Galatasaray Üniversitesi öğrencileri, 6 Kasım 1981’de kurulan Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) 44. yıl dönümünde, güvenli ve özgür kampüsler, özerk, eşit, bilimsel, parasız ve ana dilinde eğitim talepleriyle bir araya geldi. Öğrenciler, 1980 darbesinden bir yıl sonra üniversiteleri ve özgür düşünceyi kontrol altına almak amacıyla kurulan YÖK’ün, aradan geçen yıllara rağmen AKP-MHP iktidarı döneminde de aynı işlevi sürdürdüğünü vurguladı.
12 Eylül faşizminin ürünü olan bu kurumu protesto etmek amacıyla bir araya gelen GSÜ öğrencileri “Kampüslerden sokağa, YÖK düzenini yıkmaya!” diyerek, üniversitelerini ne YÖK’e, ne iktidara, ne de sermaye düzenine teslim edeceklerini dile getirdi.
Üniversiteliler açıklamalarını şöyle sürdürdü: “YÖK, üniversiteleri bilimin, düşüncenin ve özgürlüğün mekânı olmaktan çıkarıp, sermayenin ve iktidarın çıkarlarına hizmet eden ticarethanelere dönüştürmüştür. Kamu üniversiteleri piyasaya açılmış, her köşe başında birer şirket gibi işleyen vakıf üniversiteleri türemiştir. Üniversiteliler, kayyum rektör atamalarıyla, soruşturmalarla, baskılarla ve gözaltılarla susturulmaya çalışılmaktadır. Ama biz susmuyoruz, susmayacağız!”.
“Bugün YÖK eliyle kurulan düzenin sonuçlarını her zamankinden daha net görüyoruz”
GSÜ öğrencileri, üniversitelerde sözünü söyleyen, iradesine sahip çıkan, politik bilince sahip öğrencilerin susturulmak istendiğini ifade etti. Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) yaşanan palalı ve sopalı saldırıların, YÖK’ün ve iktidarın yarattığı baskıcı düzenin kampüslerdeki yansıması olduğunu belirttiler.
Öğrenciler, kampüslerde devrimci öğrencilerin varlığına karşı iktidar desteğiyle güç kazanan faşist grupların üniversiteleri şiddet ve korku mekânına çevirmeye çalıştığını söyledi. Polis ve özel güvenlik birimlerinin gözleri önünde öğrencilerin saldırıya uğradığına, saldırganların cezasız bırakıldığına dikkat çeken öğrenciler, arkadaşlarına sahip çıkanların ise gözaltına alındığını ve soruşturmalarla sindirilmeye çalışıldığını ifade etti.

“Ama biz biliyoruz: korkan biz değiliz.”
Açıklamada, YÖK’ün üniversiteler üzerinde baskı mekanizmaları kurduğu ve bu mekanizmaların hocalar ve öğrenciler üzerinden uygulanan disiplin ve soruşturma süreçleriyle pekiştirildiği ifade edildi. Öğrenciler, bu düzenin kampüsleri korku mekanına dönüştürdüğünü, saldırı ve sindirme politikalarının yaygınlaştığını savundu: “Bizler ve hocalarımız üzerinden baskı üreten YÖK aparatını kampüslerimizden atacağız. Korkmayacağız, geri adım atmayacağız! YÖK’ün, faşizmin ve sermayenin kampüslerimizde kurduğu bu baskıcı düzenini yıkacak olan, özgürlüğe ve bilime inanan öğrencilerin dayanışmasıdır!“.
Galatasaray Üniversitesi öğrencileri, kampüsleri homofobik, cinsiyetçi ve ırkçı politikalara teslim etmeyeceklerini, özgürlük ve dayanışmayı üniversite ortamında yeniden yeşerteceklerini açıkladı. Açıklamada, yalnızca kendi okulları adına değil; YÖK’ün ve iktidarın baskıcı politikaları nedeniyle ülke genelinde geleceği ellerinden alınan tüm akademi bileşenleri adına da konuşulduğu belirtildi.
