Son olarak Yrd. Doç. Meral Camcı savunmasını yaptı. Meral Camcı’nın ardından Savcı, akademisyenlerin TCK 301’de düzenlenen “Türklüğe hakaret”ten yargılanmaları için mütalaa verdi, “kaçma şüphesi” gerekçesiyle tutukluluğun devamını istedi.
Meral Camcı'nın yapmış olduğu savunma şöyle:
İddianameye konu olan her iki metin de benim savunmamdır. Sizin iddianameniz, benim ise savunmamdır. Ancak bu iki metin iddianamede eksik ve tahrif edilmiş olarak yer almıştır. Bu yargılamanın da bu süredeki tutukluluğumuzun da hiçbir hukuki yanı bulunmamaktadır. Bilim insanı bir tanıktır sayın hakimler. Tanıdığım tek inisiyatif kendi inisiyatifimdir.
Ezilenden, ötekileştirilenden yana olmak suç değildir. Ben bir halk çocuğuyum, emekçi bir ailenin çocuğuyum. Bu topluma borcum var. İnsanlar ‘temizlik operasyonunda’ temizlenen toz kir pislik değildir. Üniversiteler de her fırsatta hizaya çekilecek, muktedir söylemini papağan gibi tekrarlayacak mecralar ve kişiler değildir. Bu operasyonlarda kaybolan, insanla birlikte hayvan, doğa, mimari, tarih ve kentin belleğidir. Toplumsal eşitlik ve barışı kalıcı ve ivedilikle talep etmek suç değildir. Bu üniversiteleri de, bu toprakları da sevme hakkımızı kimse elimizden alamaz. Üniversiteden atılabiliriz ama halka açık ders verme hakkımızı kimse elimizden alamaz!
Meltem Gürle’nin Carlos Quijano’dan alıntıyla: ‘Akademi biat etmez, etmemelidir. Çünkü üniversite memlekettir.’