Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Barış Akademisyenleri: “Beraat ettik ama hâlâ işimize dönemiyoruz”

    7 Kasım 2025

    KESK: 2026 bütçesi emekçiden alıp sermayeye veren, güvenlikçi ve eril bir yıkım bütçesidir

    7 Kasım 2025

    CHP İstanbul’da banka hesapları krizi: Mahkeme kararı bekleniyor

    6 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Kuyu Tipi Hapishaneler: Tecrit ve direniş

      6 Kasım 2025

      Romanes: Cadı dilinden direniş diline

      5 Kasım 2025

      İnşa süreci: Faşizm ya da demokrasi

      4 Kasım 2025

      Adaletin eşiğinde: Demirtaş kararı ve hukukun imtihanı

      3 Kasım 2025

      Cumhuriyetin kurucu İdealleri ve ötekileri

      30 Ekim 2025
    • Seçtiklerimiz

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025

      Motokuryelerin ekim isyanı

      28 Ekim 2025

      İstikrarsızlık üreten istikrar programı

      26 Ekim 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025

      DSİP’ten Şenol Karakaş: Ne barış süreci demokrasinin gelişmesine ne de demokratik adımlar barış sürecinin nihayete ulaşmasına ertelenebilir

      27 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      ‘Kadıköy Kültür Evi hem nefes aldığımız hem de birlikte söz kurduğumuz bir yer’

      10 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » 31 Mart’ta kazanmak ve kaybettirerek kazanmak

    31 Mart’ta kazanmak ve kaybettirerek kazanmak

    Mehmet Ali Ayan Bianet için yazdı: Muhalefetin elindeki Büyükşehir belediyeleri halk için birer direnç noktası, faşizm için ise ayak bağı, fren mekanizması oluyor. Polonya'da Varşova, Macaristan'da Budapeşte, İsrail'de Tel-Aviv böyle bir işlev gördü. Başta İstanbul olmak üzere bizdeki büyükşehir belediyelerinin konumu da budur.
    Mehmet Ali Ayan29 Mart 2024
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    “Zam, zulüm, işkence; İşte faşizm!” diye bir slogan vardı 1970’lerde. Herhalde Türkçe’ye yeni girmiş olan bu kavramı basit bir dille halka açıklama kaygısının eseriydi. Aynı dönemdeki bir başka ve “teorik” iddiaya göre ise Türkiye’de “Cumhuriyetin kuruluşundan beri faşizm” vardı. Bu da  Kemalizmin sosyalist hareket üzerindeki güçlü etkisine karşı mücadele kastıyla ortaya atılmıştı.  Fakat ikisi de faşizmin sosyoekonomik nedenleri ve yönelimi ile diğer burjuva devlet biçimlerinden temelli farkına ilişkin hiçbir şey anlatmıyor, gelmiş geçmiş bütün rejim ve hükûmetlerin faşist sayılmasına ve bir tür “sürekli faşizm” kavrayışına yol açıyordu. Söz gelimi laik bir devlet yapısı ile şeriat düzenini, 1961 Anayasası ile 12 Eylül Anayasasını, hükümetlerin seçimle gelip meclis ve yargı denetimine açık olduğu rejimlerle askeri diktatörlükleri aynı kefeye koyan böylesi görüşlerle istediğiniz stratejiyi, taktiği, mücadele yöntemini ve aynı zamanda onların tam tersini haklı çıkarmak mümkündü.

    Türkiye solu 1970’lerde kontrgerillanın sivil vurucu gücü olan MHP’li faşistlere karşı kıran kırana bir mücadele yürüttü. Ama şimdi iktidardaki faşizme karşı bir varlık gösteremiyor. Aradan geçen yarım yüzyıl boyunca, faşizmin ne olduğu, klasik faşizm ile yeni faşizm arasındaki farklar ve ortaklıklar, bugünkü koşullarda faşizme karşı mücadelenin yöntem ve araçları üzerine yeterince tartışma yapılmadı, yapılanlar da henüz bütün militan kitlesine yansımadı. Dolayısıyla, solun genişçe bir kesiminde teorik-ideolojik birikimin o zamankinden çok da öteye geçmediği, kurtuluş yolunu bulmak bakımından fazlaca bir mesafe kat edilmediği pekâlâ söylenebilir.

    “Bir çocukluk hastalığı” solun hatırı sayılır bir kesiminde hala atlatılmış değil, kuşaktan kuşağa nüksedip duruyor. İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar açısından ikincil önem taşıyan veya o kadar bile önem taşımayan hususlar üzerinden kırk parçaya bölünüp zinhar birleşmemek, ittifak ve hattâ eylem birliği bile yapmamak devrimcilik diye bellenmiş. Zaten devletin baskı kurumları Kürt özgürlük hareketinden uzak duranları hedef almıyor. Onlar da bu “tehlikesiz” alanda az-çok örgütleniyor ve propaganda, aday çıkarma, boy gösterme yarışına giriyor.  Bilen bilmeyen de sanır ki 1960-70 yıllarındakine benzer kısıtlı burjuva demokratik bir rejimde yaşıyoruz ve bu hep böyle sürüp gidecek… İslamcı-ırkçı-militarist koalisyon yukarıdan aşağıya, devletin bütün kurum, kural ve araçlarını dönüştürüp kullanarak, kendi zehrini bütün topluma zerk ediyormuş; ne gam!

