DEVA Partisi’nin 1’inci Olağan Kongresi, “Türkiye’nin DEVA’sı hazır” sloganıyla Ankara’da gerçekleştirildi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin kayyım politikasını eleştirdiği konuşmasında, “Taraflı Cumhurbaşkanı, akraba, damat bitirdiler ülkeyi. Şu an beka dedikleri bir kişinin şahsi bekasına dönmüş durumda” dedi.
Eski bakan Ali Babacan’ın genel başkanlığında kurulan Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi 1. Olağan Kongresi'ni bugün Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirdi.
Kongre takvimi, erken seçim ihtimaline karşı öne çekilmişti. Siyasi Partiler Yasası gereği, bir siyasi partinin seçime girebilmesi için 81 ilin en az yarısında örgütlenmesi ve seçimlerden en az 6 ay önce, seçilmiş delegelerle olağan büyük kongresini gerçekleştirmesi gerekiyor. DEVA Partisi, 1. Olağan Kongresi'ni yaptıktan sonra Haziran ayı sonunda genel seçimlere girme yeterliliğini sağlamış olacak.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuşmasında, "Memura, işçiye sefalet ücreti reva görüldü. Biz merkez bankası kasasını milletin alın teriyle doldurduk, bugün çarçur ettiler. Taraflı Cumhurbaşkanı, akraba damat bitirdiler ülkeyi. Şu an beka dedikleri bir kişinin şahsi bekasına dönmüş durumda. Bunlar bu ülkenin kurumlarına olan güveni yerle bir ettiler" dedi.
Babacan’ın konuşmasından öne çıkan ifadeler şu şekilde:
"Vatandaşlarımız insan onurunu ayaklar altına alan bir hayata mahkum ediliyor"
“İçinde olduğumuz ülkede insanlar aç, yoksulluk ve gelir adaletsizliği derinden hissediliyor. Kötü yönetim eliyle yoksullar ordusu oluşturuluyor. Çiftçiler, üreticiler elindekini avucundakini kaybediyor. Esnaf, günlerce siftah yapamıyor, borçlarını ödeyemiyor, kepenklerini kapatmak zorunda kalıyor. Emeklilerin aldıkları maaş gün be gün eriyor. Sabit gelirli vatandaşlarımız, insan onurunu ayaklar altına alan bir hayat standardına mahkûm ediliyor. Memura, işçiye onurunu, gururunu aşağılayan, sefalet ücretleri reva görülüyor. Ekonominin her alanında kara delikler baş gösterdi. Devletin hazinesi boş, merkez bankasının döviz rezervi kalmadı. Gençler işsiz ve daha da hazini umutlarını yitiriyor. Sağlık hakkına erişim zorlaşıyor, halkımız tedbirsizlik yüzünden hayatını kaybediyor. Devlet okullarının eğitimdeki kalitesizliği büyük bir eşitsizliğe sebep oluyor. Anne babalar çocuklarının iyi eğitim alamamasından, karınlarını doyuramamaktan, yarınlarından korkuyor. Medya her gün daha da fazla susturuluyor, ekranlar karartılıyor, gazeteciler tutuklanıyor. Kadınların maruz kaldıkları şiddet artıyor."
"Hukukun üstünlüğü yerine bir insanın keyfi kararlarının üstünlüğüne biat ediliyor"
Hukukun üstünlüğü yerine bir insanın keyfi kararlarının üstünlüğüne biat ediliyor. İnsan hak ve özgürlükleri çiğneniyor. Belediyelere teker teker kayyum atanıyor, halkın iradesi yok sayılıyor. Sivil toplum kuruluşlarına baskı kuruluyor. Koskoca devlet, hukuka sadakat yerine, tek bir kişiye sadakat ile yönetiliyor. Rant uğruna çevre ve şehir katliamları yapılıyor. Ülkenin doğal kaynakları yok ediliyor. Şahsileştirilmiş kararlarla dış politika yönetiliyor, ülkemizin dünyadaki itibarı yerlerde sürünüyor. 84 milyonluk bu büyük ülke tek bir kişi ve dar bir karar mercii tarafından yönetiliyor.
Biz; ‘borcumu ödeyemiyorum’ diyen, ‘ne yapacağımızı şaşırdık’ diyen çaresiz vatandaşımızın yanındayız. Yoksulluğa terk edilen, artan maliyetlerle boğuşan fedakâr çiftçimizin yanındayız. Bunca yıl çalışmasına rağmen, yoksulluğa ve haksızlığa mahkûm edilen emeklimizin yanındayız. Çocuklarının yarınlarından kaygı duyan annelerin, babaların yanındayız. Her gün ölüm korkusuyla yaşayan, çığlığını tüm dünyaya duyurmaya çalışan kadınların yanındayız. Etnik veya dini kimliğinden ötürü ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Senelerce okuyup yazılı sınavlarda yüksek not almasına rağmen, mülakatlarda haksızlığa uğrayan gençlerin yanındayız. Yargının beraat kararına rağmen hakkı iade edilmeyen, zulme uğrayan binlerce KHK’lının yanındayız. ‘Ölüyoruz’ diye feryat eden, zor şartlar altında çalıştırılan sağlık çalışanlarımızın yanındayız.
Üretim yapan, yatırım yapan, ekonomimize can katan ama yaşadığı sorunları kısık sesle konuşmak zorunda kalan, mülküne el konulma tehdidiyle yaşayan sanayicimizin, girişimcimizin yanındayız."