Geleneksel Arnavut kostümü giymiş bir dijital karakter olarak halka seslenen bu yeni “bakan”, insanlığın yerine geçmeye değil, ona yardımcı olmaya geldiğini söyledi. Diella ilk konuşmasında kamu ihalelerindeki yolsuzluklarla mücadele edeceğini iddia etti.
Söylem kulağa hoş geliyor. Yolsuzluktan arınmış bir kamu yönetimi, şeffaflık, tarafsızlık… Fakat sorun şu ki, bu sözlerin bir AI tarafından mı yoksa bir insan politikacının kaleminden mi çıktığını bilmiyoruz. Daha da önemlisi, herhangi bir algoritma, kendi başına iktidarın işleyişini değiştirebilir mi?
Yolsuzluğa Yapay Zeka makyajı
Arnavutluk uzun yıllardır yolsuzluk endekslerinde gerilerde. Başkentin belediye başkanının dahi bu suçlamalarla hapiste olduğu bir ülkede, yolsuzluğu önlemek için ekrana yansıtılan dijital bir yüzün tek başına yeterli olmayacağı açıktır. Çünkü yolsuzluk, sadece yanlış hesaplanan ihaleler ya da gizli kapaklı dosyalar değil; devletle sermaye arasındaki çıkar ilişkilerinin sistematik bir ürünüdür.
Rama’nın hamlesi tam da bu noktada sembolikleşiyor. Bir “güneş” adı verilmiş AI Bakan ile yolsuzluğun üstü örtülüyor, sanki sorun algoritmik tarafsızlıkla çözülebilecekmiş gibi bir yanılsama yaratılıyor. Oysa asıl soru şudur: Yolsuzluğu doğuran toplumsal ve ekonomik yapı değişmeden, hangi teknoloji bunu ortadan kaldırabilir?
“Anayasaya aykırı”
Üstelik işin bir başka boyutu daha var. “Anayasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle muhalefet tepki gösteriyor. Burada mesele yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasal. Bir bakanlık koltuğunun AI’ye teslim edilmesi, demokratik temsilin niteliğini de tartışmaya açıyor. Karar mekanizmaları gerçekten şeffaflaşıyor mu, yoksa bir yazılım perdesi arkasına mı gizleniyor?
Rama, 2030’a kadar Avrupa Birliği’ne katılma hedefini sık sık dile getiriyor. AI Bakan da bu yolculukta modernlik ve yenilik imgesi olarak sahneye sürülmüş gibi görünüyor. Ancak modernlik, yalnızca teknolojiyle değil, halkın söz ve karar hakkıyla ölçülür.
Asıl tehlike
Diella’nın parlamentoda söylediği şu söz hatırlatıcıdır: “Anayasalara yönelik asıl tehlike makineler değil, iktidardakilerin insanlık dışı kararlarıdır.” Bu cümle, ironik biçimde, AI’ye yüklenen rolü de boşa çıkarıyor. Aslında bu sözler konunun özünü de açığa çıkarıyor. Sorun bir yazılımın “bakan” olup olmaması değil; sorun, siyasi iktidarın aldığı kararların niteliğidir. Sorun, bir AI Bakan’ın varlığı değil; sorun, siyasi iktidarın aldığı kararların kimin yararına olduğu. Yani mesele, kararları kimin ağzından duyduğumuz değil, o kararların kimin çıkarına hizmet ettiğidir.
Bugün Arnavutluk’ta asıl konuşmamız gereken şey, bir AI Bakan’ın parlamento kürsüsüne çıkması değil, bu bakanlığın hangi siyasal boşluğu doldurmak için yaratıldığıdır. Güneşin gölgesi uzundur; ama gölgenin altında kalan gerçekleri unutmamak gerekir.