Yenilenen İstanbul seçimleri öncesinde İmralı’ya giderek Öcalan’dan mektup getirip açıklayan Özcan, ‘Beni İmralı’ya götüren irade bu açıklamayı yapmamı istedi. Ben de buna uydum’ dedi.
23 Haziran'da yenilenen İstanbul belediye başkanlığı seçimleri öncesinde İmralı'ya giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan bir mektup getiren akademisyen Ali Kemal Özcan, "Beni İmralı’ya götüren irade bu açıklamayı yapmamı istedi. Ben de buna uydum. Bir ahlaksızlık yapmadım. Buna uydum çünkü bu işin devletsiz çözülemeyeceğine inananlardanım" dedi.
Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Kürt seçmenlerin CHP'li Ekrem İmamoğlu'na oy vereceği yönünde kamuoyunda bir beklenti oluşmuşken açıklanan mektup Kürt oylarının İmamoğlu'na gitmesini engellemeye yönelik olarak değerlendirilmişti.
Al Monitor'dan Amberin Zaman'a konuşan Özcan, mektubu neden avukatlar olamadan kamuoyuna açıkladığını şöyle anlattı:
İmralı’daki son görüşmelerinizin içeriğine dönecek olursak… İstanbul seçimi gündeme geldi mi?
Öcalan bu konudaki görüşlerini zaten benim okuduğum mektup üzerinden kamuoyuyla paylaştı. Ve ikinci görüşmemizde mektubun avukatları tarafından kamuoyu ile paylaşılmadığını öğrendiğinde şaşırıp sinirlendi.
Ve bakınız, kamuoyunun özellikle şunu bilmesini istiyorum: Öcalan “Mektubu sakın avukatlar yanınızda olmadan açıklamayın” dedi. “Ya avukatlar gelmezse?” dedim. “Nasıl gelmezler? Avukatlar gelmezlerse ters teper, sizi de komplocu ilan ederler” dedi. Ve tam da dediği gibi oldu.
O hâlde avukatlar olmadan neden açıklamayı yeğlediniz? Devlet mi bu yönde size talimat verdi?
Özcan: Bu mektubu devletsiz nasıl açıklardım? Beni İmralı’ya götüren irade bu açıklamayı yapmamı istedi. Ben de buna uydum. Bir ahlaksızlık yapmadım. Buna uydum çünkü bu işin devletsiz çözülemeyeceğine inananlardanım. Neticede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde [İmralı’ya] gitmişim. Yüz yıllık bir sorunu çözmek için gitmişim, bir vatandaş olarak, devlet adına değil. Bu iş üzerine yıllarca kafa yoran, yazıp çizen bir bilim insanı olarak gitmişim. İstihbaratçı değilim.
Ama kamuoyu şunu da bilmeli: Ben de mektubu avukatlar olmadan açıklamaya karşıydım. Öcalan ile görüştükten sonra avukatlara ulaşmaya çalıştım. Bir türlü ulaşamadım. Avukatlara ulaşamadığımı, WhatsApp mesajlarımı gördükleri halde bana geri dönmediklerini Öcalan’ın mektubunu okuduğum basın toplantısında da açıkladım.
Basın toplantısından birkaç dakika önce endişelendiğimi gören devlet yetkilisi bana korktuğumu ima edince, ben de asla kendi hesabıma korkmadığımı ama mektubu avukatlar bulunmadan açıklamanın doğuracağı muhtemel olumsuz sonuçlardan kaygı duyduğumu söyledim.
Sonuçlar ortada. Ve o günden beri Cumhurbaşkanı’na, Hakan Fidan’a ulaşmaya çalışıyorum. Öcalan ile tekrar görüşüp bu yanlışı düzeltmemiz gerektiğini söylüyorum. Her ikisine mektup yazdım. Ulaştı mı onu da bilmiyorum. Ortalıkta çok tehlikeli yalanlar dolaşıyor.