HDP Basın sözcüsü Günay Kubilay, “‘ya Kanal ya İstanbul’ var. Ötesi yıkımlara, felaketlere kapı açmaktır. Bağrından çıktığı doğaya yabancılaşmamış, gözünü kar hırsı bürümemiş hiç kimse böyle bir ekonomik yıkım ve ekolojik ölüm projesine evet diyemez” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) basın sözcüsü Günay Kubilay, bilimsel verilerle kanıtlandığı gibi İstanbul’a kanal konusuna aç gözlü bir tüccar gibi rant kapısı gözüyle bakmayan hiç kimsenin sıcak bakmasının mümkün olmayacağına işaret ederek, “Kanal İstanbul projesinin büyük bir ekonomik yıkım ve ekolojik felaket demek olduğunu bilmesi için uzman olmaya gerek yok. Çok iyi ifade edildiği gibi ‘ya Kanal ya İstanbul’ var. Ötesi yıkımlara, felaketlere kapı açmaktır. Bağrından çıktığı doğaya yabancılaşmamış, metabolik yarılmaya uğramamış, gözünü kar hırsı bürümemiş hiç kimse böyle bir ekonomik yıkım ve ekolojik ölüm projesine evet diyemez” diye konuştu.
Dünyada ‘yapılmaması gerekenler’ listesi yapılsa, ekolojik bilinci olan herkesin ilk sıraya koyacağı proje İstanbul’a kanal olur” diyen Kubilay, “Ama Saray’ın ‘yapılacaklar’ listesinde ilk sırada ‘Kanal İstanbul’ var. Neden? Büyük bir ekonomik ve ekolojik yıkıma yol açacak olan İstanbul’a, elini ovuşturan bir avuç yandaş sermaye grubu dışında koca İstanbul karşıyken kanal yapmakta neden bu kadar ısrar ediyorsunuz, vazgeçilmez görüyorsunuz?”diye konuştu.
Günay Kubilay Kanal İstanbul2la ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, AKP’nin Kanal İstanbul’dan vazgeçmemesinin nedeninin bölgeye yapılan yatırımlar olduğunu söyledi. İmamoğlu, Kanal İstanbul’un güzergahından 30 milyon metrekare arazi alımı yapıldığına dikkat çekti. İktidara soruyoruz: Kimlere söz verdiniz? Kanal olarak düşündüğünüz hat boyundaki bu arazileri kime sattınız, kimlere peşkeş çektiniz? İstanbul’un önünde uzanan 30-40 yıllık geleceğini kimlere ipotek ettiniz? Açıklayın, herkesin bilmeye hakkı var. ‘Ticari sır’ örtüsünün altına saklanmayın. Dürüst ve düzgün iş yapıyorsanız, doğaya ve halka yararlı bir iş yapıyorsanız, halktan neden gizliyorsunuz?
Yeri gelmişken değinelim. Erdoğan ‘Biz Ferhatız dağları deleceğiz’ demiş. İnsanın gülesi geliyor. Siz nere, Ferhat olmak nere? Siz nere, dağları yüreğindeki aşk ateşiyle delecek sevda nereee? Hayır siz isteseniz de Ferhat olamazsınız. Hiç kusura bakmayın ama siz para dışında, dünya nimetleri dışında kimseye sevdalanamazsınız. Sizin için en değerli şey paradır. Siz ancak paraya aşık olur, para için dağları deler, hatta para için büyük iş makineleriyle dağları bile yok edebilirsiniz. Buna zerre kadar kuşku duymuyoruz.
HDP İstanbul binasına silahlı saldırının siyasi sorumlusu Soylu’dur
Kubilay, HDP’ye yönelik baskılara ilişkin ise, “HDP’ye saldırılarda silahlı boyuta geçildi. Salı günü Süleyman Soylu tarafından HDP’yi hedef gösteren açıklamalar sonrasında HDP İstanbul İl binası silahlı saldırıya uğradı. İlginçtir, silahlı saldırıyı gerçekleştiren saldırgan kaçmak yerine il binamızın ötesinde bulunan Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne sığındı” ifadelerini kullandı
Kubilay, “Silahlı saldırının, geçen dönem eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş’ın Devran adlı öykü kitabındaki birkaç öyküyü tiyatroya uyarlayan usta oyuncu Jülide Kural’ın gösterisinden sonra İçişleri Bakanı Soylu’nun, sinemanın duayenlerinden biri olan Kadir İnanır, Demirtaş ve HDP’ye yönelik zehir saçan sözlü saldırının ardından gerçekleştiğinin altını çizmek gerekir. Bu saldırının faili kim olursa olsun siyasi sorumlusu Soylu’dur. Bütün kayıtlara bu böyle geçmelidir” diye konuştu.
