KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, İçişleri Bakanı Soylu’nun istifasıyla Erdoğan’ın otoritesini sorgulanır hale getirdiğini belirterek, Soylu’nun iktidar bloğu içinde kendi başına bir figür haline geldiğini, iktidar koalisyonunda bir zihniyetin temsilcisi olduğunu söyledi.
SiyasiHaber
Bekir Ağırdır, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa kararının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘otoritesine’ yönelik bir sorgulamaya işaret ettiğini ve Soylu’nun artık iktidar koalisyonunda bir aktör olarak yer alacağını söyledi.
T24 Yazarı Murat Sabuncu ve KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, T24’te yayınlanan ‘Sayıların Dili'nde bu hafta koronavirüs salgının Türkiye'deki siyasi etkilerini, salgına karşı mücadelede hükümetin CHP'li belediyelere yönelik tutumunu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifa kararının sonuçlarını değerlendirdi.
10 Nisan’da insanların paniğe kapılarak market ve fırınlara akın etmesinin ardından yaşanan Soylu’nun istifası ve istifanın Erdoğan tarafından kabul edilmeme sürecinin siyasal sonuçlarıyla ilgili olarak, “Tümüyle tek insana bağlı, merkeziyetçi ve keyfiyetçi bir iktidar etme biçimi koşulsuz itaat ister, herkesten ve yönettiği bütün mekanizmalardan. Eğer o gücü koruduğunu hissettiriyorsa o mekanizmalara, o itaat de giderek zorunlu hale gelir. Süleyman Soylu gibi bir figürün istifa etmeye kalkışması bile o gücün yıpranıyor olduğuna dair, iktidar blokunun içinde ya da itaat edeler içinde bir sorgulamanın var olduğunu gösterir. Demek ki iktidar bloku içinde Erdoğan’ın eski gücü tartışılır hale geliyor” diye konuştu.
‘Soylu iktidar bloğu içinde kendi başına bir figür ve bir zihniyetin temsilcisi’
İstifa süreci, Süleyman soylunun iktidar içinde kendi başına bir isim ve figür haline geldiğinin altını çizmiş oldu. Hep beraber görmüş olduk ki, MHP’nin de desteği ile artık iktidar blokunun içinde bir Süleyman Soylu vakası vardır” diyen Ağırdır, “Bundan sonra Erdoğan bunu kabullenir kabullenmez, bunun bedelini ilk fırsatta çıkartmak ister. Bunlar doğrudur elbette. Ama ne kadar mümkündür? Ne kadar hangi koşullarda bunu yapabilir ve MHP’nin desteğine mecbur olduğu bir süreçte ve aynı zamanda da devletçi dediğimiz askeri ve sivil bürokrasiye rağmen? Süleyman Soylu, iktidar koalisyonu içinde devlet adına ve son derece hayata güvenlikçi, tek tipçi bakan, makul vatandaş tanımı konusunda son derece keskin olan ve devlettin güvenliğini bütün hak ve özgürlük, vicdan ve ahlak meselelerinin önüne koyan bir zihniyetin temsilcisi ya da sözcüsü gibi kabinede bir aktör olmuştur” değerlendirmesini yaptı.
İstifa süreci iktidarın salgına karşı bir yol haritası olmadığını gösterdi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa kararının aynı zamanda iktidarın salgına karşı mücadelede net bir yol haritası olmadığını da gösterdiğini dile getiren Ağırdır, sokağa çıkma yasağının ilan ediliş şekline de dikkat çekerek “İlkin 2 saat önce sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsunuz ardından 5 gün önce ilan ediyorsunuz. Hala hep beraber krizin ne kadar vahim olduğunu kavramış değiliz” ifadelerini kullandı.
CHP’li belediyeleri dışlayan iktidar kendi tabanının güvenini de zedeliyor
Ağırdır, Kkoronavirüs’e karşı maskelerin dağıtımına ilişkin de hala belirsizliklerin devam ettiğine dikkati çekerek, “24 saat içinde bütün belediyelere ulaştırılır, o belediyeler de 24 saat içinde bütün hanelere dağıtırdı. Ama hala Türkiye maske dağıtımını tartışıyor. Bunu sadece bir yönetim zihniyeti ile tartışırsanız yolu belli ama muhalif partinin belediyesi diye belediyeleri dışarıda tutuyorsunuz. Bu bakışla iktidar şimdiye kadar kendi kesimleri ile kurduğu güven ilişkisini bile zedeliyor” dedi.
AKP 1 Kasım 2015 seçimlerine göre seçmeninin yarısını kaybetti
Koronavirüs salgını öncesinde Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve toplumsal kutuplaşma gibi sorunların devam ettiğini ve salgınla mücadele ederken bu sorunların görmezden gelinmemesi gerektiğini vurgulayan Ağırdır, hükümetin böyle bir anlayıştan uzak olduğunu söyledi. “Salgın krizini yönetirken önceki sorunları görmezden gelemezsiniz ama AK Parti hala eski anlayışıyla sürdürülebileceğini sanıyor. Bunun hem kendi iktidarları için hem de ülkenin geleceği için ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değil” diyen Ağırdır, AKP’nin 1 Kasım 2015 seçimlerine göre neredeyse seçmeninin yarısını kaybettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinden kopan kitleleri kendine çekme kapasitesinin giderek azaldığını dile getirdi.