Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

    19 Aralık 2025

    60 yıllık toprak davasında yeni keşif: Tanıklar Ermeni yerleşimini doğruladı

    19 Aralık 2025

    Birleşik Kamu-İş’ten bütçe tepkisi: “Asgari ücret masasında işçi yok, bütçe emekçiyi yok sayıyor”

    19 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Suriye’de Aleviler için çember daralıyor: Çözüm halkın öz örgütlenmesinde

      19 Aralık 2025

      19 Aralık: Takvimin kapkara bir günü-1978-2000-2024

      19 Aralık 2025

      Müzakere-mücadele diyalektiği ve Süreç

      16 Aralık 2025

      Asgari ücret artışı en çok kime yarar?

      15 Aralık 2025

      “Bir masa örtüsü, bir saat ve 162 gün”: Tunç Soyer’in hücreden gelen sesi

      14 Aralık 2025
    • Seçtiklerimiz

      Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

      19 Aralık 2025

      Misafir işçi programları işgücü sömürüsünün aracıdır

      17 Aralık 2025

      İmamoğlu davasındaki 4 bin 600 günlük (12 yıl 6 ay) sürenin mucidi kim?

      15 Aralık 2025

      Trump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi

      14 Aralık 2025

      Stratejik illüzyon!

      8 Aralık 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Özlem Tolu: 2026 bütçesi eğitimin daha fazla piyasalaşacağı bir dönemin habercisi.

      15 Aralık 2025

      Onur Hamzaoğlu: “Sağlık Bakanlığı’nın bütçedeki payı yüzde 15’in altında olmamalı”

      13 Aralık 2025

      AP Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

      11 Aralık 2025

      Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

      2 Aralık 2025

      Amed Dicle: Suriye’de de Türkiye’de de Kürtler statüsüzlüğü kabul etmeyecek

      2 Aralık 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    AKDOĞAN ÖZKAN T24 için yazdı: Sanki adı konmamış, ilan edilmemiş bir büyük savaşın, herkes işinde gücündeyken ağır çekim yaşandığı bir tarihsel momentteyiz. Geçen hafta yaşananlar kaosa sürüklenme ivmemizi hissedilir şekilde hızlandırdı.
    Akdoğan Özkan15 Eylül 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    ABD’de 2017 sonrasında yoğunlaşan siyasi şiddet ve kutuplaşma ortamı, ülke istikrarını her geçen gün biraz daha sarsarken, NATO’nun “dördüncü maddeyi” çalıştırması dolayısıyla Avrupa ve Washington’un güvenlik şemsiyesinde olmasına rağmen İsrail tarafından vurulan Katar dolayısıyla Orta Doğu diken üzerinde olduğu tarihi günlerden geçiyor.

    Geçen hafta farklı coğrafyalarda yaşanan bu gelişmelerin ortak paydası, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninin çatırdadığı şartlar altında kaosa sürüklenme ivmemizi hissedilir şekilde hızlandırması oldu. ABD’deki kutuplaşma artık sadece bu ülkenin değil Avrupa’nın da “meselesi” haline gelmiş görünüyor. Başkan Donald Trump’ın “Amerika Birleşik Devletleri’nde, gençliğin kalbini ondan daha iyi anlayan veya ona sahip olan kimse yoktu” ifadelerini kullandığı Charlie Kirk’ün bir üniversite etkinliğinde konuştuğu sırada uğradığı suikast sonucu öldürülmesi, sadece ABD’yi değil Avrupa’yı da bölmüş durumda. Avrupa Parlamentosu’nun 11 Eylül tarihli oturumunda Kirk’ün ölümü dolayısıyla bir dakikalık saygı duruşu düzenlendi. Ancak parlamentodaki özellikle sol kanat mensubu milletvekillerinin saygı duruşuna katılmayı reddettikleri görüldü.

