Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, KKTC’de siyasetçiler hakkında yayınlana videoları konu edindiği yazısında “Lefkoşe’de pişen bir şey varsa Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e, Antalya’ya, Muğla’ya, Mersin’e de düşer. Sanırım birileri 15 Temmuz’la da ilgili birtakım bilgi, belgeler servis edecekler.” dedi.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Kıbrıs deyip geçmeyin” başlıklı yazısında, KKTC Başbakanı Ersan Saner ve iktidar ortağı Demokrat Parti Genel Başkanı Tözün Tunalı’ya ait olduğu öne sürülen ‘kasetlere’ ilişkin yazdı.
“Lefkoşe’de pişen bir şey varsa Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e, Antalya’ya, Muğla’ya, Mersin’e de düşer.” ifadesini kullanan Dilipak, özetle şunları yazdı:
“Bu işin sağı solu, Alevi’si Sünni’si, Türk’ü, Kürt’ü, Arab’ı yok.Peker şimdi bir başka adres üzerinden burada dönen fuhuş belgelerini yayınlayacakmış. Zaten daha dakika bir, KKTC Başbakanı gitti. Süreç bir işadamı ile başladı. KKTC ile ilgili iddialara bakılırsa, burada kumar da var, kara para işi de, fuhuş da var, uyuşturucu da.
Bana kalırsa bu bir kuşatma ve teslim alma operasyonudur. Bu gelişmeler, Ankara’da İstanbul’da birtakım çevreleri ciddi anlamda rahatsız etmiştir. Aslında onlara şu mesaj veriliyor: “Akıllı olun, uslu oturun, söz dinleyin, yoksa!..” Hiçbir zaman o kasetlerin bütünü açıklanmayacak! O kasetleri servis edenler, o tezgahı kuranlardır. Bunlar bugünkü kayıtlar değil, eski arşivlerdir. Eee “sakla kasedi gelir zamanı”!.
“15 Temmuz’la da ilgili birtakım bilgi, belgeler servis edecekler”
(…) Bu tür kasetlerle siyasetin dizayn edilmesi yeni değil. Yakın zamanda Baykal’ın nasıl gidip Kılıçdaroğlu’nun nasıl geldiğine bakın. O süreçte başka kimler kaset operasyonunun kurbanı olmuşlardı, hatırlayın! Sanırım birileri 15 Temmuz’la da ilgili birtakım bilgi, belgeler servis edecekler. Bunların doğru olması da gerekmiyor. Bu belgelerin birçoğu fabrikasyon çıkmadı mı? Birileri de bu işlere bulaşırken bir gün bu işlerin bu noktaya geleceğini hiç düşünmüyorlar sanki. Çevrelerinde çok güçlü birçok kişi, isim olunca, bir de kendi aralarında bir “dehşet dengesi” olunca bir özgüven patlaması yaşıyorlar.
Bu işleri kim niçin yaparsa yapsın, birileri bu işi kendi kişisel hesaplaşması, siyasi çıkarları için de kullanacaktır. Hatta dikkat etmek gerek, birileri bu durumu fırsat bilip, yangına körükle gidercesine, kendi elindeki tek ya da sınırlı sayıdaki bilgi, belge, görüntüleri bu yolla servis edebilir.
Hatta Deepfake görüntülerle, aslı astarı olmayan kurgular da gündeme gelebilir. Şantaj dosyaları gündeme gelebilir. Bu işlerin bu noktaya geleceği belliydi ve gelişmeler böyle bir şeyin yaklaştığını gösteriyordu. Bugün MOSSAD ajanlarına operasyon yapılıyor, Osman Kavala konusu AB ve ABD ile aramızda yeni bir sorun haline geldi. Durup dururken, Peker sonrası o çizgiden “Deli çavuş” diye biri daha çıktı. Bu kaynaktan ortaya atılan iddialar burada kalmıyor, birçok YouTube kanalında bunlar yorumlanarak daha başka detaylarla konu günlerce tartışılıyor.”