Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    İstiklal Mahkemeleri ve Bektaşiler

    2 Aralık 2025

    Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

    2 Aralık 2025

    Barzani’den Bahçeli’ye yanıt: O hala eski bozkurt, sadece şimdi koyun postuna bürünmüş

    2 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      İstiklal Mahkemeleri ve Bektaşiler

      2 Aralık 2025

      Süreç nereye?

      1 Aralık 2025

      Sermayenin manik düzenlemeleri: Bütçe ve asgari ücret

      1 Aralık 2025

      “Bir ülkenin vicdanıdır Tahir Elçi”

      29 Kasım 2025

      Fransa’da yeniden “gönüllü” askerlik; Almanya sırada

      28 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

      1 Aralık 2025

      Son 1 yılda en az 1093 işçi zehirlendi​​​​​​​: İşçi zehirlenmelerinin ekonomi-politik arka planı

      29 Kasım 2025

      CHP ve DEM

      29 Kasım 2025

      Kırılgan bir geçiş alanında riskler ve olanaklar

      25 Kasım 2025

      Bahçeli ne demek istedi?

      20 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

      2 Aralık 2025

      Amed Dicle: Suriye’de de Türkiye’de de Kürtler statüsüzlüğü kabul etmeyecek

      2 Aralık 2025

      Heval Sen Daha Özgürleşmedin mi?

      27 Kasım 2025

      “Umudumuz mücadelede, gücümüz dayanışmada”

      25 Kasım 2025

      Naci Görür: “Önemli olan kentleri depreme dirençli yapmaktır”

      12 Kasım 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Çöp poşetindeki demokratik hukuk devleti

    Çöp poşetindeki demokratik hukuk devleti

    OHANNES KILIÇDAĞI Agos için yazdı: "Bunları söylediğinizde Türkiye’de geniş bir kesim, katili koruduğunuzu düşünüyor. Hâlbuki bunları söylemek o kişiyi değil hepimizin hakkını savunmaktır, çünkü devletin ve onun özellikle kolluk kuvvetlerinin belirli sınırlar ve kurallar içinde hareket etmesini tutarlı biçimde talep etmez ve hayata geçiremezsek, o kuralsızlık bir gün bizim karşımıza da çıkabilir."
    Ohannes Kılıçdağı27 Eylül 2024
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Türkiye demokrasisinin öteden beri sorunlu olduğu bir sır değil. Bunun nedenleri ve sonuçları üzerine kitap değil kitaplar yazılır, yazıldı da. Bu birçok neden içinde, demokrasilere en büyük tehdidin devlet denen örgütlerden geldiği de bilindik bir tespittir. Hatta demokrasi tarihi, devletin gücüne, yetkisine sınırlar getirilmesinin tarihidir desek yanlış olmaz. Türkiye’de ise devletin ve onun aygıtlarının, kurumlarının sınırlanmasında, bu kurumların belli kurallar dâhilinde çalışmasında hep bir zorluk, hep bir sorun olageldi ve hâlâ var. 

    Ümraniye’de görev başındaki bir polisi öldüren zanlıya polis tarafından yapılan muamele ve ona verilen ve de verilmeyen tepkiler bir kez daha bu sorunun yansıması oldu. Polis, zanlıyı dövdü, çıplak bedenine çöp poşeti geçirdi ve hayvan nakil aracıyla sevk etti. Bu vaka minvalinde şunu anladığımız gün, örneğin, yukarıda bahsettiğim demokratik ilerlemeyi sağlayabiliriz: Polisin, eylemi ne olursa olsun kimseye bu şekilde davranmaya hakkı yoktur. Hukuk devletinde polis, intikam alan bir çete psikolojisiyle hareket etmemelidir; duygularına kapılmamalıdır. Polis, tâbi olduğu kurallar olan, disiplinli bir teşkilat olmalıdır. Kimseye kitapta yazandan başka bir muamele yapmamalıdır.

    Bunları söylediğinizde Türkiye’de geniş bir kesim, katili koruduğunuzu düşünüyor ve sanki onun cezalandırılmamasını istiyormuşsunuz gibi davranıyor. Hâlbuki bunları söylemek o kişiyi değil hepimizin hakkını savunmaktır, çünkü devletin ve onun özellikle kolluk kuvvetlerinin belirli sınırlar ve kurallar içinde hareket etmesini tutarlı biçimde talep etmez ve hayata geçiremezsek, o kuralsızlık bir gün bizim karşımıza da çıkabilir. Örneğin, eylemi ne olursa olsun polisin bir zanlıya kural dışı davranışını onaylıyorsanız, aynı polis hakkını aramak için gösteri yapan işçiyi gene kuralsız biçimde dövdüğünde de itiraz etmeyeceksiniz. “E canım, bir katille hakkını arayan işçi bir mi?” diye soruyorsanız konuyu gene anlamamışsınız demektir, çünkü burada mevzu bu ikisinin bir veya aynı olup olmaması değil, devlet görevlilerinin, memurlarının sınırları dışına çıkıp çıkmadıkları. Bir vakada bu sınırların dışına çıktığında alkışlıyor, diğer bir vakada kınıyorsanız sizde bir tutarsızlık var demektir. 

