Demokrasi İçin Birlik, ‘Tek adam, rejimi OHAL’siz yönetemiyor’ başlığı ile bir açıklama yayımladı. Açıklamada, ‘Yazlık-kışlık saraylar arasında mekik dokuyanlar OHAL dayatmasına sığınıyor’ denildi.
DİB, bugün yayımladığı açıklamada, OHAL sisteminin eleştirirken 15 Temmuz darbe girişiminin üzerindeki sis perdesinin hâlâ ortadan kalkmadığını savundu.
“Tek adam, rejimi OHAL’siz yönetemiyor” başlığıyla yapaılan açıklamada, “İktidar, ayakta kalabilmek için OHAL’e bağımlı. Anayasaya aykırı örtülü OHAL’in 3 yıl uzatılmasıyla ilgili yasa Meclisten geçti. Türkiye siyasi tarihinin belki de en önemli seçimlerine yine OHAL koşullarında gidebilmek ve ‘atı alan Üsküdar’ı geçti’ senaryosunu yenilemek, halkın olası tepkisini ‘dağıtılan 100 bin silahın’ korkusuyla boğma planı denize düşen rejimin sarıldığı son yılan OHAL” denilerek, şu ifadelere yer verildi:
‘Çok maaşlı saraylılar rejimine karşı geleceksiz ve güvencesiz gençlerin öfkesi büyüyor’
“Saray rejiminin tek adam yönetimindeki gemisi su alıyor. Tüm zorbalıklara rağmen halk rejime onay vermemekte direniyor, yaşanan çok boyutlu direnişler iktidarı giderek bir çaresizliğe doğru sürüklüyor. ‘6 ayda unuturlar’ denerek atanan Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün kendisi Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin görkemli ve kararlı direnişi sonrasında şimdiden tarihin konusu haline geldi. Deniz Poyraz’ın katledilmesi ve sonrasında Marmaris İlçe Binasına, Avcılar ilçe başkanına dönük saldırılar Halkların Demokratik Partisi (HDP) etrafındaki dayanışma çemberini genişletiyor. Kadınlar, emekçiler, toprağını suyunu ağacını korumak isteyenler direniyor. Çok maaşlı saraylılar rejimine karşı geleceksiz ve güvencesiz gençlerin öfkesi büyüyor, iktidar partilerinin meşruiyet ve oy kaybı durdurulamıyor. Rejimin bu tabloya karşı hamlesi ise bir torba yasa içine gizlenmiş OHAL restorasyon yasası.
‘Saray rejimi OHAL sayesinde kuruldu’
İktidarın onca yurttaşın ölümüne rağmen Allah’ın lütfu olarak gördüğü 15 temmuz darbe girişiminin ardından iki yıl süren bir Olağanüstü Hal (OHAL) dönemi yaşadı. Binlerce kişi hukuksuz şekilde gözaltına alıp tutuklandı, işkence ve ağır insan hakları ihlalleri yaşandı. OHAL boyunca çıkarılan 32 kanun hükmünde kararname ile 125 bin 678 kişi hukuksuz biçimde kamu görevlerinden ihraç edildi, 2671 kurum kapatıldı. KHK’larla insanlar açlığa, işsizliğe mahkûm edildi. Saray rejiminin kurulabilmesi 15 Temmuz darbe girişimin sonunda mümkün olabildi, toplumun geniş kesimlerinin temel vatandaşlık haklarını askıya alan uygulamalarla, OHAL koşullarında gerçekleştirilen referandum ve seçimlerle tek adam rejimi inşa edildi. Meclis denetimi ortadan kaldırıldı. Yargı yürütmeye bağımlı hale getirildi.
’15 Temmuz hala bir sis perdesinin ardında’
15 Temmuz darbe girişimin arka planında, ABD emperyalizminin açık desteğini alan 1980 darbesi sonrasında yok edilmek toplumsal muhalefetin alternatifi olarak yol verilen, güçlendirilen ve giderek devlet içinde mevziler kazanan İslamcılığın iki kesiminin mutlak iktidar için giriştiği ölümüne mücadele yatıyor.
Bu iki kesim 2007-2015 döneminde iktidarı paylaşıp, muhaliflerini tasfiye etmek için kumpas üzerine kumpas çevirdi. Bu nedenle 15 Temmuz hakikatinden giderek kopan bir anlatıya dönüştü ve hâlâ bir sis perdesinin ardından görünebiliyor. Darbe girişiminden sonra kurulan Meclis OHAL Komisyonu Raporu’nun sırlara karışması iktidar tarafından çok iyi bilinen darbe girişiminin içyüzünün halktan saklanmaya çalışıldığını ortaya koyuyor. İslami rejim inşa etmek için yola çıkan bu iki kesimin rant ve çıkar ilişkilerine dayanan kavgasında fatura toplumsal muhalefete ve demokrasi güçlerine çıkarılıyor.
‘OHAL dayatmasına karşı demokrasi güçlerinin birliği elzem’
Çok maaşlı zorbalar, mutlak sadakat dışında bir meziyeti olmayan meziyetsizler, yazlık kışlık saraylar arasında mekik dokuyanlar, sarayın kumuna, mermerine halkın ekmeğinden daha çok değer verenler OHAL dayatmasına sığınıyor. Bu dayatmayı boşa çıkaracak olan ise, demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle halkın dişiyle tırnağıyla büyüttüğü direnişin akacağı meşru bir mecranın yaratılması.
Tüm demokrasi güçlerini iktidarın OHAL dayatmasını boşa çıkarmak, demokratik direnişi büyütmek için tüm birlik imkânlarını yaratıcılık, cesaret ve özgüvenle değerlendirmeye ve güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.”