SEÇTİKLERİMİZ – Kaan Sezyum yazdı: Kapatıyoruz
Arkadaşlar kapatıyoruz, son saçları uzatın.
Bakılacak son sitelere bakın, yapılacak son komiklikleri yapın.
Zaten uzun süredir festival, konser filan olmuyor, gidebileceğiniz son konsere de gidin. Bundan sonra paso belediye sanatçıları gelecek buralara…
Son itirazlarınızı edin, suyunuz ısındı, bundan sonra kaynar suyla devam edeceksiniz.
Şu anda hala iyi niyetiniz ve düşük bir profiliniz varsa biatçı olmak için son fırsatlar. Bundan sonra zaten Sur da bir Toledo da bir olacak.
Ölümsüzlüğe inanmıyorsanız, artık inanmaya başlayın çünkü bundan sonra hayat size haram.
Son gezilerinizi yapın sokaklarda, artık eskisi gibi değil hiçbir yer.
Son hatıralarınızı yaşayın, bundan sonra ne yaşarsınız ne de yaşamazsınız.
2000 yılına geldiğimizde artık insanoğlu olarak biraz evrilmemiz lazımdı. Nedense olmadı. Yani biz evrilmesek de bizi yönetenlerin biraz gelişmeleri, evrilmeleri gerekirdi. O da maalesef olmadı. Yıllarca devletin yumruğu altında ezilmiş hor görülmüş kalabalıklar “Yeter artık” dedi ve gücünü toplayıp direksiyona geçti… Sonrasında o gücü her alan aklını yitirdi. “Zamanında bizim anamızı ağlattınız, şimdi sıra sizde ananızı da alıp gidin” çekmeye başladı.
Gerçekten de kontrolsüz güç hiçbir şeye benzemiyor.
Kontrolsüz güç, deli kuvveti dediğimiz şeye benziyor en fazla.
Ne yapacağı belli değil, neye saldıracağı, neyi kıracağı, neyi koruyacağı belli değil.
Kuralı yok, ahlaki bir zemini yok, bir fikri yok… Güç sarhoşluğu kafaların en büyüğü olmalı.
Bağımlılık konusunda da 1. sınıf uyuşturuculara yakın bir psikolojik durumu var güç bağımlılığının. Aynı şöhretteki gibi, belli bir süre içinde hakkında yeniden haber çıkmazsa aklını yitirecek dandik ünlüler gibi, aşırı güçlüler de ellerindeki güçle ne yapacağını çoğu zaman bilemiyor.
Bir yandan çok zengin olmak gibi. Aşırı zengin olup, parasını nasıl harcayacağını bilemeyen koca koca adamlar bir noktada arabalarını, uçaklarını, evlerini altın kaplıyor ya işte aynen onun gibi. “Bakın ben nasıl zenginim” demenin başka yolunu bilmiyor kimileri.
Ya da tüm parasını silahlara, aşırı lüks saçma sapan spor arabalarına ve çevresinde bulunması için parasını verdiği insanlara harcayan gösteriş delileri gibi… Bir şartla farklılar, bir tanesi kendi şovunu yaparken diğeri kendisine değer verilmesini istiyor, ikisi de delice istiyor bunu. Bu yolda da deliriyorlar haliyle
Bir evrim geçiririz, daha adil, daha güzel nefis bir ülke oluruz diye düşünüyordum. Ben ilkokuldayken “kendi kendine yeten” bir ülkeydik. Topraklarımızda yetişen domatın, salatalığın, zeytinin, üzümün tadı hiçbir yerde yoktu. Şimdi patatese bağladık.
Evrimleşiriz zannettim, dünyada organik tarım gelişirken biz tarım arazilerimizin üzerini betonla kaplamakla meşguldük. Çünkü para lazımdı, çünkü kredi notumuz düşerse ülkede yol yapılamazdı ve bir ülke için en önemli şey yoldu sanki.
Oysa bir ülke için en önemli şey hayat olmalı. Toprağındaki, suyundaki, caddesindeki, sokaklarındaki, meydanlarındaki, parklarındaki, koylarındaki hayat… Bizde ise sadece zenginlerin vatandaşın orasına burasına koymak için yeminler ettiği bir hayatın dandik figüranlarıyız.
Başrolde olmak istemiyoruz ama kendi ülkemizde de figüran gibi kimsenin sallamadığı hayatları da hak etmiyorduk.
Evrim yalanmış, maymundan gelirken, maymuna döndük yine.
(Bu yazı BirGün gazetesinde yayınlanmıştır.)