    Avrupa’da kimi çevreler onun adına yapılan saygı duruşunu, Avrupa Parlamentosu üyelerinin, muhtemelen adını hiç duymadıkları orta düzey bir Amerikalı aktivisti onurlandırması olarak okurken, kimileri de, Kirk’ün “Soros iblisleri tarafından öldürüldüğünü ama çok özleneceğini ” savunup saygı duruşu için ayağa kalkmayan vekilleri topa tuttular.

    Çarpıcı olan, bu ayrışmanın da ötesinde, ABD’de Kirk’e sahip çıkanlar kadar onun “ölmeyi hak ettiğini” düşünenlerin de olması. Bu ölçekte bir ayrışma, Amerikan toplumunda daha ziyade 2017’den sonra belirginleşen ve gençlik grupları arasında ağır ağır ama fokur fokur kaynatılan bir kutuplaşmanın şiddetlendiğinin de göstergesi.

    ABD’deki siyasi şiddetin yakın tarihsel kronolojideki belki ilk önemli olayı, Virginia’da hayır amaçlı olarak 2017’de düzenlenen bir beyzbol maçı için antrenman yapan grup üzerine ateş açılmasıyla yaşanmıştı. Olayda aralarında Cumhuriyetçi Kongre üyesi Steve Scalise’in de bulunduğu beş kişi yaralanmıştı. Facebook’ta “Cumhuriyetçi Parti’yi Bitir” adlı bir gruba üye olduğu belirlenen 66 yaşındaki saldırgan James T. Hodgkinson, olay sırasında polis tarafından vurularak hayatını kaybetmişti.

    Olayı Ekim 2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın eleştirmenlerine posta yoluyla boru bombaları gönderilmesi takip etmişti. Sağcı milis grupların 2020’de Michigan Valisi Whitmer’i kaçırmayı planladığının ortaya çıkması ve nihayet 6 Ocak 2021’de Kongre Binası baskını ile gelişmeler iyice “derin” bir boyut kazanmıştı. Seçimin çalındığı yönündeki asılsız iddialar üzerine Trump yanlısı kalabalıklar Kongre binasına girmiş, çıkan olaylarda dört kişi hayatını kaybetmiş, bazı polisler de olay sonrasında intihar etmişti.

    Kongre binasındaki olaylar sonrasında Trump’a yönelik soruşturma ve azil girişimleri başarısız olmuş, Trump yeniden başkan seçildikten sonra Başkanlık yetkisini kullanarak yargılananları affetmişti.

    Aslında meselenin köklerinin ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı “Stratejik Hizmetler Bürosu’nun” (Office of Strategic Services -OSS), CIA’e evrildiği 1948 yılını takiben Cumhuriyetçi Parti içindeki biri “ulusalcı” (ya da MAGA’cı) diğeri (dış) “müdahaleci” diyebileceğimiz iki kanat arasındaki mücadelenin belirginleştiği 1950’li yıllara kadar dayandığı bir gerçek. (Ama o mevzu, başka bir yazımızın konusu olsun, burada sınırlarımızı fazla aşmayalım.)

    Pek öyle matah değerlere sahip olmayan, hatta ırkçı olarak nitelendirilebilecek fikirlerle de donanmış Kirk’ün bir Gandhi olmadığı ortada. Ama o, “ABD’nin Dönüm Noktası” (TPUSA) isimli kâr amacı gütmeyen önemli bir organizasyonun ikonik kurucusu olarak da önemliydi. Onun yakın tarihli en büyük girişimlerinden biri, yine muhafazakâr anlayışa sahip Blexit hareketiyle işbirliğine yönelmesiydi. Trump yanlısı bir çizgi izleyen Candace Owen isimli bir siyasi aktivist ile Brandon Tatum isimli bir sosyal medya iletişimcisi tarafından 2019 yılında kurulmuştu Blexit. İngiltere’nin AB’den kopuşunu ifade eden “Brexit” terimini anımsatan bir bileşimle, “Black” ve “Exit” sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşan Blexit hareketi, ABD’deki Afrika ve Latin kökenli Amerikalılar başta olmak üzere tüm etnik grupların Demokrat Parti ile ilişkilerini sonlandırarak Cumhuriyetçilerin saflarına geçmelerini teşvik ediyordu. Ona göre, Demokratlar polisin siyahi Amerikalılara yönelik polis şiddetini bir mit haline dönüştürerek seçimlerde siyah oyların kendi lehlerine akmasını garantiliyor ve böyle seçim zaferi elde ediyorlardı. “Bu miti kıracak ve Liberaller ile Siyahlar arasındaki mevcut suni dengeyi çatlatacağız, etnik gruplar arasında bir uyanış gerçekleştireceğiz,” şeklinde özetleyebileceğim söylemlere sahipti Candace Owen. Onun bu anlayış temelinde “bir yeniden doğuş/rönesans” hareketi olarak nitelendirerek vakıf haline getirdiği Blexit, 2023 yılında TPUSA ile birleşmişti.

