TÜLAY HATİMOĞULLARI Mardin’den yazdı: “Mardin, Van ve Amed’e bütün Türkiye el uzatmalı. Yarın çok geç olmadan, her şeyin gerçekten güzel olabilmesi için hepimizin elini taşın altına koyma vakti.”
TÜLAY HATİMOĞULLARI
Yine bir sabah şafak darbesi yaşadık. Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanları görevden alındı. AKP/MHP faşist ittifakı oldukça tanıdık bir planı devreye soktu.
Atanan kayyumlar, belediye başkanları şahsında Kürt halkının iradesine hakarettir. Türkiye demokrasisine, hukukuna, şaibelerin yoğun olduğunu bildiğimiz seçim sistemine de hakarettir. Türk, Kürt, Arap bu ülkede yaşayan 72 millete hakarettir.
İktidar Suriye politikasında tam bir çıkmazın içinde. Kendi vatandaşı olan Kürdü de, komşu ülke Suriye’de yaşayan Kürdü de, ABD ve Rusya arasında pazarlık konusu yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. AKP iktidarı, yıllardır gündeminden düşürmediği tampon bölge hayallerini, başka bir ülkenin sınırında bulunan Rojava’ya saldırı tehditleriyle, ABD ile yaptığı görüşmelerle başka bir boyuta taşıdı. Ama yine de istediğini alamadı. Buradaki çıkmazının öcünü HDP’li belediyelere saldırıda bulunarak, halkın iradesini gasp ederek almak istiyor.
Bu iktidar Kürtlere düşman olduğu kadar kendisine biat etmeyen herkese düşman. AKP/MHP bloğu Türkiye’de faşist rejimi kalıcı hale getirmek için muhalefetin tamamına savaş açmıştır. Bu savaş yeni değildir. Bu ülkeyi, yasal olarak kalkmış ama fiilen sürmekte olana OHAL ve tek adamın emirleriyle/kararnamelerle yönetme konusunda kararlı.
31 Mart yerel seçimlerinde ve siyasi-yargı darbesi sonucu tekrar edilen İstanbul seçimlerinde faşist blok ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilgi sonucu hükümet sözcüleri daha da tartışmalı hale gelen ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi yeniden yapılanabilir’ şeklinde açıklamalar yaptı. Bunun bir aldatmaca olduğunu, ne olursa olsun toplumsal muhalefetin bu aldatmacadan umutlanmaması gerektiğini vurguladık. Amed, Van, Mardin’e atanan kayyumlar bu rejimin gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. HDP belediyelerine kayyum atayarak bu ülkede seçimlere olan inancı da ortadan kaldırmaktalar. Yarın İstanbul’a, Ankara’ya, Adana’ya kayyum atanmayacağının garantisi yok. Türkiye’de barış, kardeşlik, demokrasi, özgürlük, demokratik siyaset ortamı isteyen tüm güçlerin kaderi birbirine bağlıdır. O nedenle kurtuluşumuz da beraber olacaktır. Tek çare en geniş demokrasi cephesini kurmaktır.
Türkiye İttifakı tartışması yeniden gündemleşebilir. Faşist blok rejimi iyileştirerek yola devam etmek isteyebilir. Başta ana muhalefet partisi olmak üzere bütün muhalefet bu konuda uyanık olmalı. AKP/MHP bloğunun gemisi su alıyor. ‘Devletin bekası’ ya da ‘terörle mücadele ediyoruz’ yalanlarıyla muhalefete de yön vermeye çalışıyorlar. Öyle ki 31 Mart seçimlerinde bir muhalefet partisi Kürtlerden oy isteyince terörle iltisaklı oluyor ama Binali Yıldırım Diyarbakır’da ‘Kürdistan’ diyebiliyor. O hiçbir şeyle iltisaklı olmuyor. Hiç bir şey olmamasının tek nedeni, kendisinin AKP adayı olmasıdır. AKP/MHP faşist bloğu, 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde oluşan güç birliğini dağıtmak için her yolu deneyecektir. Çünkü her yolu kendilerine mubah görüyorlar. O nedenle muhalefet geleneksel kodlarla değil, ülkenin acil ihtiyaçları üzerinden tavır alabilmelidir.
HDP vekilleri olarak kayyum atanan üç büyükşehir belediyesiyle ve değerli halklarımızla bir arada olmak, hep beraber kayyum darbesine karşı demokrasiyi, hukuku savunmak için Mardin, Van ve Amed’teyiz.
Bu üç şehirdeki duygu şu: 31 Mart seçimlerinde ve darbe sonucu tekrarlanan İstanbul seçimlerinde farklı düşüncelerden de olsak, oluşan güç birliği muhalefete güç kattı. Muhalefetin oldukça geniş bir kesiminde çok sıcak duygular, yakınlıklar oluştu. Burada oluşan ruhla kayyumlara karşı çıkılırsa bizler hep beraber kazanırız. Mardin, Van ve Amed’e bütün Türkiye el uzatmalı. Yarın çok geç olmadan, her şeyin gerçekten güzel olabilmesi için hepimizin elini taşın altına koyma vakti. Türkiye’nin çok iyi bildiği bir slogan: Susma sustukça sıra sana gelecek…