    Anlayış o kadar şirazesinden çıkmış ki, kötü muamele görüntülerinin ortaya çıkması üzerine ilgili polislere soruşturma açılacağına dair haberler dolaşıma girince, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu haberleri şiddetle yalanladı ve bu yalan haberi yayanlarla ilgili soruşturma açılacağını söyledi! Yani, “Kötü muamele iddiaları hakkında soruşturma açmakta geç kaldık, özür dileriz” demesi beklenecek en üst düzey yetkili, bırakın kötü muamele hakkında soruşturma açmayı, “Soruşturma açılacak” diyeni hedefe koyuyor! Balığın baştan koktuğu bir ortamda demokrasinin ve hukuk düzeninin işlemesini nasıl bekleyeceksiniz?

    Peki, devlet böyle de millet nasıl? O açıdan baktığınızda doğrusu bir tencere-kapak durumu var, zira öyle görünüyor ki devlet görevlilerinin, özellikle de polislerin kişilere kötü muameleleri kitle içinde geniş bir destek buluyor. Başka bir deyişle, Türkiye bir polis devleti, çünkü milleti de onu istiyor, destekliyor. Hatta, öyle ifadelerle karşılaşıyorsunuz ki, insanın “Bu millete bu devlet gene iyi” diyesi geliyor, çünkü millete kalsa kimseyi mahkemeye de çıkarmaz, olduğu yerde cezasını infaz eder izlenimi doğuyor. Artık, devlet böyle olduğu için mi millet de böyle, yoksa millet böyle olduğu için mi devlet de böyle, yoksa ikisi de genel bir sistemin ve zihniyetin ürünleri mi, tartışmaya açık. Gerçek olan bir şey varsa, o da birbirlerini besleyerek, bir çığ gibi yuvarlana yuvarlana büyüdükleri. O çığ, önüne kim çıkarsa sürükleyip gömüyor işte. 

    Polisin kötü muamelesini destekleyen, hatta onun da üzerine, ötesine geçen vatandaşların ifadelerine örnekler vermeye kalksam, hiç abartmadan söylüyorum, şu gazetenin sayfaları dolar. Bunlardan en masumu, “Ya öldürülen sizin çocuğunuz olsaydı, ne yapardınız?” şeklindeki, aslında soru olmayan soru. Bu bir bakıma insani bir hatırlatma ama esasen polisin muamelesini haklı çıkarmaya çalışırken onun neden yanlış olduğunu ortaya koyan bir soru. Şöyle ki, biri benim çocuğumu değil öldürmek, onun kılına zarar verse gözlerini oyarım ama bu tam da adaleti sağlama işinin neden bana, sana, kişilere bırakılmaması gerektiğini gösterir, çünkü kişiler duygularına göre hareket eder, cezada ölçülü olmaz vs. Dolayısıyla adalet, kişiler ve onların motivasyonlarıyla değil binlerce yıldan süzülüp gelen ilkeler temelinde işleyen bir sistem içinde sağlanmalıdır. Polis denen teşkilat da o sistemin kurumsal bir parçasıdır, bireylerin duygu temelli motivasyonlarıyla hareket edemez.

    Kanımca sorunun önemli bir parçası da halkımızın genelinin, bebeklikten yeni çıkmış küçük çocuklar gibi, dili konuşmayı öğrenmiş olsa da soyutlama yetisine sahip olmaması. Herhangi bir argümanı, belirli, tek bir bağlamın dışında konumlandırıp anlamlandıramıyorlar. Böyle olunca da ülkede, ilke, norm, düzen, hak, hukuk gibi kavramları anlatmak, uygulamak neredeyse imkânsız hâle geliyor. İşte son örnekte olduğu gibi, polisin kurallar dâhilinde, alışması gerektiğini söyleyince bu o bağlamdaki katili korumak olarak anlaşılıyor. Hâlbuki bunu söylemek demokrasiyi savunmaktır.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

    1 Aralık 2025

    Son 1 yılda en az 1093 işçi zehirlendi​​​​​​​: İşçi zehirlenmelerinin ekonomi-politik arka planı

    29 Kasım 2025

    CHP ve DEM

    29 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Mahsuni Gül

    İstiklal Mahkemeleri ve Bektaşiler

    Muhsin Dalfidan

    Süreç nereye?

    Volkan Yaraşır

    Sermayenin manik düzenlemeleri: Bütçe ve asgari ücret

    Elif Gamze Bozo

    “Bir ülkenin vicdanıdır Tahir Elçi”

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Fehim Taştekin

    İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

    Kansu Yıldırım

    Son 1 yılda en az 1093 işçi zehirlendi​​​​​​​: İşçi zehirlenmelerinin ekonomi-politik arka planı

    Bahadır Altan

    CHP ve DEM

    Ertuğrul Kürkçü

    Kırılgan bir geçiş alanında riskler ve olanaklar

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Dargeçit’teki Ilısu Barajı’nda işçi ölümü: 25 metreden düşerek hayatını kaybetti

    2 Aralık 2025

    Sancaktepe’de “Ekmeğimiz İçin Buluşuyoruz” mitingi yapıldı

    2 Aralık 2025

    DİSK’ten asgari ücret açıklaması: ‘Hayat pahalı, emek ucuz’

    2 Aralık 2025
    KADIN

    Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım: Kadınlar 7 yıl sonra yeniden İstiklal’de

    25 Kasım 2025

    Taksim’de 25 Kasım eylemi için kadınlar toplanıyor

    25 Kasım 2025

    DSÖ: Dünyada kadınların yaklaşık üçte biri fiziksel ya da cinsel şiddete uğruyor

    24 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.