CHP’li Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Çıplak arama iftirasını atmak alçaklık ve namussuzluktur” sözlerine karşılık “Mafya ağzıyla konuşuyor. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Çıplak arama iftirasını atmak alçaklık ve namussuzluktur” ifadelerine karşı TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na katılan Ceza ve Tevkifevleri Müdür Yardımcısı’nın çıplak arama olduğuna ilişkin ifadelerini ve cezaevleri inceleme raporlarından örnekleri aktardı. Özkoç, “Kanıtlıyorum, şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum. İçişleri Bakanı mafya ağzıyla konuşuyor, mafya ağzıyla konuşursan sana mafya ağzıyla cevap verirler. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini, mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır. O makamlar yıpratılmaması, senin gibi kişiler tarafından zedelenmemesi gereken makamlardır. Hak etmediğimiz makamlarda saraydaki kişinin iki dudağında orada oturtturuluyorsunuz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. İçişleri Bakanı başta olmak üzere çıplak arama tartışması ile ilgili iktidardan gelen tepkilerin sorulması üzerine Özkoç, “Yalanı kırk kere söylersen, kırkıncı da karşındaki insan ‘galiba doğru’ diyor. İçişleri Bakanı hiç yüzü kızarmadan yalan söyleyebilen birisi. Bakın insan hakları komisyonu, gelen Namık Varol. Komisyon üyemiz Ali Haydar Hakverdi’nin sorusu üzerine, ‘çıplak arama vardır.’ Ne zaman nasıl yapıldığını komisyon üyelerine tek tek anlatmıştır. Bazen alt giyinik üst çıplak, bazen üst giyinik alt… Bazen de bütün halinde çıplak arama yapıldığını ceza tutukevleri genel müdür yardımcısı söylüyor. Elazığ Cezaevi İnceleme Raporu, ‘çıplak arama yapıldı onuruma dokundu’ deniliyor. Diyarbakır İnceleme Raporu, ‘mahkumlar çıplak bir biçimde arandılar.’ Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi Raporu, burada da aynı şekilde ‘kuruma ilk geldiğimizde çıplak arama yapıldı taciz edildik’ deniyor. Çıplak arama artık bir tacize dönüşüyorsa, bir kontrolün ötesinde mahkumun haysiyeti ve onurunu zedeleyecek bir noktaya getiriliyorsa buna karşın hepimizin durması gerekiyor. İçişleri Bakanı 'Bunu söyleyenler namussuzdur, şerefsizdir' diyor. Kanıtlıyorum, şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum. İçişleri Bakanı mafya ağzıyla konuşuyor, mafya ağzıyla konuşursan sana mafya ağzıyla cevap verirler. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini, mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır. O makamlar yıpratılmaması, senin gibi kişiler tarafından zedelenmemesi gereken makamlardır. Hak etmediğimiz makamlarda saraydaki kişinin iki dudağında orada oturtturuluyorsunuz” dedi.
“AİHM kararı, sadece Demirtaş'la ilgili bir karar olmaktan çıkmıştır. Adaletten yana olan güçler birlikte hareket etmeli”
“AİHM’sinin Demirtaş hakkında verdiği karara karşı Erdoğan’ın “bizi bağlamaz” açıklamasına ilişkin gelen soruya ise Özkoç, “Su yavaş yavaş ısınırken hiç kimse farkına varmıyor ama su kaynamaya başladığı zaman o suyun ne kadar tehlikeli olduğunu farkına varıyor. Türkiye referandum yapıyoruz diye milletin huzuruna gidip, milletten yalanla baskıyla aldıkları oylarla adalet gitti. Yasalar doğru işlemiyor ve bir kişiye bağımlı. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımayan bir iktidar konumuna geldik, AYM kararları ve Türkiye’deki hukuki süreç bittikten sonra bizim Türkiye’deki yaşayan hukuk karşısında mağdur düşen herkesin tek güvencesi uluslararası anlaşmalardır. En önemlilerinden biri de AİHM’dir. Orada biz imzamızı atmışız, ‘buraya başvuracağız’ diye. Oraya başvuranlardan biri de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kendisi mağdur olduğu zaman AİHM’e başvurmuştur. AİHM kararı, sadece Demirtaş'la ilgili bir karar olmaktan çıkmıştır. Bu mağduriyeti yaşayan herkes için bir gerekçeli karar açıklamıştır. AHİM demiştir ki, ‘siz suçsuz yere insanları cezaevinde tutuyorsunuz, beraat ediyorlar fakat onların dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz, suçun unsurları oluşmadan kişiyi hürriyetinden mahrum ediyorsunuz’ diyorlar. Tüm ülkelerle ilişkileri kopuk, dünya ile olan bağımız kopmuş Türkiye ekonomik olarak gittikçe batıyor, artık dünyada saygınlığı kalmamış bunların hiçbir önemi yok. Kendisinin saraydaki varlığını Türkiye’nin ve devletin gücünü elinde tutan İçişleri Bakanı ile milleti korkutarak ve ürküterek tehdit ederek, bir devlet adabı içerisinde değil, bir kabadayı adabı içerisinde insanlara saldırtarak oradaki mevcudiyetini korumaya çalışıyor. O yüzden Erdoğan’ın yasalara uymak gibi bir derdi yoktur. Bu kararı uygulama niyetinde olduklarını düşünmüyorum. Onun için Türkiye’de adaletten yana olan güçlerin birlikte hareket etmeleri gerektiğinin altını çiziyorum” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanı mafya ittifakı kazanımları yok ediyor”
Özkoç konuşmasında, dernekler ve sivil toplum örgütlerine yönelik yeni yasa tasarısı üzerine de şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı mafya ittifakı, milletin kazanımlarını yok ediyorlar. Derneklere kayyum atama getiriliyor. Belediyelere kayyum atanıyor, oralar tek tek milletin oyuyla gelen yerler boşaltılıyor, şimdi sıra derneklerde… Mesele şu ‘hiçbir sivil toplum örgütü özgürce hareket etmesin, hiçbir dernek eleştiride bulunmasın’. Herhangi bir suça herhangi bir üyesi katılıyorsa o kişi soruşturma aşamasında bile olsa o derneğe kayyum atanabilecek. Amaç çok açık artık dernekler de hiç sesini çıkarsın istemiyorlar. Avukatları da müvekkillerine karşı muhbir durumuna getiriyorlar. Yasa bu iki gün içinde çıkacak. ‘Müvekkilin ile ilgili bir bilgi söz konusu ise o bilgiyi MASAK’a bildir’ diyorlar… Müvekkil avukat arasındaki sır nasıl olacak? Güven ortamını tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Güven ortamı ortadan kalkarsa kaos olacak. Kaos olursa oradan insanlar birbirlerine karşı güvenmeyecekler. Tam da o zamanlarda istediğin gibi ülkeyi diktatörce yönetebilme kabiliyetini elde edebilirsin.”