcı değil, Trump’ın kendisine manevra alanı açmak için yaptığı bir kozmetik operasyon, cerrahi operasyon gibi geliyor.
Rusya küresel bir güç. Kendi oyun alanına yapılan bir müdahale onun da itibarını zedelemiş oldu. Bu nedenle Rusya da kendi itibarını düzeltecek bazı tedbirler alabilir, bazı adımlar atabilir. Ancak bu durum her iki taraf açısından da iki süper güç arasında bir savaşın istendiği gibi bir sonuca götürmez bizi. Amerikalılar da Ruslar da bunu istemiyorlar. Burada vurulan taraf Suriye. Onların açıklamasına baktığımız zaman ki onlar bu meselenin büyümeyeceğini öngörüyorlar, demek ki önceden bilgilendirilme de bu işin sınırlı olacağına dair bir mesajdı.
‘Operasyonun devamı gelmez’
Amerika’nın küresel düzeyde en önemli müttefiki İngiltere’dir. Onların açıklamalarına baktığımız zaman onlar da daha kapsamlı bir operasyonun olacağını öngörmüyorlar. Demek İngiltere’ye de bu anlamda bir bilgi paylaşımı söz konusu olmuş. Trump’ın Suriye’de yapmak istediği şeyler açısından -elbet uzun vadede değil- kısa vadede IŞİD’le mücadeleye öncelik vereceğini belirten bir lider olarak şu anda bu süreci büyütmeyi tercih etmeyeceğini söyleyebiliriz. Trump, mecbur kaldığı bir yanıtı vererek fırsatçı bir yaklaşımla kendisine alan açtı. Sahada Rusya varken, üstelik o sahada Rusya’nın hakimiyeti varken ABD o kadar rahat hareket edemeyecektir. Amerikan savaş uçakları, Rusya radarlarının kendilerine kilitli olması durumunda uçamazlar. Bunu ABD de biliyor. Ancak bu kilitler kapatılırsa uçaklarını uçurabilirler. Bu nedenle taraflar restleşmeyi büyütecek, çatışmayı uzatacak yeni adımlar atmayacaklardır.
‘Sonuç, Türkiye’nin arzuladığı noktaya gitmez’
Bu işe fazlasıyla alkış tutan 3 ülke var: Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan. Bu 3 ülkenin de Suriye ile ilgili hesapları var, amaçları çakışıyor, 3’ünün de istediği uçuşa yasak bölge. Rusya bu savaşı bu noktaya kadar getirmişken uçuşa yasak bölgenin mümkün olmadığını da biliyoruz. Hiç kimsenin konuşmadığı bir Çin var. Çin de artık Suriye’de artan oranda tavır alan ülkelerden biri. Askeri olarak silah vermese de askeri cerrahi açısından -ki Suriye açısından çok önemli bu- önemli destekleri var, Suriye’ye. Özellikle yaralılara dönük Suriye’ye ciddi katkılar sunmaya başladı. Bunlar önemli. Amerika bunları göz ardı edemez. Nitekim Trump bu kararı verdikten hemen sonra Çin devlet başkanı ile bir araya geldi. Yani bir denge politikası var ve bu dengeler dünden çok farklı. Irak’ın işgali sırasında olmayan, küresel düzeyde bir denge söz konusu.
Çünkü 2012’nin koşullarında değiliz. 2012’de her şey toz dumandı ve Suriye’de Esad yönetiminin birçok açıdan alternatifi vardı. Hatırlayalım, o zaman 127 ülke Suriye Ulusal Konseyi’ni tanımıştı. Şimdi bunun yerinde yeller esiyor. Şimdi bunun gerçekçi olmadığını herkes anladı, gördü. Şimdi Suriye’de uçuşa yasak bölge olmasının sahada doğrudan IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin işine geleceğini, bu örgütlere dokunulmazlık kazandıracağını herkes görüyor. Bu nedenle rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türkiye bu meselede kendini çok fazlasıyla açık etti, gereğinden fazla sevindi. Türkiye, yarını olmayan, geleceği olmayan bir politikayı dillendiriyor. Bir takıntı söz konusu.
