Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Türkiye’de 240 gölün 186’sı kurudu…

    8 Kasım 2025

    MKÜ öğrencilerinden Rojin Kabaiş için eylem

    8 Kasım 2025

    Her şey o kadar da kötü değil!

    7 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Her şey o kadar da kötü değil!

      7 Kasım 2025

      Kuyu Tipi Hapishaneler: Tecrit ve direniş

      6 Kasım 2025

      Romanes: Cadı dilinden direniş diline

      5 Kasım 2025

      İnşa süreci: Faşizm ya da demokrasi

      4 Kasım 2025

      Adaletin eşiğinde: Demirtaş kararı ve hukukun imtihanı

      3 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

      7 Kasım 2025

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025

      Motokuryelerin ekim isyanı

      28 Ekim 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025

      DSİP’ten Şenol Karakaş: Ne barış süreci demokrasinin gelişmesine ne de demokratik adımlar barış sürecinin nihayete ulaşmasına ertelenebilir

      27 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      ‘Kadıköy Kültür Evi hem nefes aldığımız hem de birlikte söz kurduğumuz bir yer’

      10 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Fırat’tan Şam’a bir yol var mı?

    Fırat’tan Şam’a bir yol var mı?

    FEHİM TAŞTEKİN Gazete Duvar için yazdı: İmralı kazanını yeniden kaynatanlar bugünlerde çok asabî. Suriye’nin bunda payı yok mudur? Vardır ama bu sürece ‘zırt’ dedirten nokta bence belirsizliktir. SDG lehine oluşan koşullar, Trump’ın Erdoğan’la el sıkışması halinde hızlıca değişebilir. Trump bütün taraflar için hala en büyük bahis.
    Fehim Taştekin30 Ocak 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Kuzeydoğu Suriye’nin geleceğine dair kurulan birden fazla masa var ve hepsi birbirine bakıyor. Bu bakışmanın getirdiği kilitlenme devam ediyor. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki temaslar belli-belirsiz sürüyor. Şam’da Halk Sarayı’nda oturan ‘ünvansız’ Ebu Muhammed el Colani görüşmeleri Türkiye ile işbirliği halinde yürüttüklerini söylüyor. Ankara ise bir yandan İmralı’da Abdullah Öcalan’la bir şeyler pişirmeye çalışırken diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın sepetinden ne çıkacak diye bekliyor. Aynı beklenti Kürtler dahil bütün taraflar için geçerli.

    Ankara’nın SDG’yi tasfiyeye yönelik azami baskı üretme mekanizmalarında bazı contalar yanmış durumda. Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü’nden Fırat’ın doğusuna geçirme hamleleri sert bir direnişle karşılaştı. Doğrudan Türkiye’nin kara harekâtı seçeneği de Amerikan vetosunu aşamıyor. Yani saha kartı şu koşullarda çalışmıyor.

    SDG’yi HTŞ’ye havale etme planı da yeni sınırlarla karşılaşıyor. Colani’nin ‘makul adam’ olma zorunluluğu ve Türkiye dışında pek çok ülkenin devreye girmesi yeni bir denklem doğuruyor. Bu da SDG’yi Şam eliyle halletme seçeneğini zayıflatıyor.

    Trump’ın sağı solu belli olmamakla birlikte köşe başlarına oturttuğu adamlar, SDG’yi ortada bırakarak Suriye’den çekilme fikrini karşı.

    Fransız ve Amerikalıların Colani’nin karşısına ortak Kürt heyeti çıkarma çabaları da potansiyel olarak bir karşı ağırlık oluşturuyor. Bazı Batılı ülkeler SDG ile HTŞ arasında gizliden gizliye arabuluculuk da yapıyor.

    Bütün bunlar Mazlum Abdi’nin Şam’daki pazarlık masasında elini güçlendiren faktörler. İmralı kazanını yeniden kaynatanlar da bugünlerde çok asabî. Suriye’nin bunda payı yok mudur? Vardır, ama bu sürece ‘zırt’ dedirten nokta bence belirsizliktir.

