FEDA ve DAKB’nin açıklamasında Aleviliğin yalnızca bir inanç sistemi değil; doğayla uyumlu, eşitlikçi ve kolektif yaşamı esas alan bir toplumsal duruş olduğuna vurgu yapıldı. Aleviliğin tarih boyunca ırkçı ve tekçi ideolojilere karşı kendiliğinden bir direnç oluşturduğu belirtilerek, bu direnişin bugün de asimilasyon politikalarına karşı sürdüğü kaydedildi.
Devletin, Aleviliği resmi kurullar eliyle denetim altına alma çabalarının altı çizilirken, Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı’nda gerçekleştirilecek olan 62. Ulusal ve 36. Uluslararası anma etkinliklerinin, Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığı aracılığıyla şekillendirilmeye çalışıldığı ifade edildi.
“Bu müdahale, açıkça bir kayyum rejimidir” diyen kurumlar, Aleviliği şekillendirme çabasının “Devletin Alevisi” yaratma projesinin bir uzantısı olduğuna dikkat çekti.
Alevi toplumuyla devlet arasında “köprü” olduklarını iddia eden bazı yapıların ise, aslında asimilasyon politikalarının taşıyıcıları olduğu ifade edildi.
“Gerçek barış ve demokrasi, inancımızın hakikatiyle mümkündür; devlet gölgesinde yürütülen vitrinlik şovlarla değil” denilen açıklamada, 16-17-18 Ağustos’ta Hacıbektaş’ta düzenlenecek anma etkinliklerinin birlik ve hak mücadelesini büyütme hedefi taşıdığı bildirildi.
Son olarak FEDA ve DAKB şu mesajla Alevi halkını ortak duruşa çağırdı:
“Devletin Alevisi olmayacağız. Hakk’ın yolundan ve cem meydanlarından vazgeçmeyeceğiz. Asimilasyona izin vermeyeceğiz.”