Günay Kubilay’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
‘Soylu zehir saçıyor Erdoğan hedef alıyor’
“Henüz içerde ve dışarıda istediklerini elde edememiş saray rejimi, uzun zamandır önünde en büyük engel gördüğü ve ‘inşa sürecini’ kesintiye uğratma potansiyeli taşıdığı için HDP’nin varlığına yönelik topyekûn bir saldırı başlatmış bulunuyor. Bu saldırıları, özellikle 31 Mart’ta iktidarın çöküş sürecinin yolunu açan HDP’den ‘siyasi intikam almak’ kadar, kendi varlığını, HDP’nin yokluğuna bağlamış bir iktidarın ‘iktidardan düşüş korkusu’ olarak da değerlendirmek gerekir. HDP ile demokratik ve meşru mücadele zeminlerinde mücadele yeteneğinden yoksun ve çaresiz olanların bu tür kirli yöntemlerle sürdürdükleri saldırılar, onların çöküşünü hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacağı gibi HDP’yi de Türkiye halklarından aldığı güçle, azimle, kararlılıkla yürüdüğü barış, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet yolundan alıkoyamayacaktır.
Soylu zehir saçıyor, Erdoğan hedef alıyor. Vaktiyle siyasi arenada Demirtaş’ın bileğini bükemeyenler onu rehin alarak siyasi intikam aldıklarını sandılar. Ama ne var ki, şimdi de Demirtaş’ın kaleminin gücü karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Hep bir ağızdan bir tiyatroya uyarlanan bir oyuna, oyunculara, izleyicilere, dayanışma içindeki kadınlara karşı saldırıya geçtiler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, hangi kirli yönteme başvururlarsa vursunlar Demirtaş'ın şahsında Cumartesi akşamı Kenter Tiyatrosu'nda gösterilen dayanışma hala sözün ve kalemin, sanatın ve sanatçının birleştirici gücünü ve dayanışmacı ruhunu ortaya koymaktadır. HDP olarak, oyunu hazırlayanları, oynayanları, katılanları saygıyla selamlıyor, saygılar sunuyoruz."
‘Gelecek Partisi’nin Soylu’dan geri kalır yanı yok’
"Onlar da Demirtaş’a saldırmakta, HDP’yi karalamakta sınır tanımıyor. Siz Demirtaş’a saldırmak, HDP’yi karalamak için mi bu partiyi kurdunuz? Siz de siyasi geleceğinizi Demirtaş’a saldırarak, HDP’yi karalayarak mı kazanmayı düşünüyorsunuz? Sizin memlekete vaat ettiğiniz gelecek bu mu? Söz konusu saldırıya konu edinen 6-8 Ekim’de Davutoğlu Başbakan, Erdoğan Cumhurbaşkanıydı. ‘Burası Türkiye’ Resmi ağızlar her şeyi tersinden söyler, her şeyi tersinden gösterirler… 6-8 Ekim olaylarının aydınlatılması için HDP bu zamana kadar 7 önerge verdi ve bütün bu önergeler AKP ve MHP gruplarınca reddedildi. Bakınız aynı konuyu Erdoğan ve Bahçeli de diline pelesenk ediyor, orada yaşamını yitiren insanların kanı üzerinden hamaset yapmaya, HDP’yi karalamaya, kriminalize etmeye devam ediyor.
Madem gerçeği biliyorsunuz, kendinizden eminsiniz, yalan söylemiyorsunuz, Demirtaş’a iftira atmıyor, HDP’yi karalamak için yapmıyorsunuz hakikatin araştırılması için HDP’nin verdiği 7 önergeyi neden reddettiniz? Çıkıp açıklayın. O zaman hakikati öğrenmek herkesin hakkı. İftirayı, karalamayı bırakın. Bu konuda Erdoğan da, Bahçeliye de, Davutoğlu’na da hodri meydan diyoruz ve çağrı yapıyoruz. Gelin, parlamentoda ortak bir önerge verelim. Bir araştırma komisyonu kuralım. Komisyon meclis adına 6-8 Ekim hakikatini araştırsın, gerçeği açığa çıkarsın, kamuoyuna açıklasın. Bu konuyu hamaset konusu ve siyaset malzemesi olmaktan çıkaralım."