    En geniş ittifak

    Oysa dünyadaki örneklerinden biliyoruz ki, kural olarak, muhalif toplumsal kesimlerin en geniş ittifakını gerçekleştirmeden faşizmi durdurmak ve onu defetmek olası değil. Geçen yüzyılda 1928-33 arasında, solun faşizme karşı güçlerini birleştirmek yerine birbiriyle didişmesi yüzünden, Hitler sadece beş yılda iktidara tırmanıp ardından dünyayı kan ve ateşe boğmuştu, Bu aymazlık 1934-39 arasında izlenen “halk cephesi” ve 1942-45 arasındaki “geniş cephe” politikası ile, çok ağır bedeller ödemek pahasına, ancak bir ölçüde telafi edilebildi. İttifak yapılan ve birleşik cephe kurulan güçler ise çoğu kez devrimci, ilerici filan değil, sosyal-demokratların yanı sıra merkez-sağcı veya düpedüz sağcı partiler, devletler düzeyinde ise emperyalist ve sömürgeci güçlerdi.

    Bugünkü faşişt veya faşizan rejimlerden kurtulmak da kolay olmuyor. İsrail’de Netanyahu (1996-99 arasını saymazsak) 14, Macaristan’da Orban (1998-2002 arasını saymazsak) 13, Türkiye’de ise Erdoğan 22 yıldır iktidarda. Hindistan’da Modi 9 yıldır başbakan ve bu yılın seçimlerini de rahat kazanacak gibi görünüyor. Filipinler’de Duterte iktidarı eski diktatör Marcos’un oğluna devretti, kendi kızını da başkan yardımcısı seçtirdi. Yakın zamanda Brezilya ve Polonya zar zor başından atabildi bunların benzerlerini. Üstelik Bolsonaro hükûmeti sadece dört yıllık, Duda yönetimi sekiz yıllıktı; devletin kurum ve kadrolarına hakim olmuş, kanun ve kurallarını tümüyle yeniden düzenlemiş değillerdi. Buna rağmen Brezilya’da Lula kıl payı farkla (yüzde 50,89) kazanabildi. Polonya’da Kaczynski kardeşlerin ve veliaht Duda’nın partisi PİS seçimi (yüzde 36,8 ile) önde bitirmişti ama, başbakan adayı Morawiecki güven oyu alamayınca, ikinci sıradaki liberal Tusk diğer üç muhalif parti ile koalisyon kurup iktidara gelmeyi başardı. Macaristan ve Türkiye’de ise geniş kapsamlı ittifaklara rağmen başarı sağlanamadı. Bütün muhalif güçlerin birleşmesi bile her zaman faşizmden kurtulmaya yetmiyor ama bu olmadan da hiçbir şey olmuyor. Geniş cephe yeter şart değilse de kesinlikle gerek şart.

    DEM’in toparlayıcılığı

    Bizde sadece HDP, bugün DEM, bileşenleriyle birlikte ve başından beri derleyici-toparlayıcı oldu; faşizme karşı mücadele açısından da tutarlı ve sorumlu davrandı. AKP-MHP-Ergenekon iktidarının bütün şeytanlaştırma çabalarına rağmen, özellikle de 2019 mahalli seçimlerinden beri yaptığı siyasi fedakarlıkla halk arasında fark ve takdir edilir hale geldi. Böylelikle, bir yandan faşist koalisyonun özellikle büyük şehirlerde toplumsal zemin kaybetmesine, azımsanamayacak rant kaynaklarından ve sömürü imkanlarından yoksun kalmasına, hazır yiyici bankamatik memurlarının avantasının kesilmesine, faşist propaganda görevlisi bir kısım trolün açığa düşmesine vs. katkıda bulundu; bir yandan da Kürt düşmanlığının nispeten zayıflamasını ve kendisinin az çok meşru bir siyasi aktör olarak görülmesini sağlad.

    Hayaller ve hakikat 

    Gelgelelim bu seçimde DEM’in Batı illerindeki tutumu oldukça karmaşık. Hem yer yer ittifak yaptı, hem kendi adayını çıkardı. Siyasi iktidarı elinde tutan AKP ile ana muhalefet partisi arasında ayrım gözetmeksizin hem nalına hem mıhına vuran bir söylem tarzı tutturdu. Kimi sözcüler ve hatipler seçimden sonra yeni bir çözüm sürecinin başlatılabileceğini, bunun da muhataplarının Öcalan ve Erdoğan olduğunu ileri sürdü. Hızını alamayıp Nisan’da barışı getirme sözü veren bile çıktı. Bunlar elbette bir yanılsamadan ibaretti ve bizzat Erdoğan’ın, Fidan’ın sözleriyle boşa çıkarıldı. Fakat AKP, öte yandan, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirleri geri alabilmek için DEM seçmenini muhalefetten uzak tutmaya çalışıyor. DEM Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın ifadesiyle Kürtlere el altından “hayal satıyor” ve yandaş medya üzerinden de körüklemeye devam ediyor. Hem toplumsal ve ideolojik hem de sınıfsal bakımdan anlaşılır nedenlerle bu ham hayalin epeyce alıcısı var. Bununla birlikte gerek DEM içinde gerekse kamuoyu önünde savunulan “AKP-MHP’ye kaybettirme” görüşü de etkisini ve ağırlığını hissettiriyor.  

    Nihayetinde bu bir yerel seçim. Sonuçları Meclisin bileşimini değiştirecek, faşist koalisyona siyasi iktidarı kaybettirecek veya onun çekirdeğini çatlatacak değil. Gene de kendi ölçeğinde önemli. AKP-MHP bloku, yanında Hüda-Par ile, BBP ve DSP gibi köfteye maydanoz olanların yanı sıra muhalefetteymiş gibi görünen İYİP, ZP ve benzerlerini de yedekleyerek, kendi cephesini azami ölçüde genişletmiş ve tahkim etmiş olarak giriyor seçime. Büyükşehirlerde tek (ortak) aday çıkarıyor, onları desteklemek için devletin bütün güç ve imkanlarını da seferber ediyor. Öyle ki 17 bakan işi gücü bırakmış ve İstanbul’da seçim çalışmasına koyulmuş. Erdoğan Erzurum’daki, Konya’daki, Diyarbakır’daki konuşmalarında bile İstanbul ve Ankara için oy istiyor. Kazanamazlarsa, bu, faşist koalisyonun zemin kaybettiği (AKP Başkanı bunu da İstanbul ve Diyarbakır’daki miting konuşmalarında itiraf etti), diktatörlük, sömürü ve talan için artık yeterince destek bulamayacakları konusunda bir gösterge olacak; halkın da moral ve cesareti artacak. Kazanırlarsa, tersine, muhalefetin en önemli direnç noktalarının çöktüğü anlamına gelecek, belki yılgınlık ve teslimiyet eğilimi de güçlenecek. O zaman her konuda çok daha pervasız ve zalim olacaklarına şüphe yok.   

    Direnç noktası metropoller

    Muhalefetin elindeki Büyükşehir belediyeleri halk için birer direnç noktası, faşizm için ise ayak bağı, fren mekanizması oluyor. Polonya’da Varşova, Macaristan’da Budapeşte, İsrail’de Tel-Aviv böyle bir işlev gördü, son ikisi halen de görüyor. Başta İstanbul olmak üzere bizdeki büyükşehir belediyelerinin konumu da budur. Kürdistan’da Diyarbakır, Van, Mardin belediyelerinin kayyımdan geri alınması, İstanbul’un ve belli başlı büyükşehirlerin muhalefette kalması, faşist koalisyona kurumsallaşmayı hâlâ tamamlayamadığını ve belki de tamamlayamayacağını, kendisine boyun eğmeyen bir toplumsal güç ve mekân ile karşı karşıya bulunduğunu, anayasa değişikliği başta olmak üzere her istediğini istediği gibi yapamayacağını sürekli hatırlatacak, onu adım atarken iki kere düşünmek ve bazen geri basmak zorunda bırakacak. O nedenle, kazanabileceğimiz il ve ilçeler ile muhalefetin kazanamayacağı her yerde DEM’in belediye başkanlığı ve/veya meclis üyeliği için gösterdiği adayları desteklemek boynumuzun borcudur; ama yarışın başa baş gittiği, seçimin az farkla kaybedilme ihtimalinin olduğu ve DEM’in de zaten kazanamayacağı yerlerde AKP-MHP adaylarına kaybettirme tercihi de aklın ve sağduyunun gereğidir.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    “New York, New York”

    6 Kasım 2025

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    3 Kasım 2025

    Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

    2 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    Kuyu Tipi Hapishaneler: Tecrit ve direniş

    Cumur Ülker

    Romanes: Cadı dilinden direniş diline

    Muhsin Dalfidan

    İnşa süreci: Faşizm ya da demokrasi

    Elif Gamze Bozo

    Adaletin eşiğinde: Demirtaş kararı ve hukukun imtihanı

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Ümit Akçay

    Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

    Mesut Çeki

    Motokuryelerin ekim isyanı

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Koop-İş Sendikası grev kararı aldı: “Swatch Group emeğe saygı duymalı”

    6 Kasım 2025

    Ekim ayında en az 169, yılın ilk on ayında en az 1737 işçi hayatını kaybetti

    6 Kasım 2025

    İzmir belediyelerinde işçi direnişleri sürüyor

    5 Kasım 2025
    KADIN

    Eşitlik İçin Kadın Platformu: 11. Yargı Paketi kadınların mücadelesini suç sayıyor!

    4 Kasım 2025

    Erkekler Ekim’de 22 kadını öldürdü: Şiddet durmuyor

    4 Kasım 2025

    Amazonlu kadınlar COP30 müzakerelerinde yer talep ediyor

    3 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.