Siyasi Haber / Yargı, kolluk ve idari mekanizmalar; hak arayanları susturmanın, muhalefeti dağıtmanın ve siyasal alanı daraltmanın araçları olarak kullanıldı.
İşçilere grev yasağı, sendikalara kuşatma
2025 boyunca işçi sınıfı, düşük ücret, güvencesizlik ve ağır çalışma koşullarına karşı grev ve direnişlerle yanıt verirken, iktidar grev yasakları ve fiili grev kırıcılığıyla sermayenin safında konumlandı. Metal, enerji, sağlık ve belediye işçilerinin grevleri “milli güvenlik” ve “kamu düzeni” gerekçeleriyle yasaklandı.

Direniş alanları polis ablukasına alınırken, sendika yöneticileri ve öncü işçiler hakkında soruşturmalar açıldı. Grev kırıcılığı açıkça teşvik edilirken, işçilerin anayasal hakları fiilen askıya alındı.
Kürtler açısından 2025: Güvenlikçi siyaset, tutuklama ve kayyım yılı
Kürt halkı açısından 2025, inkâr ve imha politikalarının yeni biçimlerle sürdürüldüğü bir yıl oldu. Kürt siyasetçiler, belediye eş başkanları, parti yöneticileri ve gazeteciler “örgüt” suçlamalarıyla gözaltına alındı ve tutuklandı.

Seçilmiş belediyelere kayyım atamaları devam ederken, Kürt illerinde toplantı ve gösteriler sistematik biçimde yasaklandı. Kürtçe kültürel faaliyetler ve anma etkinlikleri kriminalize edildi; Kürt kimliği bir kez daha “güvenlik sorunu” olarak ele alındı.
Aleviler için eşit yurttaşlık değil, inkâr politikası sürdü
2025’te Aleviler açısından da tablo değişmedi. Cemevlerinin ibadethane statüsü tanınmazken, Alevi inancına yönelik asimilasyon politikaları devam etti. Alevi kurumlarının açıklamaları ve etkinlikleri hakkında soruşturmalar açıldı; Alevi köylerinde ve mahallelerinde gerçekleştirilen hak temelli itirazlar “provokasyon” olarak yaftalandı.
Alevilere dönük nefret söylemi cezasızlıkla ödüllendirilirken, eşit yurttaşlık talepleri bastırılmaya çalışıldı.
Kadınlar için 2025: İstanbul Sözleşmesi sonrası şiddet ve cezasızlık
Kadınlar, 2025’te hem erkek şiddetine hem de devletin kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele etti. Kadın cinayetleri artarken, failler ya cezasız bırakıldı ya da “iyi hal” indirimleriyle ödüllendirildi.

8 Mart ve 25 Kasım eylemleri polis şiddetiyle bastırıldı, yüzlerce kadın gözaltına alındı. Kadın örgütleri ve feminist aktivistler hakkında davalar açıldı; kadın mücadelesi kriminalize edilmeye devam etti.
Gençler ve üniversiteliler baskı altında
Üniversitelerde 2025 yılı, soruşturmalar, kampüs yasakları ve polis müdahaleleriyle geçti. Barınma, gelecek güvencesi ve demokratik üniversite talepleriyle eylem yapan öğrenciler gözaltına alındı; disiplin cezalarıyla okuldan uzaklaştırıldı.

Gençlik örgütleri ve öğrenci toplulukları hedef alınırken, üniversiteler fiilen polis denetimine açıldı.
Seçilmiş yöneticiler ve yerel demokrasi CHP’li belediyeler üzerinden tasfiye edildi
2025 yılı boyunca açılan soruşturmalar ve davalar, yerel demokrasinin yalnızca Kürt illerinde değil, büyükşehirler başta olmak üzere CHP’li belediyeler üzerinden de sistematik biçimde hedef alındığını gösterdi. CHP’li belediye başkanları, meclis üyeleri ve üst düzey bürokratlar; ihale, bütçe, denetim ve yetki kullanımı gerekçe gösterilerek peş peşe soruşturmalara maruz bırakıldı.

İktidarın sandıkta kaybettiği belediyeler, bu kez yargı ve idari mekanizmalar aracılığıyla işlevsizleştirilmeye çalışıldı. Belediyelerin karar alma süreçleri merkezi idarenin onayına bağlanırken, belediye başkanlarının yetkileri fiilen budandı, projeler engellendi, belediye meclisleri baskı altına alındı.
CHP’li belediyelere yönelik bu kuşatma, kayyım politikasının yalnızca bir istisna değil; yerel demokrasiyi tasfiye etmeye dönük genel bir iktidar stratejisinin parçası olduğunu ortaya koydu. Sandıkta ifade edilen halk iradesi, yargı sopasıyla hizaya çekilmek istendi.
Bu tablo, 2025’te yerel yönetimlerin yalnızca idari birimlere değil, siyasal iktidarın tahammül sınırlarını aşan alanlara dönüştüğü ölçüde hedef alındığını bir kez daha gösterdi.
Gazeteciler ve sanatçılar için sansür ve yargı kıskacı
Gazeteciler 2025 boyunca gözaltı, tutuklama ve yayın yasaklarıyla karşı karşıya kaldı. Eleştirel haberler “dezenformasyon” gerekçesiyle soruşturma konusu yapıldı.

