Selahattin Demirtaş’ın 3 Kasım’da tahliye edilebileceğine ilişkin haberlerle dair açıklama yayımlayan avukatlar, “Sayın Demirtaş söz konusu dosya kapsamında şartlı tahliye edilse bile, fiilen cezaevinden çıkamayacaktır çünkü Kobani Davası suçlamaları üzerine ikinci kez tutuklanmıştır” dedi.
Edirne Cezaevi’nde 5 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, 3 Kasım’da tahliye edilebileceğine ilişkin haberlerle dair bir açıklama yayımladı.
Avukatlar, AİHM’in Demirtaş’ın haklarının ihlal edildiği ve derhal serbest bırakılmasına yönelik karar aldığını hatırlatırken, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de Türkiye’ye suçlamaların düşürülmesi ve tahliye için süre verdiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin Bakanlar Komitesi’ne bir eylem planı sunduğu belirtilirken, bunun ‘manipülatif bilgiler içerdiği’ ve verilen karara uyulmayacağı mesajını içerdiği vurgulandı.
Avukatlar, Demirtaş’ın tahliye edilmesinin gerekliliğine vurgu yaparak, “Sayın Demirtaş söz konusu dosya kapsamında şartlı tahliye edilse bile, fiilen cezaevinden çıkamayacaktır. Çünkü Kobani Davası olarak bilinen ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde süren davadaki suçlamalar üzerine 20 Eylül 2019 tarihinde ikinci kez tutuklanmıştır” dedi.
“Yargıyı hukuka uymaya bir kez daha davet ediyoruz”
Açıklamanın sonunda “Hükümeti ve yargı makamlarını, hukuka uymaya, AİHM ve Bakanlar Komitesi kararları doğrultusunda adım atmaya bir kez daha davet ediyoruz” denildi.
Bilgi notunda şu ifadeler kullanıldı:
”Bilindiği üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 20 Kasım 2018 tarihli Daire ve 22 Aralık 2020 tarihli Büyük Daire kararı ile Sayın Demirtaş’ın, siyasi saiklerle tutuklanması ve tutukluluğunun sürdürülmesi nedeniyle bir dizi hakkının ihlal edildiğini tespit etmiş, kendisinin derhal serbest bırakılmasına karar vermiştir.
Kesinleşen ve bağlayıcı olan bu karara rağmen, kararın yerine getirilmesi yönünde herhangi bir adım atılmamıştır.
AİHM kararının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 14-16 Eylül 2021 tarihli oturumunda;
* • Demirtaş’ın, tutuklu yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada derhal serbest bırakılmasına ve hakkındaki suçlamaların düşürülmesine,
* • Demirtaş’ın serbest bırakılmasını engellemek, cezaevinde tutulmasını sağlamak ve seçimlere katılmasını engellemek için verilen 4 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararının kaldırılmasına,
* • 22 Haziran 2021 tarihine kadar Hükümet tarafından sunulması gereken genel önlemlere ilişkin eylem planını sunmak üzere Hükümete 30 Eylül 2021 tarihine kadar süre verilmesine karar vermişti.
Hükümetin Bakanlar Komitesine sunduğu eylem planında ise, AİHM kararına ve bu kararın infazının denetimini takip eden Bakanlar Komitesinin bu amaçla aldığı kararlara, bir takım manipülatif bilgiler vererek, uyulmayacağının açıkça ifade edildiğini üzülerek takip etmekteyiz.
Hükümet, Sayın Demirtaş’a verilen cezanın infazının, sanki AİHM Büyük Daire kararı yokmuşçasına, devam etmesi halinde nasıl tahliye edileceğine ilişkin, eylem planı görünümlü bir bilgi notu sunmuştur.
Oysa AİHM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hükümete, bireysel önlemler kapsamında Sayın Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması ve hakkındaki mahkumiyet kararının kaldırılması çağrısında bulunmuştu. Bu çağrıya uymayan Hükümet, eylem planı adı altında gönderdiği metin ile bu karara uymama tutumuna kılıf bulmaya çalışmış, Bakanlar Komitesince kaldırılması talep edilen 4 yıl 8 aylık cezanın infazı ile ilgili şartlı tahliye ve cezanın biteceği tarihleri bildirmiştir. Dolayısıyla Hükümetin “eylem planı”, Bakanlar Komitesinin konuya ilişkin “bireysel ve genel önlemler” çağrısını karşılamamaktadır.
Öte yandan, Sayın Demirtaş söz konusu dosya kapsamında şartlı tahliye edilse bile, fiilen cezaevinden çıkamayacaktır. Çünkü Kobani Davası olarak bilinen ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde süren davadaki suçlamalar üzerine 20 Eylül 2019 tarihinde ikinci kez tutuklanmıştır. Hakkındaki bu haksız tutuklama kararı halen devam etmektedir. Bilindiği gibi AİHM Büyük Dairesi, bu tutukluluğun derhal kaldırılması gerektiğini karar altına almıştı.
Hükümeti ve yargı makamlarını, hukuka uymaya, AİHM ve Bakanlar Komitesi kararları doğrultusunda adım atmaya bir kez daha davet ediyoruz.”