25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken Altınoluk’ta her cumartesi günü Altınoluk Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla toplanan kadınlar Rojin Kabaiş ve katledilen tüm kadınlar için yaşam nöbeti tutuyor.
8 Kasım’da başlayan yaşam nöbetlerinde iki saatlik oturma eylemlerinin ardından bir basın bildirisi okunuyor.
Altınoluk Kadın Dayanışması adına 15 Kasım’daki yaşam nöbetinde okunan bildiride “Rojin’in adıyla büyüttüğümüz bu mücadele, her kadının hayatı için verilen bir mücadeledir” dendi.
“Rojin’e Ne Oldu?”
Bizler, Altınoluk Kadın Dayanışması olarak Rojin’in kaybedilmesinden katledilişine giden süreci adım adım takip eden kadınlarız. 21 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Rojin, 27 Eylül 2024 günü gecesi kaldığı KYK yurdundan çıktı ve bir daha geri dönemedi. Tam 18 gün boyunca arandı, cansız bedeni en son görüldüğü yerden 20 km. uzaklıkta Van Gölü kıyısında akıntının tersi yönünde bulundu. Otopsi raporu 28 gün bekletilerek ne avukatlarla ne de aileyle paylaşılmadı. Otopsisinde bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulundu, ancak bu DNA’ların kime ait olduğu ve bedeninin neresinde bulunduğu geçtiğimiz bir yıldır açıklanmamıştı. Rojin intihar etti diyerek soruşturma dosyası kapatılmaya çalışıyordu. Adli Tıp Kurumu 13 Kasım 2025 tarihli ek raporunda; Rojin’in bulunduğu sırada orada bulunan, hastaneye taşınması sırasında yer alan, otopside bulunanlar ile Rojin’in irtibat kurduğu üniversite ve diğer arkadaşlarının yer aldığı 134 kişiden DNA örneklerinin alındığına dikkat çekti. Yapılan DNA eşleşmelerinde Rojin Kabaiş’in vücudunda bulunan iki DNA örneğinin 134 kişiden alınan DNA ile eşleşmediği için bulaş ihtimalinin ortadan kalktığını raporladı. Yani bu tespitle birlikte söz konusu bulunan DNA’ların bulaş değil, bulaş olabilecek kişilerin dışında birilerine ait olduğunu kesinleştirdi. 14 Kasım 2025 Cuma Günü Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş’in yaptığı açıklamada, Rojin’in atletinde başka kadına ait kan izine rastlandığını, bu kadının kim olduğunun tespit edilmesini istedi. Cevap bekleyen sorular karşılığında yetkili kurumlar sessizliğini korumaya devam ediyor. Bizler alanlarda meydanlarda Rojin’in sesi olup yaşanan son gelişmelerdeki soruları soruyoruz.
Rojin’e Ne Oldu?
Rojin’in bedeninde tespit edilen 2 DNA örneği kime ait?
Rojin’in atletinde tespit edilen başka kadına ait kan izi kime ait?
Yaşanılan olayın kendisi, bir kadının yaşam hakkının gasp edilmesi ve “şüpheli ölüm” olarak kayıtlara geçirilmesi üzerinden, toplumsal cinsiyetin adli mekanizmalar aracılığıyla nasıl çarpıtıldığını gözler önüne sermektedir. Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporlarda, eksik veya şüpheli incelemeler sonucunda fail lehine delil oluşturulduğu; kadınların yaşam hakkına yönelik ihlallerin görünmez kılındığı gözlemlenmektedir. Bu durum, Adli Tıp Kurumu’nun uygulamalarının eril yargı anlayışını ve cezasızlık politikasını güçlendiren bir araç haline geldiğini, dolayısıyla kadın cinayetlerini dolaylı biçimde meşrulaştıran ve yaygınlaştıran bir etki yarattığını göstermektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin güvence altına aldığı haklar; kadınların şiddetten korunması ve etkin soruşturma yürütülmesi bakımından bağlayıcı ve hayati öneme sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sözleşmeden çekilme kararının ardından, kadınlara yönelik koruma mekanizmalarının zayıfladığı ve devletin kadınları şiddetten koruma ile yaşam hakkını güvence altına alma yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği görülmektedir. Bu yaklaşım, yalnızca Rojin Kabaiş dosyası özelinde değil, ülke genelinde meydana gelen kadın ölümleri bakımından da cezasızlık politikalarının sürdürülmesine yol açmaktadır. Söz konusu cezasızlık, kadınların yaşam hakkını, adalete erişim hakkını ve etkin soruşturma hakkını ihlal etmektedir.
Bu çerçevede kamuoyuna, Adalet Bakanlığı’na, Adli Tıp Kurumu’na, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na, barolara, kadın hakları merkezlerine ve tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrımızdır:
Rojin Kabaiş dosyası başta olmak üzere tüm kadın ölümü dosyalarının derhal ve etkin biçimde soruşturulması sağlanmalıdır.
Şiddet, kadın cinayetleri ve işkencelerin belgelenmesinde Adli Tıp Kurumu tek yetkili merkez olmaktan çıkarılmalı; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda, bağımsız hekim ve hastane raporlarının da delil olarak kabul edilmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Biz kadınlar biliyoruz: Rojin için adalet, tüm kadınlar için adalet demektir. Rojin’in adıyla büyüttüğümüz bu mücadele, her kadının hayatı için verilen bir mücadeledir. Rojin’in hayalleri yarım bırakıldı; ama biz onun sesini, onun mücadelesini sürdüreceğiz. Biz kadınlar birbirimizin hesabını soruyoruz. Kısıtlılık kararlarıyla, failleri aklayarak, ya intihar ya da şüpheli ölüm diyerek kadın cinayetlerinin üstünün örtülmesine geçit vermemek için bütün kadınları mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Çünkü erkek adaletin olduğu yerde, kadınlar gerçek adaleti kendileri sokakta yaratır. Biz sokaklarda, meydanlarda, sosyal medyada her yerde mücadelemizin sesini yükselteceğiz. Rojin Kabaiş için adalet istiyoruz, alana kadar da susmayacağız, unutturmayacağız, vazgeçmeyeceğiz!
Rojin için adalet!
Kadınlar için Adalet!
Yaşasın kadın dayanışması!
—ALTINOLUK KADIN DAYANIŞMASI
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nden önceki son yaşam nöbeti 22 Kasım Cumartesi günü, öncekiler gibi saat 14.00- 16.00 arasında tutulacak. 25 Kasım’daysa Edremit Kadın Platformu’nun çağrısıyla saat 14.30’da Altınoluk’ta, 16.30’da Edremit’te tüm yerel kadın platformlarının katılacağı yürüyüş ve basın açıklamaları yapılacak.
