Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    HDK Ankara: “Halkın Onayıyla Oluşacak Bir Bütçe, Barış ve Demokratik Toplumun Şartıdır”

    12 Aralık 2025

    DEM Parti’nin “Ekmek ve Barış İçin Bütçe” yürüyüşü Batman’da başladı

    12 Aralık 2025

    CHP: Dost mu, düşman mı?

    11 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      CHP: Dost mu, düşman mı?

      11 Aralık 2025

      Avrupa Parlamentosu Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

      11 Aralık 2025

      Bir fotoğraf: Yurttaşın iradesi ayaklar altında

      9 Aralık 2025

      Filozofların yönetiminde devlet hayali

      9 Aralık 2025

      Kimlik gaspı ve otorite inşası: Roman halkının gölgesinde kurulan masallar

      7 Aralık 2025
    • Seçtiklerimiz

      Stratejik illüzyon!

      8 Aralık 2025

      Bağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı

      7 Aralık 2025

      Asgari ücret, gıda fiyatları ve açlık sorunu

      6 Aralık 2025

      “Darbe mekaniği”

      4 Aralık 2025

      Türkiye’nin tüm vatandaşları Türk müdür?

      3 Aralık 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Avrupa Parlamentosu Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

      11 Aralık 2025

      Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

      2 Aralık 2025

      Amed Dicle: Suriye’de de Türkiye’de de Kürtler statüsüzlüğü kabul etmeyecek

      2 Aralık 2025

      Heval Sen Daha Özgürleşmedin mi?

      27 Kasım 2025

      “Umudumuz mücadelede, gücümüz dayanışmada”

      25 Kasım 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » YDK’dan taciz teşhiri

    YDK’dan taciz teşhiri

    Siyasi Haber15 Eylül 2015
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Yeni Demokrat Kadın, Avukat Sedat Yurtdaş’ın yanında çalışan bir YDK aktivistine tacizde bulunduğunu açıkladı. YDK’nın açıklamasını yayınlıyoruz:

    “Taciz, “Irk, etnik köken, din, cinsiyet kimliği, cinsiyet ve kişisel özelliklere yönelik, kişi ya da kişileri küçük düşürücü, güç kullanımı içeren veya içermeyen her türlü görsel/sözel veya fiziksel davranışlar” olarak tanımlanan oldukça geniş bir kavramdır. Tacizi, cinsel şiddetin bir parçası olarak ele aldığımızda “bireyin, istemediği halde cinsel şakalara, tekliflere, cinsel içerikli görsel, sözel ya da fiziksel bir harekete maruz kalması” şeklinde tanımlanabilir.

    Altı çizilmesi gereken ilk nokta tacizi belirleyen unsurun “niyet” değil, kişi üzerinde bıraktığı etki olduğudur.

    Cinsel taciz; kadınlar açısından günlük hayatın bir parçası gibi sıklıkla yaşanılan bir cinsel şiddet türü olmasına rağmen, diğer cinsel şiddet türlerinde yaşandığı gibi, en sessiz kalınan, yok sayılan, görmezden gelinen bir olgudur. Maruz kaldığı cinsel tacizi “yargılanma korkusu”, “hak etme” ve “utanma duygusu” nedeniyle saklar neredeyse tüm kadınlar. Bu duygular (aslında baskılanmalar demek daha doğru); yaşamımızı zindana çeviren düzenin, vazgeçmediği erkek egemenliğinin, erkeğe sağladığı “iktidar” karşısında sinmişliğin, ezilmişliğin bir sonucu olarak yakamıza yapışmıştır.

    Peki erkekler neden taciz eder?

    Onlar da erkek egemenliğinin kendilerine sağladığı “iktidar” olmanın rahatlığını takınarak, “erk” dışında kalan tüm cinsiyet kimliklerini aşağılama yoluna gider. Bunu yaparken de kendini kanıtlama, karşısındakini cezalandırma yöntemi olarak tacizi kullanır. Ancak tacizcilerin hiçbiri, taciz olayını gerçekleştirirken, yukarıda kurduğumuz cümleyi kafasında kurmaz ya da kendini bu cümlelerle anlatmaz.

    Onların ilk olarak yaptığı daha çok inkar etmek ve kadını yalancılıkla ya da “kendisini yanlış anlamakla” suçlamaktır. Ardından daha ileri giderek iktidar olmanın verdiği pervasızlıkla kadının “tahrik edici” tavırlar içinde oluşunu, giysiler giyinişini vb. bahane ederler. Hatta kadının taciz edilmeyi “arzu ettiğini” iddia edecek kadar iğrençleşebilirler. İnkar ve “beni yanlış anladı”dan başlayarak “kendi istedi”ye kadar giden tüm cümleleri kurduran zihniyet, bizim tam da yukarda altını çizdiğimiz iktidar olmanın verdiği pervasızlığın bir ürünüdür.