    Filistin’deki soykırımın ilk dönemlerinde İsrail yanlısı hatta açıkça Siyonist görüşler benimsemiş olan Kirk’ün son olarak 7 Ekim’deki Netanyahu tavrını sorgulayan, kıyıma mesafe almış izlenimi veren podcastler üretmiş olduğunu da burada not edelim.

    Velhasıl, Gazze’de 70 kişinin hayatını kaybettiği bir günde yaşadığı tek bir cinayetle ABD dünyanın gündeminin merkezine oturmuş görünüyor. Elbette Cumhuriyetçi Parti’nin tabanının popülist fikirlerce yeniden şekillendirilmesinden yana olan güçler ile bunu reddedenler arasındaki mücadelenin vardığı nokta önemli. Ama şu tarihsel momentte, galiba asıl önemli olan gerçeklik, adaleti, uluslararası hukuk ilkelerini hâkim kılması gereken, barış için çaba göstermesi gereken kurumların çalışmadığı, çalıştırılmadığı bir dönemden geçiyor olmamız. Ezcümle, bundan 20-30 yıl evvel bir silahlı gücün egemen bir devletin bakanlar kurulunun Başbakan dahil beş üyesini birden bir saldırıyla öldürmesi çok büyük patırtı kopartabilir, uluslararası bir krize neden olabilirdi. Ama 2025 yılında İsrail, Yemen’in Başbakanını, dışişleri bakanını, adalet bakanını, gençlik ve spor bakanı ile çalışma bakanını, toplantı halindeyken bir hava saldırısıyla öldürebiliyor. Ha, böyle bir şey yaşayınca da “yer yerinden oynamıyor,” BM Güvenlik Konseyi acil toplanmıyor, faili -şiddet içeren yöntemler de dahil olmak üzere- sorumlu tutacak uluslararası bir süreç işlemiyor. Hatta fail, “bu sadece bir başlangıç” diyor ve pekâlâ bu işten -kendisini sorumlu hissetmeden- sıyrılabiliyor.

    Sonra o fail, tam BM’nin İsrail’in kıyımını görüşeceği gün, gidiyor, bir başka egemen ülkede, Katar’da Filistinli müzakere heyetini vuruyor. Dünya sadece, “acaba sırada kim var” diye soruyor. Tek merak edilen “bir sonraki hedef” oluyor. “Acaba Türkiye mi şimdi hedefte,” deniyor? Bu arada Filistin topraklarındaki soykırım hız kesmeden devam ediyor.

    Soykırım hız kesmeden, kadın ve çocukları da hedefe koymuş ilerlerken, NATO üyeleri, sadece, Rus insansız hava araçlarının (İHA) Polonya hava sahasını ihlal edip etmediği konusunda hassas. NATO üyeleri, Rus İHA’larının Ukrayna’daki hedeflere düzenlediği saldırılar sırasında Polonya hava sahasını ihlal ettiği iddiasıyla, NATO’nun Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 4. maddesinin işletilmesini istişare ediyor.

