Fotoğraflar: Dem Parti
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’da Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu tarafından düzenlenen toplantıda belediye eşbaşkanları ve il genel meclis üyeleriyle bir araya geldi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakırhan, cezaevlerindeki siyasi tutsakları selamlayarak başladı; yerel yönetimlerin maruz bırakıldığı baskıları, barış sürecinin tarihsel önemini ve halkın değerlerine bağlılık çağrısını güçlü bir dille dile getirdi.
“Yaktıkları ışık yolumuzu ve geleceğimizi aydınlatıyor”
Bakırhan, konuşmasının başında Edip Solmaz, Düre Kaya ve Emine Hacıyusufoğlu’nu anarak, “Geçmişte yaktıkları ışık bugün yüzlerce arkadaşımızın elinde yolumuzu aydınlatıyor” dedi. Cezaevlerindeki tüm siyasi tutsaklara selam gönderdi; özellikle Selçuk Mızraklı’nın şartlı salıverme başvurusunun “örgütten kopmadığı gerekçesiyle” reddedilmesini sert sözlerle eleştirdi.
Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararlarını “intikamcı ve garabet niteliğinde” olarak değerlendiren Bakırhan, bu hatalardan derhal dönülmesi gerektiğini vurguladı.
“Nereden tutsanız bir aksaklık, bir hukuksuzluk var”
Türkiye’nin her alanında hukuksuzlukların sürdüğünü belirten Bakırhan, özellikle DEM Partili belediyelere yönelik ayrımcı uygulamaların altını çizdi.
9 yıl boyunca kayyımlar tarafından borç batağına sürüklenen belediyelerin, bugün borç tahsilatı ve bütçe kesintileriyle cezalandırıldığını hatırlattı.
“Hırsızlığa sınırsız kaynak ama hizmete sıfır kaynak” sözleriyle İller Bankası’nın tutumunu eleştiren Bakırhan, DEM Partili belediyelere sistematik bir engelleme uygulandığını söyledi.
Barış süreci ve yerel yönetimlerin rolü
27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın başlattığını belirttiği Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin yerel yönetimler açısından tarihsel bir sorumluluk taşıdığını belirten Bakırhan, her belediyeyi “bir komün” olarak tahayyül ettiklerini ifade etti:
“Hangi kaldırım taşını döşerseniz döşeyin, hangi projeyi yaparsanız yapın, bu sürece katkı sunduğunu bilerek çalışacaksınız.”
Barışın, yerel demokrasinin güçlenmesi, kayyım atamalarının sona ermesi ve eşit kaynak dağılımı anlamına geldiğini hatırlattı.

Kayyım politikaları: “Bu garabet artık son bulmalı”
Türkiye’de demokrasi konuşulacaksa ilk adımın kayyım rejiminin bitirilmesi olduğunu belirten Bakırhan,
“Toplumun talebi nettir: Kayyım atanan belediyeler halkın seçilmiş iradesine teslim edilmelidir” dedi.
DEM Partili belediyelerin hem kayyımın bıraktığı yıkımla hem de yeni ekonomik engellemelerle boğuştuğunu anlatan Bakırhan, buna rağmen belediyelerin kadın merkezlerinden gençlik çalışmalarına, çok dilli hizmetlerden kültür-sanat faaliyetlerine kadar geniş bir yelpazede önemli işler başardığını vurguladı.
Yoksulluk ve halkın değeri: “Halkın değerlerinden uzaklaşmayın”
Bakırhan, en zor koşullarda dahi halkla dayanışma halinde üretim yapan belediyeleri örnek göstererek özellikle Digor Belediyesi’nin kıt kaynaklarla yürüttüğü hizmetleri anlattı.
Belediye eşbaşkanlarının kimi zaman süpürgeyle sokak temizlediğini hatırlatarak, “Edip Solmaz makam aracına mı biniyordu?” diyerek halkçı belediyeciliğin ruhuna vurgu yaptı.
“Halkın değerleri bizim en büyük dayanağımızdır. O değerlerden uzaklaşmadıkça ayakta kalırız” dedi.
Ortadoğu’daki gelişmeler: “Belki de yüzyıl şimdi yazılıyor”
Ortadoğu’da ve özellikle Kuzey-Doğu Suriye’de yaşanan tarihsel dönüşümlere dikkat çeken Bakırhan, yerel yönetimlerin örgütlenme açısından en kritik alan olduğunu belirtti:
“Bu mücadeleyi doğru örgütlersek, halkların geleceğinde çok önemli bir yerde duracağız.”