“Erdoğan’ın yedeğinde yürümeyi bırakın”
“Sonuç olarak Erdoğan’ın yedeğinde yürüyecek, onun izinden gidecektiniz, onun siyaset tarzını düstur edinecektiniz de neden bir parti kurdunuz, neden yeni bir parti kurmuş oldunuz? Yoksa sizin siyasi ekmek kapınız da AKP iktidarı gibi milliyetçi hamaset, ırkçı hezeyanlar, HDP karşıtlığı mı olacak? Hakkını teslim etmek gerekirse bunlar eski partinizde zaten fazlasıyla yapılıyordu. Etrafa fazlasıyla zehir saçılıyordu, saçılmaya da devam ediliyor. Eğer gerçekten siyaset yapacaksanız, Kürt düşmanlığı yapmaktan, HDP’ye saldırmaktan, Demirtaş’a kara çalmaktan vazgeçiniz. Eğer bu ülkede bir varlık göstermek istiyor, demokratik zeminlerde siyaset yapmak istiyorsanız, Erdoğan'ın yedeğinde yürümeyi bırakınız. AKP’nin kötü bir kopyası, çirkin bir siyasi karikatürü olmaktan çıkınız. Bilinmeli ki, aslı varken, suretine itibar edilmez."
“AKP iktidarlarında 700 bin aile çiftçiliği bıraktı”
“Türkiye’de tarım sektörünün sorunları gittikçe büyüyor. AKP’nin iktidar olduğu son 17 yılda 700 bin aile çiftçiliği terk etti. Çiftçileri desteklemesi gereken Ziraat Bankası, çiftçiden ziyade şirketleri kurtarma kaldıracı haline geldi. Tarım uzmanı Abdullah Aysu’nun aktarımlarına göre, tarıma ilişkin bazı çarpıcı rakamlar ise şu şekilde; ‘Kayıtlı çiftçi sayısı gittikçe azalıyor. SGK verilerine göre kayıtlı çiftçi sayısı son 8 yılda düzenli ve ciddi bir düşüş göstererek, 1 milyon 127 binden 697 bine düştü. 2019 yılında tarım girdi maliyetleri yüzde 35 ila yüzde 120 oranında arttı. Türkiye, 2019 yılının ilk 10 ayında 6 milyon 750 bin ton buğday ithal etti.
Bu cumhuriyet tarihinin en büyük buğday ithalatı. 2019’da toplam 3,4 milyon hektar tarım arazisi ekilmedi. 2019’da kuru soğan fiyatı yüzde 185 arttı.’ Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayanlar bugün ciddi sorunlarla karşı karşıya. Bir taraftan büyükbaş ve küçükbaş hayvan fiyatları gittikçe azalırken, saman fiyatlarında da ciddi bir artış söz konusu. Daha önce 200 ila 500 lira civarında bir fiyatla alınabilen bir ton samanın fiyatı son bir yılda bin 500 TL ile 2 bin TL’ye yükseldi. Benzer şekilde yem ve kepek fiyatı da gittikçe artıyor."
İşsiz sayısı 4.5 milyona yaklaştı
İşsiz sayısı 4 milyon 396’ya çıktı. Türkiye’de yoksulluk ve işsizlik had safhaya çıktı. İşsizliğin en yoğun yaşandığı kentlerin başında Kürt illeri geliyor. TÜİK verilerine göre Van, Ağrı, Muş, Bitlis, Hakkâri gibi Kürt kentleri ilk sırada. Bu kentlerde gelir gider eşitsizliği de oldukça yüksek. Hem il bazında hem kişi başı gelirde Kürt kentleri 81 il içinde son sıralarda yer alıyor. Son üç sırada ise Dersim, Ardahan ve Bayburt var. İl düzeyinde kişi başına GSYH hesaplamalarında 16 bin 194 lira ile Urfa, 16 bin 68 lira ile Van ve 15 bin 121 lira ile Ağrı son üç sırada. Bu kentleri Muş, Bitlis, Hakkâri, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt gibi kentler takip ediyor. Bu kentlerde tam bir ekonomik yıkım yaşanıyor. Sadece Siirt’te 2019 yılında 1664, Hakkâri’de 337 esnaf kepenk kapatmış.
Yayla ve meraların yasaklanmasıyla geçimini hayvancılıkla sağlayan 10 binlerce yurttaş hayvancılığı bırakmak zorunda kaldı. Sınır kentleri olan Van, Hakkâri, Ağrı, Iğdır, Şırnak gibi kentlerin geçim kaynaklarının başında gelen sınır ticaretinin yasaklanması da işsizliği artırdı. Fabrikaların azlığı, 2020 Merkezi Bütçesinde de görüldüğü gibi aslan payının savaş harcamalarına ayrılması ve üretime yönelik yatırım yapılmıyor olması işsizliği tırmandırıyor" diye konuştu.