Son yıllarda neler gördük neler! Birkaç ekonomik kriz, birçok savaş, darbeler, iklim krizi ve pandemi… Hepsi bizi yoksullaştırdı.
Bu krizlerin ortasında bile servetlerine servet katanlar oldu: süper zenginler.
Süper zenginlerin önlenebilir yükselişi
Bugün dünya genelinde 2 Bin 700 dolar milyarderi var. Bu küçük azınlık toplamda 13 trilyon dolarlık bir serveti kontrol ediyor. Dünya GSYİH’sinin yüzde 13’üne denk gelen bir miktardan bahsediyoruz. Yaklaşık 3 bin kişilik bir grup dünya ekonomi pastasının en büyük dilimini tabağında tutuyor.
Pastanın en tatlı ve süslü kısmı, bu süper zenginlerin büyük kısmının vergiden neredeyse muaf olması.
Süper zenginlerin servetleri ortalama yüzde 0,3 ila yüzde 0,4 oranında vergilendiriliyor. Buna karşılık, bir işçi kazancının neredeyse yüzde 30-40’ını vergi olarak ödüyor. Bu durum, servet birikiminin ve ekonomik eşitsizliğin yapısal bir sorun olduğunu açıkça gösteriyor.
2024 yılında Brezilya’nın G20 başkanlığında, süper zenginlerin vergilendirilmesi ilk kez uluslararası bir gündem haline geldi. Fransız ekonomist Gabriel Zucman’ın G20’ye sunduğu rapor, milyarderlerin servetlerinin en az yüzde 2’sinin vergilendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu öneri hayata geçerse gelir ve servet bölüşümündeki adaletsizlik biraz olsun azalabilir.
Ancak bu öneri, başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin öne sürdüğü “mali egemenlik” bahanesiyle bir anlaşmaya dönüşemedi.
Küresel vergi kaçakçıları
Süper zenginlerin servetlerini korumak ve vergiden kaçınmak için kullandıkları araçlar arasında paravan şirketler, vergi cennetleri ve karmaşık finansal yapılar yer alıyor. Uluslararası araştırmalar, her yıl vergi cennetleri aracılığıyla yaklaşık 600 milyar doların süper zenginler tarafından özelleştirildiğini gösteriyor. Bunun en az 200 milyar doları gelişmekte olan ülkelerin bütçelerine eksi olarak yansıyor.
Örneğin, her yıl dünya genelindeki şirket kârlarının yüzde 40’ı vergi cennetlerinde beyan ediliyor. Avrupa Birliği’nde kurumsal vergi gelirlerinin yüzde 20’si, ABD’de ise yüzde 15’i böylece buharlaşıyor.
Vergi politikalarındaki bu adaletsizlik, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir yarayı da derinleştiriyor. Dünya Bankası eski baş-ekonomisti Branko Milanovic’in belirttiği gibi, küreselleşme en çok Asya’nın yükselen orta sınıfına ve süper zenginlere yaradı. Bu süreçte sanayileşmiş ülkelerin orta sınıfları ve en yoksul kesimler büyük kayıplar yaşadı. Orta sınıfların ekonomik güvensizliği, popülist ve otoriter siyasi hareketlerin yükselişine zemin hazırladı.
Vergi adaleti mümkün mü?
Süper zenginler her türlü kamu teşvikinden faydalanıyor ama kamu bütçelerine adaletli bir katkı sunmuyorlar.
Vergi adaletsizlikleri ayyuka çıkarken gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde vergi adaleti talep eden veya alternatif vergi sistemlerini savunan toplumsal hareketler, dernekler, araştırma merkezleri ortaya çıkıyor ve güçleniyor.
Bugün artık küresel bir vergi adaleti mücadelesinin varlığından bahsedebiliriz. Bu hareketin önerilerini özetlemek gerekirse:
Servet Vergisi: Süper zenginlerin net servetinin yıllık en az yüzde 2’si oranında vergilendirilmesi.
Şeffaflık: Paravan şirketlerin arkasına saklanmış servetlerin tespit edilmesi için kamuya açık vergi ve mülkiyet kayıtları oluşturulması
Vergi Cennetleriyle Mücadele: Uluslararası iş birliğiyle vergi kaçırma pratiklerine son verilmesi
Adil Kurumsal Vergilendirme: Çokuluslu şirketlerin kârlarının faaliyet gösterdikleri ülkelerde vergilendirilmesi
Kuşkusuz vergi düzenlemelerinden önce kamu harcamalarının artırılması hayati öneme sahip.
Bu adımlar, yalnızca ekonomik eşitsizliği azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda devletlerin eğitim, sağlık ve iklim krizi gibi kritik alanlara daha fazla kaynak ayırmasına imkân tanıyacak.
İklim krizi ve vergi adaleti
Dünyanın en zengin 50 milyarderi, yatırımları, özel jetleri ve yatları aracılığıyla bir İngiltere vatandaşının tüm hayatı boyunca ürettiği karbon emisyonunu sadece birkaç saatte üretiyor. Birleşmiş Milletler Emisyon Açığı Raporu’na göre, dünya şu anda yüzyılın sonuna kadar 3,1° C’lik bir ısınmaya doğru ilerliyor. Bu krizin finansmanı, milyarderlerin adil bir şekilde vergilendirilmesinden elde edilecek gelirle sağlanabilir.
Vergi adaleti bir toplumsal sözleşmedir
Vergi adaleti, yalnızca ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda demokratik meşruiyetin ve toplumsal sözleşmenin temel bir parçasıdır. Süper zenginlerin adil bir şekilde vergilendirilmesi, yalnızca ekonomik eşitsizlikle mücadelede değil, aynı zamanda sağlık, eğitim ve iklim krizi gibi küresel sorunların çözümünde de kritik bir role sahiptir.
Adil bir dünya, adil bir vergi sistemiyle mümkündür. Devletlerin ve halkların bu konuda daha cesur adımlar atması ve talepte bulunması gerekiyor. Çünkü vergi adaleti, bir hayır işi değil, temel bir insan hakkıdır.
Lafın tamamı abdala söylenmez: