Akif Beki Karar Gazetesi’nde bugün yayımlanan yazısında Gare operasyonunun ardından siyasal iktidarın zincirleme hatalar yaptığını belirtti. Beki yazısında “Devlet, yargısız infaz gibi anlaşılacak intikam yeminleri eder mi? ‘Teröristleri asıp kesecek, bin parçaya böleceğiz’ der mi, hayır.” ifadelerini kullandı.
SiyasiHaber
Gare operasyonunun ardından siyasal iktidarın söylemine yönelik eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Karar Gazetesi yazarı Akif Beki de bugün yayımlanan yazısında siyasal iktidara sert eleştiriler yöneltti.
“Devlet adına konuşanlar ağzını bozar mı, içe dışa sayıp söver mi, hayır. Nerede görülmüş?” diyen Beki “Hele parti değil devlet görevi yapanlar, muhalefete ve seçilmiş siyasilere ağzına geleni söyleyebilir mi, hayır.” ifadelerini kullanarak “Ciddi bir devlette düşünmeye bile cüret edilemez.” bu değerlendirmesini yaptı.
Akif Beki’nin bugün yayımlanan yazısının çarpıcı bölümleri şöyle:
Devlet ‘teröristleri asıp kesecek, bin parçaya böleceğiz’ der mi?
“Devlet, yargısız infaz gibi anlaşılacak intikam yeminleri eder mi? ‘Teröristleri asıp kesecek, bin parçaya böleceğiz’ der mi, hayır.”
Devlet, ancak suçluların cezasız kalmayacağı, hakkın hukukun yerini bulacağı üzerine adalet yemini eder. Suçluları yakalayıp adalete teslim edeceğine, mukavemet göstereni ise etkisiz hale getireceğine vatandaşlarını temin eder. Yapacağı varsa bile aksini söylemez.
Bir iktidar partisine göre dün PKK demek, bugünse PKK dememek suç olabilir mi, hayır.
Dün o adı anmak terör örgütü propagandasıydı, bugün anmamak terör örgütü propagandası ve ikisi de doğru olabilir mi, hayır.”
Devlet, şehit acısı üstünden siyasi ajitasyona başvurur mu?
“Yürekler yanmış, duygular kabarmışken sorumlu bir iktidar, milletin burnundan solumasından yararlanmaya kalkar mı? Şehit acısı üstünden siyasi ajitasyona başvurur mu, hayır.
13 şehit verdiğimiz bir günde muhalefeti suçlamak, başarısızlıktan sorumlu tutmak, iktidar ittifakını son seçimde yenen bir muhalefet ittifakı olmasa şehit vermeyecekmişiz gibi saldırgan ve ayrıştırıcı bir kara propagandayla toplumu bölmek akıllıca mıydı, hayır.
Gara şehitlerimiz sonrasında ortalığı hamasete boğan iktidar propagandası, bu yanlışları dibine kadar götürdü.
Ama kefeye koyduğunuzda hepsinden ağır basan çok vahim bir hata daha işledi. Zincirleme hatalar dizisi diyelim…”
Şehit annesinden, oğlunun şahadetinden mutluluk duyması istenir mi?
“Erdoğan, başarısızlıkla sonuçlanan rehine kurtarma operasyonuyla ilgili ilk açıklamasını Cumhurbaşkanı olarak yapmalıydı, parti kongresinde AK Parti lideri olarak değil.
Ve bırakın bir şehit annesini parti etkinliğine bağlamayı, o güne kongre programı dahi konmamalıydı.
Hem de acısı tazeyken, canının en yandığı anda bir şehit annesinden, oğlunun şahadetinden mutluluk duyması istenir, beklenir mi; hayır.”
“Şehit haberi sevindirir gibi verilir mi?
“Yüce bir mertebe diye… Şehit annelerine ‘gözünüz aydın, ne mutlu size oğlunuz şehit oldu, peygambere komşuluk mertebesine erişti, her anneye nasip olmaz’ müjdesi yutkunmadan mı verilecek? Kelimeler boğazda düğümlenmeden mi?”
Başbakanlığı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da dile getirmişti.
2006’da, Balıkesir’de bir törendeydi.
‘Artık şehit cenazesi görmek istemiyoruz’ diyen bir vatandaşa, şöyle cevap vermişti:
“Şüphesiz ki hiçbir sorumluluk mevkiinde olan, şehit cenazeleriyle karşılaşmak istemez. Ama bu güvenlik mücadelesi sürerken şüphesiz zaman zaman şehitlerimiz oluyor, olacaktır ama bunu istismar edenler oluyor. Bunun istismarını yapmak gerçekten çok üzücü ve bu istismar olmamalı. Bu istismarı yapanlara da sizler Türk milleti olarak prim vermemelisiniz.”