    ***

    Bu tür bir ortamda SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin HTŞ lideri Colani ile anlaştıklarını duyurması biraz heyecan yarattı. Abdi, ANHA’ya röportajında “Görüş birliğine vardık” dediği noktaları şöyle sıraladı: Müstakbel Suriye ordusu içinde SDG’nin durumu, toprak bütünlüğü, parçalanmanın reddi, diyaloğun canlandırılması ve siyasi çözüm. “Anlaştık” sözü belirsizliği gideren bir şey mi? Kanaatimce değil.

    Abdi’nin sözlerinden hareketle SDG-HTŞ diyaloğunun tutunduğu noktalar şöyle:

    – HTŞ ile SDG arasında şimdiye kadar çatışma çıkmadı.

    – Rakka, Deyr el Zor ve Halep konusunda askeri koordinasyon var.

    – İki taraf da SDG ve HTŞ’yi çatışmaya sürüklemek isteyenlerin farkında.

    Abdi, Suriye içinden ve dışından çatışma çıkarmaya çalışanlar olduğunu belirterek “Planlar boşa çıkacak” diyor.

    Bunlar tutunma noktaları. Peki kopma noktaları? Henüz hiçbir şeyin karara bağlanmadığını anlıyoruz.

    Abdi, “Temel noktalarda farklılık bulunmamaktadır. Suriye’de tek bir ordunun olması ve SDG’nin de bu ordunun parçası olması konusunda anlaştık. Fakat mekanizmasının ne olacağı, nasıl yürütüleceği gibi konularda görüşmeler devam ediyor… Üzerinde biraz anlaşamadığımız konu, bunların ne zaman olacağı konusu…” diyor.

    ***

    Zamanlama vurgusu basit bir mesele değil. Colani, Savunma Bakanı’nı atadıktan sonra bütün örgütlerin kendilerini feshedip yeni orduya katılmalarını istedi. Saraydaki toplantıya katılanlar “Tamam” dedi. Bunun istisnaları var. SDG zaten davetli değildi. Süveyde’deki Dürziler de anayasa yazılıp devlet teşkil edilinceye kadar silah bırakmayacaklarını duyurdu. HTŞ ile birlikte hareket edip Şam’a ilk giren Dera merkezli bir iki grup da ‘pazarlık’ istiyor.

    Anladığımız kadarıyla SDG de orduya entegrasyon için bir formül bulunsa bile tablo netleşmeden o kritik eşiği geçmek istemiyor.

    Çünkü yanıt bekleyen bazı sorular var:

    – Fırat’ın doğusundaki fiili özerk bölge siyasi sürece nasıl dahil edilecek?

    – HTŞ’nin vadettiği ulusal konferansa katılım hangi çerçevede olacak? Mesela bireysel olarak mı örgütsel olarak mı? Kürt heyeti olarak mı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ya da SDG olarak mı?

    – Özerk yönetim ve SDG 1 Mart’ta kurulması hedeflenen geçiş hükümetinde nasıl temsil edilecek?

    – Yeni Suriye anayasası hangi temeller üzerinde yazılacak? Şeriata dayalı bir sistem mi yoksa demokratik-laik bir sistem mi?

    – Ulusal meclisi belirleyecek seçimler hangi temelde, nasıl ve ne zaman yapılacak?

    İşte orduya katılım için zamanlama bu soruların yanıtına bağlı olarak önem kazanıyor.

    Abdi’nin verdiği bilgilere göre birkaç gün önce HTŞ ile toplantı yapıldı. Karşılıklı talepler sunuldu. Şimdi yanıtlar bekleniyor.

    ***

    SDG’nin blok olarak Suriye ordusuna katılmasına HTŞ’nin yanıtı olumsuzdu. Mekanizma konusundaki uzlaşmazlık sanırım bununla ilgili. HTŞ’nin Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra birkaç kez ordu içinde farklı statü ya da komuta düzeni olamayacağını belirtti.

