Bir süredir devam eden ifşalar ve onun yarattığı gündemler ülkedeki kadın düşmanlığının boyutlarını bir kez daha açığa çıkardı. Şaşırdık mı? Hayır. Hayatımız bu düşmanlık altında şekilleniyor desek az söylemiş oluruz. İçine doğduğumuz aileden, okula, işyerine, siyasete, sanata, barışa, savaşa… Evin içinde, ülkede, dünyada kadın düşmanlığı büyüyerek geliyor üstümüze üstümüze. En yakınımızda olan, üstelik sevdiğimiz kişiler olan babamız, ağabeyimiz, kocamızdan görüyoruz kadın düşmanlığını. Sonra arkadaşlardan, yoldaşlardan, komşulardan, öğretmenden, patrondan, milletvekiline, başbakana, cumhurbaşkanına doğru her taraftan. Hep bir ağızdan, çok sesli kadın düşmanı korusu böğürür aralıksız.
Kadınlar erkeklerin baskı ve sömürüsüne daha güçlü direniyor
Kuşku yok ki AKP gibi kadın düşmanı bir partinin üstelik neredeyse çeyrek asırdır iktidarda olması kadınlara yönelik şiddetin, nefretin ve kazanılmış hakların gasp edilmesinin nedenlerinden biri. Ama sadece nedenlerinden biri. Esas neden patriarkal sistem. AKP gitse de erkeklerin kadın düşmanlığı bitmeyecek, daha azalacak, orası kesin. Erkeklerin kadın düşmanı olmalarının nedeni erkek olmaları. Patriarkal sistem erkeklerin kadınları erkek şiddeti ile baskı altına alarak onların rızalarına bakmadan istediklerini yaptırdığı, emeğini sömürdüğü, bedenlerine sahip olmaya çalıştı bir çark. Kadınlar bu çarkın farkında ve buna karşı politik olarak da, günlük hayat içinde de direniyor. Erkeklerin kendileri üzerinde döndürdüğü erkeklik çarkına ki buna baskı ve sömürü diyoruz, karşı duruyorlar.
Ailede, toplumda (erkeklerden erkeklere cinsiyetçiliğin, kadın düşmanlığının yeniden yeniden üretildiği en rezil yerlerden olan erkek masalarında/erkeklik sohbetlerinde) erkekliği palazlanarak yetiştirilen erkeklerin kendilerini efendileri olarak gördükleri kadınlar tarafından reddedilmesi, sevilmemesi, değer görmesi çıldırtıyor. O kadar seviyorlar ki kendilerini, kadınların erkeklere koştuklarından, onlar için süslendiklerinden, onlar için var olduklarından o kadar eminler ki hayır duvarına çarpınca aptallaşıyorlar. Birlikte büyüdükleri kadın düşmanlığı, nefretleri, hırsları anında yükseliyor. Erkeklik korosu, dünyanın en zehirli dayanışması olan erkeklik dayanışması hemen devreye giriyor. Mevcut güç noktalarından, toplumdaki erkeklik ağlarına tüm düğmelere birden basarak kadınları lanetleyecek, bastıracak, nefret objesi haline dönüştürecek ortamı oluşturuyorlar.
Şimdilerde bu kadar kızgın ve azmış olmalarının sebebi ipliklerinin pazara çıkması. Tacizlerinin, düşmanlıklarının, üç kuruşluk insan olduklarının ortaya çıkması. Olabiliyorlarsa eğer rezil olmaları. Neredeyse hepsinin geçmişinde, şimdisinde ortaya çıkmasından korktukları taciz, tecavüzler var. Kız-oğlan çocuğuna, kadına… Gerçekten uykuları kaçıyor.
Suçlarını bastırmak için hep bir ağızdan en iyi bildikleri yerden, cinsiyetçilik üzerinden saldırmaya başlıyorlar. Kadın düşmanlığı yapıyorlar. Tacizcilere, tecavüzcülere, kadın katillerine sahip çıkan erkeklerin de benzer hikâyeleri olduğunu, başka bir erkeğe sahip çıkarken kendi suçunun ortaya çıkmasını engellemeye çalıştığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Erkek destekçisi kadınlar
Ne zaman kadınlar ifşalarda bulunsa, erkek şiddeti gündem olsa erkeklerin yanında yer alan kadınlar karşımıza çıkıyor.
Hiç tacize uğramamış kadın var mı? Yok. Bazı kadınlar neden erkeklerden yana davranıyor? Üç kuruşluk çıkarları için tam boy eğilmekten utanmadıkları için belki. Kadın olmayı aşağı görüp kadınlığı sevmedikleri, bunu diğer kadınlara yansıttıkları için belki.
Bir kadın da üstünü örtmek istediği geçmişi için, hırsı ve kadın düşmanlığı için cinsel vukuatı olan erkekle sessiz bir anlaşma yapabilir belki.
Erkeklerle işbirliğine giren al gülüm ver gülümcü kadınlar en berbat yerdeler, en rezil durumdalar. Üstüne “Şöyle de olsunlar” denebilecek tek bir söz bırakmıyorlar. Kendi mezarlarını kazıyorlar.
Kadınların kılavuzu feminizm
Erkeklerin baskı ve zorluklarına rağmen kadınlar hayatlarını kendileri belirlemekten vazgeçmiyor. Kadınlar erkeklere hayır demeye devam ediyor. Kadınların, erkeklere ve aileye yönelttiği “Hayır” itirazı patriarkanın vahşi gücüne karşı önemli bir direniş noktası.
Son olarak kadınların aile içindeki dayanışmasının önemini hatırlatmak isterim. Annelerin kızlarına, kızların annelerine, kız kardeşlerin birbirleri ile ördüğü dayanışma kadınları hayatları boyunca güçlü kılıyor. Bu dayanışma kadınlarda çok yönlü yeni bir bilinç üretiyor. Tıpkı kaynana ve gelin arasında kadın dayanışmasının örülmesi gibi. Etrafımızda böyle örnekler az değil.
Erkekleri kadın düşmanı yapan şey kadınların erkeklere her geçen gün daha az ihtiyaç duyması. Kendi hayatlarını kendilerinin belirlemesi. Kadınlar arasında dayanışmanın çok uzun zamandır olması ve güçlenerek devam etmesi. Erkeklerin kadınlara ihtiyacı azalmıyor artıyor. Özellikle yaşlılıkta.
Feminizm kadınları güçlendiriyor. Türkiye’de kadınlar feminizm etrafında örgütlü. Birbirlerine sahip çıkmalarının nedeni kadınlardaki feminist bilinç. Bir kadın kendisine feminist desin ya da demesin feminist fikirlerin önemli kısmına sahip ve onları savunuyor. Erkeklerle kendisini eşit görmeyen kaç kadın kaldı? Ölümüne hayatlarına sahip çıkıp, sevmedikleri, istemedikleri adımlardan kurtulmak için mücadele ediyor kadınlar. Bundan daha cesur ne var?
Hayatına tutkuyla sahip çıkabilen kadınlara salyalı ağızlarıyla, nefretleri ile üç kuruşluk adamlar engel olamaz. Dün, bugün, yarın kadınlar susmadı, susmayacak. Anlatılacak, ortaya çıkartılacak çokça rezillik var. Erkekler ne yaptıklarını biliyorlar, korkuları bunların açığa çıkmasından. Korkmakta haklılar. Daha çok korkacaklar. Eline, beline sahip çıkmayanlar itibardan olacaklar.
28.08.2025