    Sonuç olarak karşımızda şöyle bir tablo var: Kadınların neredeyse tamamı cinsel tacize uğrar ve yine tacize uğrayanların neredeyse tamamı yaşadıklarını ifade edemez. Diğer taraftan cinsel tacizde bulunanların neredeyse tamamı, durumu inkar eder ya da tacizi meşrulaştıran, muğlaklaştıran bahanelerin ardına gizlenir.

    Peki tam da bu tablo karşısında ne yapılması, bir taciz olayı karşısında nasıl bir tavır alınması gerekiyor? En başta şunu hatırlatmak faydalı olacaktır. Sınıflı toplumlarda “tarafsızlık” söz konusu değildir. “Adalet”, “hak”, “hukuk” gibi kavramlara yüklenen anlam, kullanan kişinin bulunduğu sınıfla yakından ilgilidir. Örneğin, devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlerin bahsini ettiği “demokrasi” ile AKP hükümetinin dilinden düşürmediği “ileri demokrasi” kavramlarına yüklenen anlam bu kesimlerin durduğu yerle birebir ilgilidir. Buradan hareketle öncelikle durulması gereken yer belli olmalıdır. Bir tarafta erkek egemenliğinin verdiği yetkiye dayanarak karşısındaki kadına sahip olmayı, ona dokunmayı ve onu rahatsız etmeyi kendine “hak” gören bir erkeklik mekanizması; diğer tarafta başta kadın cinsiyet kimliği olmak üzere erkek egemenliği tarafından aşağılanan, ezilen, ötekileştirilen cinsiyet kimlikleri…

    Olunması gereken yer elbette ezilen, ötekileştirilen kesimin yanında yer almak ve buradan doğru olguları yorumlamaktır. Somutlarsak; yukarıda bahsettiğimiz erkek egemen toplumsal gerçekliği göz önünde bulundurarak, taciz olayına tacize maruz kalanın gözüyle bakmak, yaklaşmak zorundayız. Çünkü “erkekliğin” yüceltildiği bu sistemin bir sonucu olarak genelde taciz olayına erkeğin gözüyle bakılır.

    Erkek inkar ediyorsa; kadına şüpheyle (hatta kadının hak ettiği gibi saçma bir duyguya kapılmasına neden olacak kadar ileri giderek) yaklaşılır. Taciz olayının kendisi, kadının yaşayabileceği travma göz ardı edilerek, didik didik edilir. Ancak burada “didik didik etme” durumu, yaşanan taciz olayında “kimin haklı kimin haksız olduğundan” çok “erkeğin haksızlığa uğrama ihtimaline karşı erkek kalkanı oluşturma” kaygısından ileri gelir. Öncelikle bu gerçekliği tüm soğukluğu ile kabul etmeli ve bu duruma karşı mücadele için “silah”ı kuşanmalıyız.

    İşte o silahın adı da “kadın beyanı esastır”!

    Yeni Demokrat Kadınlar olarak, kurumsallaşmaya başladığımız 2010 yılından bu yana çok sayıda cinsel taciz olayıyla karşı karşıya kalmış ve bu yüzden hem sokakta hem de kadınların tacize uğradıkları mekanlarda tacize karşı mücadelemizi; devlete, polisine ve hatta kendisinin devrimci, demokrat, yurtsever olduğunu iddia eden kesimlere karşın her daim diri tuttuk. Tacize karşı suskun olmadık, “kol kırılır, yen içinde kalır” demedik.

    Bugün yine demeyeceğiz! Bu açıklamayı kaleme almamızın nedeni de tam da budur.

    “Tacizci Sedat Yurtdaş meslekten ihraç edilsin”

    Geçtiğimiz aylarda Yeni Demokrat Kadın aktivisti bir arkadaşımız stajyer olarak yanında çalıştığı Av. Sedat Yurtdaş tarafından sistematik tacize maruz bırakılmıştır. Eylül ayına denk gelen bu sürecin sonunda arkadaşımız staj eğitimini almak için yanında çalıştığı Sedat Yurtdaş’ın bürosundan ayrılmıştır.

    Yaşanan bu tacizde 2 noktaya özel olarak dikkat çekmemiz gerekiyor: Bunlardan ilki, kadın stajyer avukatların; ücretsiz ya da düşük ücretlerle “staj” adı altında hukuk bürolarında her türlü işin yaptırılması ve emeğinin sömürülmesi yetmezmiş gibi bir de kadın kimliğine yönelik cinsel saldırıların yöneltiliyor oluşudur. Yalnızca hukuk bürolarında çalışan stajyer kadın avukatların değil, erkek egemen sistemin tüm prangalarına rağmen bir meslek edinebilmeyi başarmış, çalışan tüm kadınların (özelde de genç kadınların) başına bela olan işyerinde cinsel taciz ve mobbing, son derece yaygın bir uygulamadır.