    Abdi, HTŞ’deki çelişkili açıklamaların baskılardan kaynaklandığını savunarak “Bizim için en önemlisi Sayın Ahmet el Şara’nın (Colani) açıklamalarıdır” diyor. Colani’nin merkeze alınması HTŞ içindeki bozucu faktörleri bertaraf etmeye ya da Ankara’nın etkisini sınırlamaya dönük taktiksel bir yaklaşım da olabilir. Colani’nin Amerikalıların da etki alanında olması SDG’ye kime odaklanacağını gösteriyor.

    Nihai statü pazarlığında kritik dönemece girinceye kadar diyalog zeminini güçlendirmek için pratik bazı adımlar da gündemde. Mesela Rakka’nın güneyinde 8 Aralık sonrası SDG’nin eline geçen iki petrol bölgesi HTŞ yönetimine bırakıldı. Bu devir teslim sürecinde Amerikalılar da işin içindeydi. Sonra özerk yönetim, Hol Kampı’nda tutulanların evlerine dönmesi konusunda HTŞ’ye işbirliği önerdi. Irak sınırında Yarubiye (Til Koçer) ve Türkiye sınırında Kamışlı kapılarının açılması için de HTŞ’ye “Sorumluluk senindir” denildi. Daha önce ortamı yumuşatmak için yeni Suriye bayrağı özerk bölgelerde göndere çekilmiş, sınır kapılarının Şam’a devredilmesi önerilmiş ve Kandil bağlantılı yabancı savaşçıların Suriye’den gönderileceği söylenmişti.

    HTŞ de bir çözüm taslağıyla yanıt verdi. El Cezire Arapça kanalına göre teklif, Kürtlerin kültürel haklarının tanınmasını, bu konuda anayasal güvence verilmesini, (bireysel olarak) Kürtlerin güvenlik kurumlarına alınmasını ve yerel meclislere geniş yetkiler verilmesini içeriyor.

    Middle East Eye da Ankara’daki kaynaklara dayanarak bu teklifin Türkiye’nin istekleriyle uyumlu olduğunu yazdı. Konuya hakim bir Türk kaynağın “Ankara esasen Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) demokratik seçimlere katılan ve Şam’da temsil hakkı kazanan ulusal bir partiye dönüşmesini istiyor” dediği aktarıldı.

    Fakat bunlar orta yola işaret etse de SDG’nin taleplerini karşılamıyor. SDG’nin Suriye ordusuna blok halinde entegre edilmesi, mevcut konuşlanma alanlarında kalması ve sınırları kontrol etmesi kritik koşullar arasında yer alıyor ki, bunlar, güç yapılanmasında bir muhtariyet anlamına geliyor. Bir diğer kritik koşul petrol sahalarının devrine karşılık gelirden sabit pay verilmesi.

    Şam’da Colani ve Kusra ile görüştükten sonra bir yazı kaleme alan El Mecelle Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi’nin aktardığı bilgilere göre ise HTŞ yönetimi şunları talep ediyor:

    – SDG’nin feshedilip 70 bin savaşçısının yeni orduya katılması.

    – Suriyeli olmayan PKK yöneticilerinin sınır dışı edilmesi ve Türk vatandaşı olanların Ankara’ya teslim edilmesi.

    – Ademi merkeziyetçiliğe hayır denilmese de özerk yönetimin feshi.

    – Stratejik zenginliklerin Şam’ın kontrolüne bırakılması.

    – Türkiye ve Irak sınırlarının yanı sıra cezaevi ve kampların kontrolünün devri.

    Abdi’nin “anlaştık” demesine karşın henüz buluşma noktaları oluşmuş gözükmüyor.

