OHAL kapsamında çıkartılan KHK’ler ile ihraç edilen akademisyenlerin kurduğu Ankara Dayanışma Akademisi’nin, 2017-2018 akademik yılı açılışı sosyolog İsmail Beşikçi’nin dersiyle başladı. Akademi ve yargı ilişkisine dair konuşan Beşikçi, “Türkiye’deki tüm darbelerin tetikleyicisi Kürt sorunudur” dedi.
Ankara Dayanışma Akademisi (ADA) 2017-2018 akademik yılı açılış dersi açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça mesajlarıyla başladı.
Gazete Duvar’ın haberine göre; ihraç edilen akademisyenlerin oluşturduğu akademinin yeni yıldaki ilk dersi Ankara İTÜ Evi’nde gerçekleşti. Sosyolog yazar İsmail Beşikçi’nin konuk olduğu ilk dersin konusu “Bilim Yönetimi, Kürtler, Ermeniler, Aleviler…” olarak belirlendi.
‘Bugün daha antidemokratik bir dönem’
25 Temmuz 1970 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistanken masasına bırakılan zarf ile görevine son verildiğini aktaran İsmail Beşikçi, “Bugün o döneme nazaran daha antidemokratik bir dönem. O dönemde Ankara’da hakimler var deniyordu. Şimdi Ankara’da hakimler yok” dedi.
İsmail Beşikçi’nin konuşmasından satırbaşları şöyle;
‘Üniversite ifade özgürlüğünü hiç savunmamıştır’
Bilim üretmenin temel koşulu ifade özgürlüğüdür. Sadece bilimin değil demokrasinin de temel koşuludur bu. Üniversite ifade özgürlüğünü hiç savunmamıştır. Rektör adaylarının hiçbirisi ‘ifade özgürlüğünün savunulması için çaba göstereceğiz’ açıklaması yapmamıştır. Eğer ifade özgürlüğü siyasal hayatta kurumsallaşmamışsa akademik özgürlüğün hiçbir değeri yoktur. İstediğin kadar profesör ol, Ermenilerle, Alevilerle ilgili bir şey söylediğinde soruşturmayla karşı karşıya kalırsın.
‘Devletin niyeti Kürt taleplerini bastırmak’
Türkiye’de üniversitenin gelişmesinde üniversite özerkliğinin kavranmasında temel bağlantı Kürt sorunudur. 1961 Anayasası 120’nci maddesinde ‘üniversite bilimsel ve idari özgürlüğe sahiptir’ diyor. 1960-1970 arasında Kürdistan’da bilinç gelişmektedir. Devletin niyeti Kürt taleplerini karşılamak değildir, bastırmaktır.
12 Mart Muhtırasının verilmesinin temel nedeni de Kürt sorununu bastırmaktır. 1971 Anayasa değişikliğinde ‘üniversite devletin denetimi ve gözetimi altındadır’ diyor. Yani resmi ideolojinin denetimi altındadır. Bir diğer değişiklik ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü’ kavramı ortaya atılıyor. Bu da devletin ileri sürdüğü talepleri kabul etmek değil bastırmak olarak kurgulanıyor.
‘Askeri darbelerin tetikleyicisi Kürt sorunudur’
1970-1980 arasında Kürtlerde gelişme yükselerek sürüyor. 1978-79 yıllarında kanatlı jandarma tatbikatları Kürt illerinde yapılıyordu. Bu 12 Eylül darbesine bir hazırlıktır. Türkiye’deki askeri darbelerin hepsinin tetikleyicisi Kürt sorunudur. Bilim hiç bunu açıklamadı. Hükümetin bozulan kamu düzenini tesis edememesini gerekçe gösterdiler. Öyle değil. Esas tetiklediği Kürt sorunudur.