1-2-3 Kasım tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde başlayan 28. Kadın Sığınakları ve Danışma Merkezleri Kurultayı, Türkiye’nin dört bir yanından 300’ü aşkın kadını bir araya getirdi.
Bu yılki başlık, “Türkiye’de Sosyal Hizmetin Eksikliğinde Erkek Şiddetiyle Mücadele Etmek: Feminist Yöntemin Gücü ve İmkanları” oldu.
Üç gün sürecek kurultayda kadınlar, erkek şiddetine karşı yürütülen feminist mücadelenin deneyimlerini paylaşarak, sosyal hizmetlerin eksikliğinin kadınların hayatta kalma ve güçlenme süreçlerine etkisini tartışıyor.
“Kadına ve LGBTİ+’lara saldıran yasa tasarısına karşıyız”
Kurultay bileşeni kadın örgütleri, açılışta yaptıkları ortak açıklamada 11. Yargı Paketi’ni hedef aldı.
Açıklamada, “Kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının en temel sorunu, devletin eşitsizliği ortadan kaldırmak yerine geleneksel cinsiyet rollerini koruma ısrarıdır. Şimdi de medeni haklarımız hedef alınıyor,” denildi.
Kadın örgütleri, yasa tasarısında yer alan “genel ahlaka aykırılık”, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” ve “hayasızca hareketler” ifadelerinin kadınlar ve LGBTİ+’lar üzerinde denetim kurma amacı taşıdığını belirtti:
“Cinsiyet uyum sürecine yaş sınırı getirilmesi, trans bireylerin bedenleri üzerinde karar alma hakkını gasp ediyor. Bu yasalar erkek egemenliğini korumak için çıkarılıyor.”
“Aile yılı kadınların özgürlüğünü hedef alıyor”
Kadın örgütleri, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesine de sert tepki gösterdi.
“Aileyi korumak dedikleri; kadınların ve çocukların sömürüldüğü, şiddet gördüğü yapıları korumaktır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak eşit, adil ve şiddetsiz yaşam talebimizi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar,” açıklaması yapıldı.
Ayrıca, yasa tasarısının “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” suçunu genişleterek toplantı ve gösteri hakkına da saldırdığı belirtildi:
“Dayanışmamızı yok etmek, mücadelemizi susturmak istiyorlar. Ancak bizler, kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Yaşasın feminist dayanışmamız!”
“Demokrasi olmadan şiddetle mücadele olmaz”
Kurultayın açılış konuşmalarında feministler, kayyum politikaları ve demokratik hak ihlallerine de dikkat çekti.
“Geçtiğimiz yıl kayyumlara karşı ‘Feministler Kayyum’a Hayır Diyor’ pankartımızla sokağa çıktık. Bugün Hakkari’den Şişli’ye kadar onlarca belediyeye kayyum atanmış durumda. Demokrasi olmadan kadına yönelik şiddetle mücadele mümkün değildir,” ifadeleriyle dayanışma vurgusu yapıldı.
Kadınlar, nafaka hakkına yönelik saldırılar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, 6284 sayılı Kanun’un itibarsızlaştırılması ve şimdi medeni haklara yönelen tehditler dahil son yıllardaki gerilemeleri sıraladı.
“Sosyal hizmetlerin eksikliği kadınları yalnız bırakıyor”
Bu yılın ana teması olan sosyal hizmet eksikliği, feminist mücadelenin merkezine yerleştirildi.
Kadınlar, devletin sosyal politikalarının yetersizliğinin, şiddete maruz kalan kadınların hayatta kalma mücadelesini zorlaştırdığını vurguladı:
“Kadınların omzuna yıkılmamış, toplumsal eşitsizlikleri gören bir sosyal hizmet hepimizin hakkıdır. Sosyal hizmetin eksikliği, kadınların şiddetten uzaklaşmasını imkânsız hale getiriyor.”
Kadın örgütleri ayrıca 2026 bütçesinde “Ailenin korunması”na ayrılan 21 milyar liraya karşılık, “Kadının güçlendirilmesi” için sadece 8 milyar lira ayrılmasını da eleştirdi:
“Kadın istihdamının yüzde 30’u aşamadığı, kadın cinayetlerinin göz göre göre işlendiği bir ülkede bu bütçe kabul edilemez.”
“Feminist dayanışmamız büyüyor”
Kurultay Sekreteryası, 28 yıllık mücadelenin feminist yöntemin dayanışma gücünü büyütmeye devam ettiğini vurguladı:
“Erkek şiddetine karşı kadınlardan yana politika önerileri üretmeye devam ediyoruz. Kadına yönelik şiddet, erkek egemenliğinin sonucudur; bu mücadele sistemi sarsan bir müdahaledir. Engeller çok ama mücadelemiz sürüyor.”