    Sanki adı konmamış, ilan edilmemiş bir büyük savaşın, herkes işinde gücündeyken ağır çekim yaşandığı bir tarihsel momentteyiz. Alevler tüm dünyayı kaplamış değil belki, ama içten içe yanıyor bir yerler ve başkalarının acısını hissetmeyi çoktan unutmuş durumda olduğumuzdan, biz yanmıyorsak “not my problem” havasında yaşıyor gidiyoruz. Hatta, ölenlerin bunu hak ettiklerini düşünenler bile azımsanamayacak boyutlarda olabiliyor.

    Olup bitenler Batı’yı, yani “Kurallar temelli düzenin” işleticisini, hegemonyasını yitirmek üzere olması ve düşman bellediklerine karşı giderek şiddetlendireceği tavrı için toplumlarında rıza imalatına girişmiş olması dışında, çok fazla ilgilendirir görünmüyor.

    Böyle bir sürecin bizi tek götürebileceği yer, küçük birtakım başka provokasyonlarla, masaların topyekûn devrildiği ve ateşin başka coğrafyalarda da büyüyeceği bir tam kaos ortamı ve tabii ki, düşman(lık)ların çoğaltılarak toplumsal birliklerin militarist yöntemlerle tahkim edilmeye, toplumsal üretimlerin bu doğrultuda yeniden organize edilmeye başlandığı tarihsel moment.

    Sanırım geçen hafta yaşananlar bizi bu noktaya biraz daha yaklaştırdı. Tarih hızlanmış görünüyor. Bu sürecin sonunda daha fazla maraz göreceğimiz muhakkak. Meseleyi çözmemize katkıda bulanabilecek ifade özgürlüğünün -değil Türkiye’de- ABD, hatta Avrupa’da bile çok parlak zamanlardan geçmediğini biliyoruz. Ancak Atlantik’in iki yanında da, ufukta, ifade özgürlüğünde bugünkü marjımızı dahi aratacak çok daha otoriter yönelimler, dönemler göründüğünü de söylemek mümkün.

    Umarım iş oralara varmadan, aklımızı başımıza devşirir, LastExit’i alır, uluslararası adaleti yeniden işletmeye başlayabiliriz. Ve umarım -başta Filistinliler olmak üzere- tüm dünyaya rahat bir nefes aldırabiliriz.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

    19 Aralık 2025

    Misafir işçi programları işgücü sömürüsünün aracıdır

    17 Aralık 2025

    İmamoğlu davasındaki 4 bin 600 günlük (12 yıl 6 ay) sürenin mucidi kim?

    15 Aralık 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Siyasi Haber

    Suriye’de Aleviler için çember daralıyor: Çözüm halkın öz örgütlenmesinde

    Mehmet Murat Yıldırım

    19 Aralık: Takvimin kapkara bir günü-1978-2000-2024

    Muhsin Dalfidan

    Müzakere-mücadele diyalektiği ve Süreç

    Necla Akgökçe

    Asgari ücret artışı en çok kime yarar?

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Şebnem Oğuz

    Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

    Siyasi Haber

    Misafir işçi programları işgücü sömürüsünün aracıdır

    Kemal Vuraldoğan

    İmamoğlu davasındaki 4 bin 600 günlük (12 yıl 6 ay) sürenin mucidi kim?

    Ümit Akçay

    Trump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Birleşik Kamu-İş’ten bütçe tepkisi: “Asgari ücret masasında işçi yok, bütçe emekçiyi yok sayıyor”

    19 Aralık 2025

    Gebze Sendikalar Birliği’nden grev, miting ve dayanışma vurgusu

    19 Aralık 2025

    Avrupa’da çiftçi direnişi Mercosur anlaşmasını durdurdu

    19 Aralık 2025
    KADIN

    Leyla Zana’ya tribünlerden cinsiyetçi saldırı: DEM Parti’den sert tepki

    19 Aralık 2025

    Kadınlardan 2026 bütçesine tepki: “Bu bütçe yaşamı değil savaşı finanse ediyor”

    19 Aralık 2025

    İsviçre Parlamentosu’nun “kadın düşmanı” kararına karşı kadınlar parlamentoyu kuşattı

    10 Aralık 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.