Eğitim Sen bu yıl öğretmenlere getirilen performans değerlendirmesiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, “MEB, eğer eğitim sistemi için faydalı bir şey yapmak istiyorsa, uyguladığı eğitim politikalarının neden birer birer çöktüğünün yanıtını aramalıdır” denildi.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın Mesleki Eğitim Kongresi’nde “Performans kriterini bu yıl uygulayacağız. Veli ve öğrencilerden öğretmeni değerlendirmesini isteyeceğiz” sözleri üzerine KESK’e bağlı Eğitim Sen açıklama yaptı.
Açıklamada, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), bugüne kadar uyguladığı politikalarla okulları birer ‘ticari şirket’ gibi yönetmek, eğitim emekçilerinin daha fazla çalıştırılmasını sağlamak amacıyla performans değerlendirme uygulamalarına başlayacağı bizzat Bakan İsmet Yılmaz tarafından açıklanmıştır” denildi.
“Çalışma saatlerinin artması kaçınılmaz”
Açıklamada, kamusal bir hizmet olması gereken eğitimin tüm süreçlerinde “piyasanın” kurallarını işletmeye çalışan, eğitimde nitelik değil, mal üretiminde geçerli olan “kalite” için çırpınan tamamen siyasallaşmış kadroların performans değerlendirme uygulaması ile ne kadar “bilimsel” ve “objektif” hareket edeceğinin, geçmiş uygulamalarına bakıldığında apaçık ortada olduğunun altı çizildi.
MEB tarafından uygulanmak istenen performans değerlendirme sisteminin, öğretmenlik mesleğinin değersizleştirmenin geldiği noktayı gösterdiği belirtilen açıklamada, öğretmen-öğrenci ilişkisini alt üst etmesi kaçınılmaz olan ve öğrenci ve velilerini “müşteri memnuniyeti” anlayışı çerçevesinde değerlendiren bu uygulamanın, öğretmenlerin müşterileri (öğrencileri) memnun etmek için daha fazla çalışmaya itmesi, dolayısıyla çalışma saatlerinin artması ile sonuçlanması kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
“İlk bakışta okulların ve öğretmenlerin öğrenciler ve veliler tarafından denetleneceği, bunun da eğitimin daha sağlıklı işlemesi için gerekli olduğu iddia ediliyor olsa da, ortaya çıkacak sonucun tam tersi olması kaçınılmazdır” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, şu sorular soruldu:
Öğrenci ve veliler, öğretmen ve yöneticilerin performans değerlendirmesini hangi objektif ve bilimsel kriterler üzerinden yapacaktır?
Öğretmenin öğrenci tarafından bir tür sınava tabi tutulması ve not ile değerlendirilmesi eğitim sürecindeki öğretmen-öğrenci ilişkisini nereye taşıyacaktır? Bu durum öğretmenin öğrenciyi değerlendirme sürecini olumsuz etkilemeyecek midir?
Böyle bir uygulamayla öğretmenin üzerindeki bu “Demokles’in Kılıcı” misali baskı ile mesleğini gerçek anlamda etik ilkeler üzerinden yürütebilmesi mümkün müdür?
Eğitim emekçilerinin üzerindeki baskı, sürgün ve cezalar devam ederken, eğitimde yaşanan siyasi kadrolaşma uygulamaları bütün hızıyla sürerken yapılacak değerlendirmelerin objektif ve güvenilir olması ne kadar mümkündür?
“MEB’in asıl hedefi, güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak”
Açıklamada, öğretmenlere performans değerlendirmesi adı altında puan verilmesi ve bu puanların değerlendirme ölçütü olarak kullanılacak olması, eğitimde yeni çatışmaların ortaya çıkmasına neden olacağı vurgulandı. MEB’in asıl hedefinin, öğretmenlerin performansını ölçmek bahanesiyle, eğitimde ücretli, sözleşmeli ve güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak, uzun vadede eğitim emekçilerinin sınırlı iş güvencesini ortadan kaldırmak olduğu belirtilen açıklamada, performans değerlendirme uygulamasında öğretmenlerin yaptıkları işin niteliğinden çok “yüksek performans” üzerinden bireysel değerlendirmeye tabi tutulması, okullarda herkesin birbirinin “rakibi” olduğunu düşüncesinin gelişmesine ve iş barışının bozulmasına neden olacağı ifade edildi.
“Eğitimde başarının arttırılması için uygulandığı iddia edilen performans değerlendirme uygulamalarının on binlerce ücretli öğretmenin güvencesiz olarak çalıştırıldığı, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının hızla yaygınlaştığı ve siyasi-ideolojik müdahalelerle sürekli değiştirilen eğitim sistemine en küçük bir katkı sunması mümkün değildir” denilen açıklamada şunlar söylendi:
Milli Eğitim Bakanlığı eğitim emekçilerine performans dayatması yaparak onları daha fazla çalıştırmaya, adım adım güvencesiz çalışma ilişkilerine mahkum etmek yerine, öncelikle eğitimde yaşanan sorunlar karşısında neden kalıcı çözümler üretemediğini sorgulamalıdır. Eğitim Sen olarak ‘performans değerlendirmesi’ bahanesiyle öğretmenleri öğrenciler ve velilerle karşı karşıya getirecek, öğretmeni ‘satış görevlisi’, öğrencileri ve velileri memnun edilecek birer “müşteri” olarak gören piyasacı mantığı eğitim sürecinin her aşamasında meşrulaştıracak böyle bir uygulamayı onaylamak mümkün değildir.
MEB, eğer eğitim sistemi için faydalı bir şey yapmak istiyorsa, eğitim emekçilerini bireysel performans değerlendirme tehdidi ile hizaya getirmek ve disipline etmekten derhal vazgeçmeli, uyguladığı eğitim politikalarının neden birer birer çöktüğünün yanıtını aramalıdır.
Kaynak: Sendika.org