Sanatçılar, yazarlar ve kültür emekçileri de iktidarın hedefindeydi. Sergiler yasaklandı, konserler iptal edildi, sosyal medya paylaşımları dava konusu yapıldı. Sanat, iktidarın çizdiği sınırların dışına çıktığında cezalandırıldı.
Doğa savunucuları kriminalize edildi
Maden, enerji ve inşaat projelerine karşı yaşam alanlarını savunan köylüler ve ekoloji aktivistleri 2025’te yoğun baskıyla karşılaştı. HES, maden ve rant projelerine karşı yapılan protestolar jandarma ve polis şiddetiyle bastırıldı.

Doğa savunucuları “kamu düzenini bozmak” suçlamasıyla gözaltına alındı; şirketler korunurken yaşam alanları yok edildi.
Ay ay baskı ve hak ihlalleri
Ocak
Grev yasakları, Kürt illerinde operasyonlar
İşçi grevleri “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı. Kürt siyasetçiler ve gazetecilere sabah baskınları yapıldı.
Hedef: İşçiler, Kürtler
Şubat
Barınma ve yoksulluk itirazları bastırıldı
Deprem bölgesi protestoları ve öğrenci barınma eylemleri yasaklandı, gözaltılar yaşandı.
Hedef: Gençler, yoksullar
Mart
İBB Başkanı’nın tutuklanmasıyla başlayan siyasi operasyon dalgası
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklanmasıyla birlikte CHP’li belediyelere ve muhalif siyasetçilere yönelik yeni bir operasyon süreci başlatıldı. Bu tutuklamaya karşı sokağa çıkanlar, açıklama yapanlar ve protestolara katılanlar gözaltına alındı, çok sayıda kişi tutuklandı.
Aynı ay 8 Mart’ta kadın yürüyüşleri yasaklandı, polis şiddeti ve gözaltılar yaşandı.
Hedef: Seçilmiş yöneticiler, muhalefet, kadınlar
Nisan
Kürtçe ve kültürel faaliyetler kriminalize edildi
Konserler, etkinlikler yasaklandı; Kürt sanatçılar hakkında soruşturmalar açıldı.
Hedef: Kürtler, sanatçılar
Mayıs
1 Mayıs alanları kapatıldı
Taksim yasağı sürdü, işçi kortejlerine polis saldırdı.
Hedef: İşçiler, sendikalar
Haziran
Üniversitelerde polis ve soruşturma dönemi
Öğrenci toplulukları kapatıldı, kampüslerde polis varlığı kalıcılaştı.
Hedef: Üniversiteliler, gençler
Temmuz
Ekoloji direnişlerine jandarma müdahalesi
Maden ve HES karşıtı köylüler gözaltına alındı, şirketler korundu.
Hedef: Doğa savunucuları, köylüler
Ağustos
Sanat ve kültür alanına sansür
Konserler iptal edildi, sanatçılar sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturuldu.
Hedef: Sanatçılar
Eylül
Yeni adli yıl, yeni tutuklamalar
Gazeteciler ve hak savunucuları “dezenformasyon” suçlamasıyla hedef alındı.
Hedef: Gazeteciler, insan hakları savunucuları
Ekim
Kayyım politikası derinleştirildi
Seçilmiş belediye başkanları görevden alındı, yerel demokrasi tasfiye edildi.
Hedef: Seçilmişler, Kürtler
Kasım
25 Kasım’da kadınlara bir kez daha yasak
Kadın eylemleri engellendi, polis şiddeti uygulandı.
Hedef: Kadınlar
Aralık
Yıl baskıyla kapatıldı
Grevler, protestolar ve basın açıklamaları yasaklandı; tablo değişmedi.
Hedef: Tüm muhalif kesimler
2025’in özeti: Demokrasi değil, rejim güvenliği
AKP-MHP iktidarının 2025 demokrasi karnesi; hukukun askıya alındığı, yargının siyasal bir silaha dönüştürüldüğü ve temel hakların sistematik biçimde gasp edildiği bir tabloyu ortaya koyuyor.
Bu tablo, iktidarın toplumu yönetmekten çok denetlemeye, ikna etmekten çok bastırmaya yöneldiğini gösteriyor. 2025, demokrasi yılı değil; otoriter rejimin tahkim yılı olarak kayıtlara geçiyor.