    İkincisi ise; siyasi kimliği ile toplumda kendine bir yer edinmiş olan Sedat Yurtdaş’ın bu kimliğini kendine kalkan olarak kullanıyor oluşudur. Ama devletin sistematik, kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele eden bizler; Yurtdaş’ın bu kalkanı kullanmasına izin vermeyeceğiz. Bu olaya ilişkin olarak yargı mercilerine başvuruda bulunulmuş; beraberinde Diyarbakır Barosu Disiplin Kurulu’na şikayette bulunulmuştur. Konuya ilişkin yasal prosedür kararlılıkla işletilecektir. Bu süreçte bizler de Yeni Demokrat Kadınlar olarak bu tacize sessiz kalmayacağımızı duyuruyoruz.

    Bu kişinin demokrat maskesi altında ustaca gizlenirken, kadına yönelik yaklaşımını gözler önüne seren bu olay, aslında bildiğimiz ama çoğu zaman görmezden geldiğimiz bir olguya işaret etmektedir: Kadınlara yönelen tacizler, hayatın her alanındadır. Taciz bizler için utanılacak, gizlenecek bir mesele değildir.

    Aksine bu kişinin geçmişte politik yaşam içerisinde, şu an ise birtakım STK’ların yönetiminde aktif olarak yer alması, Diyarbakır Barosu’nda avukatlık mesleğine hala devam ediyor olmasından ötürü bu tacizin teşhiri, bizler için kaçınılmaz bir hal almaktadır.

    Taciz durumlarında olayı her seferinde yeniden irdelemeye çalışan, ispatlanabilirliği bu kadar güç bir durum için kanıtlanabilirliğini esas alan, tacize tecavüze uğrayan binlerce kadının yerine kendini koymaktansa tacizcinin “masumiyet karinesi”ni ön plana çıkaran tüm yaklaşımlara karşı bilinmelidir ki, bizler için her zaman kadın beyanı esastır. Bu süreçte taciz edilen kadını yıpratmaya, olayın üzerini örtmeye yönelik tüm anlayışlara karşı tavrımız net olmalıdır. Taciz münferit değil; topluma yönelen bir saldırıdır.

    İşleteceğimiz bu süreçte taleplerimiz şunlardır:

    * Sedat Yurtdaş avukatlık mesleğinden ihraç edilmelidir.

    * Çalıştığı STK’lardan uzaklaştırılmalıdır.

    * Hakkında yürütülecek ceza soruşturmasında en ağır ceza verilmelidir.

    * Stajyer avukatlar üzerindeki tüm cinsel taciz ve mobbing uygulamaları son bulunmalıdır.

    YENİ DEMOKRAT KADIN”

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    DEM Parti’nin “Ekmek ve Barış İçin Bütçe” yürüyüşü Batman’da başladı

    12 Aralık 2025

    Hayata Dönüş davasında zamanaşımı kararına savcıdan itiraz

    11 Aralık 2025

    İşine son verilen belediye işçisi bedenini ateşe vererek intihar etti

    7 Aralık 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Halit Elçi

    CHP: Dost mu, düşman mı?

    Elif Gamze Bozo

    Avrupa Parlamentosu Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

    Mehmet Murat Yıldırım

    Bir fotoğraf: Yurttaşın iradesi ayaklar altında

    Rahmi Yıldırım

    Filozofların yönetiminde devlet hayali

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Fehim Taştekin

    Stratejik illüzyon!

    Ümit Akçay

    Bağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı

    Özgür Müftüoğlu

    Asgari ücret, gıda fiyatları ve açlık sorunu

    Ertuğrul Kürkçü

    “Darbe mekaniği”

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Yunanistan’da üretici köylü direnişi büyüyor: Havaalanları, limanlar, sınırlar ve otobanlar felç

    11 Aralık 2025

    İşçi kıyımına karşı Divriği’de “Büyük Madenci Yürüyüşü”

    10 Aralık 2025

    İzmir’de belediye işçileri sokakta: “Havuz sistemi kalksın, alacaklarımız ödensin”

    9 Aralık 2025
    KADIN

    İsviçre Parlamentosu’nun “kadın düşmanı” kararına karşı kadınlar parlamentoyu kuşattı

    10 Aralık 2025

    Serap Avcı meşru müdafaadan beraat etti

    10 Aralık 2025

    Brezilya’da On Binlerce Kadın Şiddete Karşı Sokakları Doldurdu

    9 Aralık 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.