    ***

    Girişte sözünü ettiğim SDG lehine oluşan koşullar, Trump’ın Erdoğan’la el sıkışması halinde hızlıca değişebilir. Trump bütün taraflar için hala en büyük bahis. İsrail devlet televizyonu KAN 11’e göre Beyaz Saray yetkilileri, İsrailli mevkidaşlarına Trump’ın Suriye’den Amerikan askerini çekme planını iletti. Plan, Tel Aviv’de endişe yarattı. Malum İsrail 8 Aralık sonrası engelsiz bir şekilde Suriye topraklarındaki işgali genişletti. Suriye’de Amerikan varlığı onlara da güç veriyor. Ayrıca SDG’yi gelecekte Suriye’de potansiyel müttefik olarak görme eğilimindeler. Dışişleri Bakanı Yisrael Katz açıkça müttefikler nezdindeki temaslarda SDG’ye desteğin sürmesi konusunu gündeme getirdiklerini söylemişti. KAN 11’in haberi, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun 4 Şubat’taki Washington ziyareti öncesi muhatapları dürtme amacı taşıyor olabilir. Trump henüz yol haritası anlamına gelen bir şey söylemedi. Asker çeksin ya da çekmesin önemli olan şu: Trump Kürtlerin özerklik talepleriyle ilgilenecek mi, ilgilenmeyecek mi? Bunun için Şam ve Ankara üzerinde kredisini kullanacak mı kullanmayacak mı? Şimdiye kadarki mesajları “Aman bana ne” havasındaydı. Fakat ABD’nin tutumu Türkiye’nin adımlarını şekillendirdiği için bigane kalması mümkün değil.

    Biden yönetiminin yürüttüğü temaslar Ankara, Kamışlı ve Şam üçgeninde bir orta yolun bulunması çabasına işaret ediyordu. Bu temasların sonucu Trump’ın önüne de gidecektir. Netanyahu ile Beyaz Saray’daki görüşmede Suriye’nin gündeme gelmemesi mümkün değil. Bu temas trafiğinde yer alanların Reuters’a verdiği bilgiye göre, taraflar kamuoyuna yaptıkları açıklamalardan daha fazla esneklik gösteriyor.

    Ortada net bir şey olmamakla birlikte şunu söylemek yanlış olmayabilir: Özerklik ya da federasyon çağrışımı yapmayan ademi merkeziyetçilik, tarafları köşeli duruşlarından çıkaran sihirli iki kelime olabilir. Abdi’nin Colani ile anlaştık dediği hususların zemininde de adı konulmamış kısmi muhtariyet unsurları yer alabilir. Ama kesin yanıtlar şu aşamada hiç kimsede yok.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    7 Kasım 2025

    SDG Komutanı Sipan Hemo: “Baas rejiminden kurtulduk. Şimdi sakal bırakan aynı düzene mi mahkûm olacağız?”

    6 Kasım 2025

    “New York, New York”

    6 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Ercan Jan Aktaş

    Her şey o kadar da kötü değil!

    Coşkun Özdemir

    Kuyu Tipi Hapishaneler: Tecrit ve direniş

    Cumur Ülker

    Romanes: Cadı dilinden direniş diline

    Muhsin Dalfidan

    İnşa süreci: Faşizm ya da demokrasi

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kavel Alpaslan

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Ümit Akçay

    Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Gebze’de çöken bina: Uyarı raporu yıllar önce hazırlanmış, bakanlık kamulaştırmayı durdurmuş

    7 Kasım 2025

    Koop-İş Sendikası grev kararı aldı: “Swatch Group emeğe saygı duymalı”

    6 Kasım 2025

    Ekim ayında en az 169, yılın ilk on ayında en az 1737 işçi hayatını kaybetti

    6 Kasım 2025
    KADIN

    Eşitlik İçin Kadın Platformu: 11. Yargı Paketi kadınların mücadelesini suç sayıyor!

    4 Kasım 2025

    Erkekler Ekim’de 22 kadını öldürdü: Şiddet durmuyor

    4 Kasım 2025

    Amazonlu kadınlar COP30 müzakerelerinde yer talep ediyor

    3 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.