SEÇTİKLERİMİZ – Evrim Ağacı: Küresel ısınma sonucu ortalama sıcaklık 1 derece artsa ne olur?
Başlıktaki soru, birçoklarının küresel ısınmayla ilgili verileri duyduğunda aklından geçen, bazılarının ise dillendirdiği bir sorudur. Eğer ki küresel ısınma verilerine bakacak olursanız, ortalama sıcaklıkların 0.75-1.5 derece civarında değiştiğini görürsünüz. Birçok sefer bu kadarlık bir sıcaklık değişimini fark etmeyiz bile! E o zaman bu sıcaklık değişimi neden önemli olsun ki? Bunu önemsemeye değer mi?
Evet, kesinlikle! Birçok coğrafya için 1 derecelik bir sıcaklık artışı ilk etapta dikkate değer bir değişim yaratmayacaktır. Ancak Dünya'nın sıcaklık değişimlerine hassas bölgelerinde 1 derece, müthiş bir farklılık demektir. Özellikle de donmuş halde su (buz) bulunan bölgelerde… Bu bölgelerde buz, genellikle erime noktasına çok yakın bir şekilde bulunur. Dolayısıyla 1 derecelik değişim, buzulların önemli bir kısmının erimesi yönünde dengenin bozulması için yeterli olacaktır. Örneğin Grönland, kimi yerde kilometrelerce kalınlığa ulaşan buz tabakasıyla örtülüdür. Ancak günümüzde, özellikle de yaz dönemlerinde bu buzlar yer yer erimeye başlamıştır; çünkü artık sıcaklıklar eskiden olduğundan daha yüksek değerlere ulaşabilmektedir. Eğer ki Grönland'daki bu buzulların tamamı erirse, ortalamada deniz seviyesi 7 metreye kadar artabilecektir. Bu, İstanbul ve İzmir gibi kentlerimiz başta olmak üzere Dünya'nın birçok kentinin sular altında kalması demektir. Yüz milyonlarca insan evlerinden olacaktır. Daha fenası, halihazırda yok olma tehdidi altındaki birçok yaşam alanı, bu su seviyesi değişimi yüzünden yok olacaktır.
Bu sıcaklık değişiminin bir diğer tehlikeli sonucu, hava durumu desenlerindeki değişim olacaktır – ki bunu çoktan hissetmeye başladık bile! Hava durumu, atmosferik ısının hareketiyle ilgilidir ve gezegenimizdeki hava hareketleri asırlardır oldukça dengeli bir dağılım göstermiştir. Örneğin okyanuslar belli bölgeleri ısıtır, belli bölgeleri soğutur, dolayısıyla gezegenimizdeki hava da belli bir bölgeden, belli bir diğer bölgeye, belli bir zaman diliminde hareket eder. İşte bu denge küresel ısınma nedeniyle bozulduğunda, hava durumu da anormal bir şekilde değişecektir. Kimi zaman uzun zaman dilimlerine yayılı değişimler yaşanabilir ve gezegendeki hava döngüsü buna adapte olur. Fakat şu anda olduğu gibi, insanî faktörlerin etkisiyle yaşanan aşırı hızlı küresel iklim değişikliği gibi durumlarda daha kısa vadeli değişimler ile ilgili olan hava durumunun, daha uzun vadeli değişimlerin sonucu olan iklime ayak uydurması mümkün olmaz. İşte bu durumda, gezegenin belli noktalarında aşırı ısı birikimi meydana gelmeye başlar. Buna bağlı olarak devasa döngüsel (siklonik) sistemler oluşur (örneğin kasırgalar). Elbette bunlar normalde de oluşan doğa olaylarıdır; ancak hava döngüsünün ve iklimin dengesinin bozulması sonucu bu kasırgalar çok daha sık, çok daha kuvvetli bir şekilde meydana gelebilirler.
O 1 derecelik ısı artışının bir diğer kritik sorunu ise birçoklarının farkında olmadığı, çiftçilerin ise yakından tanıdığı bir olaydır: ani sıcaklık değişimleri ve ani yağışlar. Örneğin 1989 yılının Noel gecesinde bir anda meydana gelen sıcaklık düşüşü, Florida'daki turunçgil ağaçlarının hemen hepsini köklerine kadar dondurmuştur. O sadece 1 gece boyunca yaşanan olay, halen küresel turunçgil ekonomisini olumsuz etkilemektedir ve bu olayın etkisi halen atlatılamamıştır. Tabii ki insanların iklim değişikliğine bağlı hava değişiminden daha fazla haberdar olduğu bir nokta, bir damla yağmur yağmaksızın geçen uzun ve sıcak yazlardır. Ancak kışların daha sert ve daha öfkeli geçmesi, sıcaklığa duyarlı birçok tohumun sadece birkaç saat içerisinde yok olması anlamına gelebilir.
"İyi ama, küresel olarak ısınıyorsak, havanın soğuk olması iyi bir şey değil mi?" Hayır! Havanın dünyanın belli bir yerinde eskisine göre daha soğuk olması, küresel ölçekte sıcaklığın dengelendiği ve aynı kaldığı anlamına gelmiyor. Sözünü ettiğimiz gibi ısı, gezegenin belli bölgelerinde daha fazla birikmeye başlıyor ve genel ortalama yukarıya çıkıyor. Bu da, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklığın iki yönde de ekstremlere ulaşmasına neden oluyor: Hem çok sıcak havalar, hem çok soğuk havalar… Bu dengesizlik, küresel ölçekte birçok ekonomiyi ve canlıyı olumsuz etkiliyor.
Dolayısıyla "Bizim şehirde sıcaklıklar artmıyor, azalıyor; demek ki küresel iklim değişikliği yalan." demek, batan bir geminin bir tarafı sudan yüksek olduğu için "Bizim bulunduğumuz taraf suyun dibine gitmiyor, tam tersine yukarı çıkıyor, demek ki gemi batmıyor." demek gibidir.
Gemi batıyor ve bir şeyler yapmazsak, hep birlikte dibi boylayacağız.
Kaynak: Prof. Dr. Jess H. Brewer (British Columbia Üniversitesi Fizik ve Astronomi Bölümü)