‘Türkiye yaşananları iç politikaya alet ediyor’
Tabii Türkiye, iç kamuoyunu da oyalamak için bu tür sansasyonel çıkışlar yapıyor. Bir referandum öncesinde sürekli savrulan ama sürekli bir gerilim ihtiyacı da duyan bir iktidar var. Haliyle Suriye’yi sonuna kadar kullanacaktır. Türkiye bu derin çelişkiler içerisinde. Bir taraftan Filistin davasının hamisi kesilip diğer taraftan Ortadoğu’da İsrail’le aynı dalga boyunda politika üreten bir iktidarla karşı karşıyayız. Yine hakeza İsrail’in gizli ortağı Suudi Arabistan’la mezhepçi bir gündemi paylaşan, yine darbeci olmakla suçladığı Amerika ile her türlü oyunu oynamaya hazır bir iktidar var. Dün YPG’ye destek veriyor diye demediğini bırakmadı, bugün başka şeyler söylüyor. Bugünü yarınını tutmayan, birbirini tekzip eden adımlar atan bir iktidar var, Türkiye’de. Sonuçta görünen o iktidarın dış politikasında bir ahlaki çöküntü var. Sonuçta bu çöküntü Suriye politikasına da yansıyor.
‘Kimyasal silah iddiaları bağımsız kurullarca incelenmeli’
Konjonktürel olarak son 6 yıldır yaşanan savaşın tabiatına baktığımız zaman kimyasal bir silah saldırısı olduğunu düşünmüyorum. Bunu yapamazlar mı, yapabilirler. Ancak kazanan taraf önemli ölçüde birçok yerde kaybettiği toprakları geri alan, kontrolü sağlayan Suriye iken bu o kadar kolay değil. Uluslararası anlamda Rusya’yı yanına almasının da sağladığı avantajlar var. Bu durum Amerika’nın da gündemini değiştirdi. Bu durum ülkeyi Amerika’nın tehdit çemberinin dışına çıkardı. Böyle bir ülkenin kimyasal silah kullanarak kendi fermanını, ölüm fermanını imzalaması çok mantıklı değil. Suriye’deki mevcut askeri ve siyasal aklın bunu yapacağını sanmıyorum. Tabii tam olarak ne yaşandığını, nasıl olduğunu ancak bir bağımsız soruşturma ile anlamak mümkün. Daha önce de buna benzer olaylar yaşandı. Onlarla ilgili farklı hakikatler ortaya çıktı.
Doğu Guta’da 2012’de yaşanan olaylar çok önemliydi. Örneğin o zaman muhaliflerin elinde kimyasal olduğunu ve bunları yer altı depolarında sakladıklarını o bölgeleri gezen, biri Reuters’ten gazeteciler yazdı. Kimse bu yazılanlarla ilgilenmedi. O bölgeye yoğun bir hava harekatı başladıktan sonra bu silahlar bir şekilde patladı. O da tam aydınlanmadı. Ama biz El Nusra ve IŞİD’in elinde kimyasal silahlar olduğunu anladık. Halep’te bir klor fabrikası ele geçirmişlerdi. Bir de Tabka Askeri Havaalanını aldıklarında -ki o zaman El Nusra ve IŞİD bu kadar ayrışmamıştı ve birlikte hareket ediyorlardı- kimyasal silah yüklü 11 kamyonu da ele geçirmişlerdi. Bunu bizzat kendileri söylediler, stoklarını açıkladılar. Bu stoklar nereye gitti. İzlediğimiz zaman, görüyoruz ki bu silahları kullanabiliyorlar. Örneğin Halep’te klor gazının en az 15 kez kullanıldığı tespit edildi. En önemlisi bu tür silahlar hep uluslararası önemli toplantılar öncesinde kullanılıyor. Bu, uluslararası kurumları harekete geçirmek, “sizin kırmızıçizgileriniz aşıldı” demek için bu dönemlerde yapılıyor, düşüncesini akla getiriyor. Bunu yapmaları aslında çok da şaşırtıcı değil. Çok da ilginç olan çekilen videolar için yapılan sahne ayarlamaları. Bu da sıklıkla görüldü. Başka yerlerde öldürülen insanların cesetlerinin taşınması. Tabii kimyasalların kullanılmasıyla yaşanan ölümler de var ama bu tür olaylarda kurguların da çabucak yapıldığını görebiliyoruz. Örneğin yerde yatan çocuklar var, üzerinde numaralar var ama ikinci karede bakıyoruz, o çocuk yerden kalkıyor. Tabii bu durum kimyasal kullanılmadı anlamına gelmiyor.
(ArtıGerçek)