Hukuk profesörü ve HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesinin tamamen Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Sancar, “Bu de facto olarak HDP’yi kapatma planı olduğunu gösterir” dedi.
Mithat Sancar, başbakanlık tezkeresinde Anayasa’nın 84. maddesine dayanarak HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürüldüğüne dikkat çekti ve şunları söyledi:
“84. maddenin uygulanabilmesi için Anayasa’nın 76. maddesindeki şartların oluşması gerekiyor. 76. madde milletvekili seçilmeye engel durumları sıralıyor. İki grup suçtan söz ediyor: Terör eylemlerine katılmak, tahrik ve teşvik etmek. Bir de 1 yıl veya daha fazla ceza almak.
Yüksekdağ, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan ceza aldı. Propaganda ile tahrik ve teşvik aynı suçlar değildir. Ceza Kanunu’nda ayrı ayrı düzenlenmişlerdir. Dolayısıyla bu maddenin kapsamına girmez.
Ayrıca Yüksekdağ 10 ay ceza aldığı için 1 yıl ve daha fazla ceza şartını kapsamıyor. Apaçık Anayasa’ya aykıdır.”
TBMM Başkanvekili’nin bu tezkereyi Genel Kurul’da okumasının bile Anayasa’yı ihlal olduğunu vurgulayan Sancar, “Okusa bile 84. maddedeki sonuç doğmaz. Yani milletvekilliği düşmez” dedi.
‘Darbe hukuku’nun yürürlükte olduğunu söyleyen Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ve her geçen gün bunun yeni bir aşaması uygulanıyor. Bir de bu partiyi de facto yani fiilen kapatma planı olduğunu gösteriyor. Hukuki yolu işletmeden kapatılma işlemiyle karşı karşıyayız. Herhalde resmen kapatma Avrupa’da ciddi bir fatura çıkaracağı için o yola gitmiyorlar. Fiilen bu yola gidiyorlar.”
Karar neden 5 ay bekletildi?
HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin TBMM Genel Kurulu’nda düşürülmesini yorumlayan hukukçular, kararı her yönden sakat buluyor. Eski milletvekili hukukçu Hasip Kaplan, “Vekilliği düşürülmemeliydi; düşürülse dahi bunun dönem sonuna bırakılması gerekiyordu” dedi. Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, “Türkiye 40 yıl öncesine dönüyor” diye konuştu.
HDP eski milletvekili hukukçu Hasip Kaplan, Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili usul sorunları olduğuna dikkat çekti. Kaplan, “Daha önce bu tür kararlar birden bire bildirilmiyor, okunmuyordu. Okunmadan bir düşürme işlemi yapılmış durumda, oldu bittiye getirildi. Öncelikle o tarihten bu yana değişen yasalar da göz önünde bulundurularak, Meclis Başkanlığı’nın bu konuyu Anayasa Karma Komisyonu’na göndermesi gerekirdi. Meclis Başkanlığı bu işlemi dönem sonuna atmalıydı. Daha önce buna ilişkin emsaller vardır” dedi
Hasip Kaplan, bu kararın diğer vekiller için de uygulanabileceğine dikkat çekerek, “Hukuk kötüye kullanılacak bir araç değildir. Zaten amaçları diğer vekiller için de uygulamak, bunu yaygınlaştırmaktır” diye konuştu.
Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen ise kararın Türkiye’yi 30 yıl öncesine götüren bir karar olduğunu söyledi. 1990’lı yıllarda DEP Milletvekillerinin cezaevine konulmasının hala hafızalarda tazeliğini koruduğunu belirten Özmen, şunları kaydetti:
“Kürt meselesi bağlamında çok uzun bir mesafe ve yol kat edilmişken bugün yaşananlar Türkiye demokrasisi açısından çok olumsuz. Kürt meselesinde güvenlik perspektifiyle çözüm olamaz. 40 yıllık tecrübeler de bunu ortaya koyuyor. Kürt meselesi güvenlik politikaları ve şiddetle çözülemez.”
Kararın diğer milletvekillerine de uygulanabileceğine dikkat çeken Özmen, “Bu demokratik siyaset yolunun kapatılmasına neden olur. Bu da birçok sorunu beraberinde getirir. Bir siyasi partinin bu ve benzer kararlarla Parlamento dışına atılmasının sonuçları iyi olmaz. Bu uygulamalardan Türkiye demokrasisi adına vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Ahmet Yıldırım: Anayasa'ya aykırı
HDP Milletvekili Ahmet Yıldırım da Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Anayasa 83 ve üçüncü fıkrası ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.’ Bu, bir. İkincisi: Elimizdeki karar bir yıl olarak Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin bir yıllık kararı okunuyor ama bir başka sayfasında bu cezanın on ay hapis cezası olduğu Yargıtayca kabul edilmiş oluyor. Anayasa’ya aykırı bir tavır takınılmıştır.”
Meclis kararını “utanç verici” olarak değerlendiren Yıldırım, şunları söyledi:
“Evet, şu karar ne zaman alınmış Yargıtayda biliyor musunuz? Eylül ayında, beş buçuk ay önce. Peki, Yargıtay Adalet Bakanlığına ne zaman yazmış? Kasımın başında. Ne zaman? Üç buçuk ay önce. Peki, niye bugün? Çünkü o zaman referandum yoktu. Üç yıldır o hayalleri suya düşüren bir siyasi partiye dönük siyasi soykırım operasyonlarının başlamasının takvimi yok orta yerde. Çünkü günü beklenecek, o partinin son bir yılda 10 bin üyesi, çalışanı, milletvekili, belediye başkanı tutuklanacak ve bunun yanı sıra -şunu söyleyelim- Anayasa 83 eğilip bükülecek, Anayasa 84 lastik gibi bir yere çekilecek; ne anlatıyorsunuz ya Allah aşkına? On ay hapis cezası bu Parlamentonun 3’üncü büyük partisinin Eş Genel Başkanının milletvekilliğinin düşürülmesi gibi pespaye bir karara dönüştürülecek, öyle mi?”
(ARTI GERÇEK)