Bir eylemin yasalara uygun olması, ona eşanlı olarak her zaman meşruluk sağlamaz. Bilen bilir ki, yasallık meşruiyetten farklıdır. Hele ki dayanak yapılan kanun meşruiyetten uzak şartlar altında adeta dayatılarak kabul edilmişse, dahası Anayasa’ya uygunluğu tartışmalıysa, bu gayrimeşruluk daha da sırıtır.
Toplumsal refaha ve kamu yararına aykırı sonuçlar üreteceği apaçık ortadayken, sınırlı sayıda şirketin çıkarları için kaleme alınmış bir katliam fermanı sırf ülkeyi yönetenlerin aritmetik çoğunluğu var diye TBMM’de kabul edilebilmişse, ortaya çıkan ruhsuz, kupkuru bir kanun metninden fazlası değildir.
Kamuoyu dikkatinin, “mutlak butlan” diye anılan CHP Kurultay davasına odaklandığı gün ve saatlerde Akbelen’de başlayan zeytin ağacı katliamı, kanunilik ve meşruiyet ayrımının karakteristik bir örneğidir.
İktidar partisinin geçen temmuz ayında TBMM’de zorlayıcı bir mesai ile kabul edilmesini sağladığı torba kanun, 24 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Aslında yasa yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra CHP’nin, ana muhalefet partisi olarak, Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapması bekleniyordu. Açıklamalar da o yöndeydi. Ancak bu, istenen takvimde gerçekleştirilemedi. Başvurunun 17 Eylül Çarşamba günü yapılacağı açıklandı.
CHP kaynakları bu gecikmenin, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik kararı ve Gürsel Tekin’in kayyım olarak görevlendirilmesiyle ortaya çıkan kriz yönetimiyle bağlantılı olduğunu belirtiyor. Ancak tabii ki lehlerine yasa çıkarılan şirketlerin, CHP’yi bekleyecek hali yoktu!.. Dün sabah saatlerinde alana girilerek zeytin ağaçları sökülerek taşındı.
Burada dikkatinize sunmak istediğim önemli bir, daha doğrusu iki detay var değerli okurlar…

Usul ve esaslar neden yayımlanmadı?
Dün İkizköy’de zeytin ağaçlarının kolluk kuvvetleri eşliğinde sökülmesine direnen köylülere yine zor kullanıldı. Dört köylü gözaltına alınıp sonra serbest bırakıldı. Sonrasında da “şirketin gönderdiği bilgi notu” nu haberlerde okuduk.
Limak ve İçtaş şirketlerinin kurduğu YK Enerji tarafından iletilmiş bu bilgi notuna göre, “zeytinlerin taşınma ya da kesim işleminin nasıl uygulanacağına dair usul ve esaslar 4 Ağustos’ta” yürürlüğe girmişti.
Gelin görün ki, çok temel bir nitelik taşıyan basit soruların, yani nasıl ve ne şekilde yürürlüğe girdiği sorularının cevapları bu metinde yoktu.
“Usul ve esaslar” ifadesi tek başına ne anlam ifade ediyordu? Ortalıkta bir yönetmelik var mıydı, yok muydu? Varsa yayımlanmış mıydı? Yayımlanmışsa nerede yayımlanmıştı? Yayımlanmamışsa neden yayımlanmamıştı?
Kamuoyundan gizlenen metin
Şirketin bilgi notunda belirtilen 4 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’ye bakarsanız bu konuda yayımlanmış herhangi bir metin yok. Enerji Bakanlığı’nın internet sitesine giderseniz orada da yok.
Peki bu metin gizli mi derseniz, evet. Gizli damgası olmasa da gizlenmiş. Maalesef zeytinlerin “taşınması” ile ilgili ayrıntılı usul ve esaslar hazırlanmış, Bakanlık onayından geçmiş, fakat heyhat Resmi Gazete’de yayımlanmamıştı.
Belli ki ya kamu otoritesi konumunda olan Bakanlık, ya şirketler, ya da iki taraf birden bir şeylerin bilinmesini istemiyorlar.
11 maddeden oluşan o usul ve esasların metnine dolaylı yolla ulaşabildim. Her şeyden önce aslında bu metin bir yönetmelik gibi ama adında yönetmelik yazmıyor. Yayımlanmamasına zemin oluşturmak için olabilir mi? Belki.
Şirket profesör görevlendirecek
Aslında baktığınızda, zeytinleri kömüre dayalı santral ve şirket yararı için katledecek olan madde ile tutarlı görünüyor yapılan düzenleme. Ama kanun metninde olmayan bölümler var.
Örneğin “zeytin ağaçlarının taşınması ve yeni zeytin sahası tesisi” başlıklı 2. Bölüm’deki 4. Maddede dikkat çekici bir fıkrayı paylaşalım:
“Ruhsat sahibi, profesör ünvanına sahip bir ziraat mühendisini proje müdürü olarak görevlendirir.”
Yani zeytin ağaçlarının taşınması, bunların seçimi, nereye nasıl taşınacağı, verimi gibi temel uzmanlık gerektiren konularda görüş bildirecek rapor yazacak bilim insanı maaşını ruhsat sahibi olan o şirketten alacak (Bugünkü mesele için YK Enerji). Tebrikler gerçekten.
Koskoca devlet, koskoca Enerji Bakanlığı, bütün toplumu ilgilendirmesi gereken kamusal niteliği olan bir konuda verilecek karara dayanak oluşturacak çalışmaları yapsın diye bir akademisyene çalışması karşısında maaş, ücret vs., ne ise adı, veremiyor mu? Bunu da mı şirketten istiyor…
Pes gerçekten. Kamuoyundan saklananan, gizlenen, adına yönetmelik denmeyen, denemeyen ve bu usul ve esaslar içindeki söz konusu bu maddenin bilimsel objektiflik içinde uygulanacağından kimler emin olabilir?
Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerine yakıt sağlayacak olan kömür sahası genişletilsin diye şu yapılanlar ne kadar kanuni olursa olsun baştan sona gayrimeşrudur.