Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Gelir Dağılımı İstatistikleri 2024” verileri, ülkemizde gelir eşitsizliğinin nasıl sürüp gittiğini çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. 2024 yılında yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 187.728 TL olarak belirlendi.
En Zengin %10 & En Fakir %10
Dünya Eşitsizlik Veritabanı (World Inequality Database, 2023 verileri) Türkiye’de en zengin yüzde birlik kesimin ulusal gelirin yaklaşık %24,4’üne sahip olduğunu bildiriyor. Aynı kaynak, Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesimin ulusal gelirin yaklaşık %56,7’sini kontrol ettiğini ortaya koyuyor. Bu durumda kalan %90’lık nüfus arasındaki dağılım büyük ölçüde eşitsiz.
Eşdeğer Gelir ve Gelir Dağılımı Göstergeleri
Ortalama eşdeğer kullanılabilir fert geliri 187.728 TL’ye yükselmiş olsa da, bu gelir düzeyinin en düşük %10’a düşen fertler için ulaşması mümkün değil; çünkü gelir dağılımındaki uçurum, ortalamanın çok altında ve sosyal mobilite zayıf.
TÜİK 2023 verileri, gelirdeki artışların eğitim düzeyi ve bölge gibi faktörlerle sınırlı kaldığını; düşük eğitim seviyesine sahip fertlerin gelirindeki reel artışın, en yüksek gelirli kesime göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Örneğin, lise altı eğitimli ya da okuma-yazma bilmeyen fertlerde gelir artışı en yüksek olduğuna dair istatistikler bulunduğu halde, başlangıç gelir seviyesi çok düşük kaldığı için bu artışlar aradaki farkı kapamaya yetmiyor.
Eşitsizliğin Boyutları
En zengin %10, toplam gelirden aldığı pay açısından alt gelir gruplarına göre görece çok daha yüksek durumda; bu da mevcut kaynakların büyük kısmının üst gelir grubuna aktarıldığını gösteriyor.

Dünya Gazetesi yazarı Naki Bakır’ın analizine göre, Türkiye’de en yüksek %10’luk grubun kişi başı geliri ~55.330 dolar, en düşük %10’un geliriyse ~4.159 dolar. İki grup arasında 12,3 katlık fark var. Bu fark yalnızca gelir düzeyini değil, yaşam standartları, sağlık, eğitim ve tüketim imkanları gibi sosyal hizmetlere erişimi de derinden etkiliyor.
Resmî TÜİK verilerine göre Türkiye, Gini katsayısı açısından Avrupa ülkeleri arasında gelir eşitsizliği bakımından ilk sırada yer alıyor. Avrupa’daki ortalama katsayıların (örneğin Almanya, Fransa gibi ülkelerin) çok üstünde seyreden Türkiye’nin değeri ~0,42-0,43 bandında; bu da gelir adaletsizliğinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Eşitsizlik sadece gelir farkı ile sınırlı değil: bölgesel farklılıklar (özellikle kırsal ve şehir merkezleri arasındaki fark), eğitim düzeyindeki değişiklikler, hanehalkı fert sayısı gibi etkenler düşük gelir grubunun koşullarını daha da zorlaştırıyor.
Başka Ülkelerle Kıyas ve Refah Algısı
En üst gelir dilimine düşen 8,8 milyon kişinin refah düzeyinin Almanya, Belçika, Avusturya gibi gelişmiş Avrupa ülkelerinin ortalama kişi başı gelirlerini geçmesi dikkat çekiyor. Türkiye’nin en yüksek gelir grubundaki kesimi, kişi başı gelir açısından Belçika ve Avusturya ile aşağı yukarı benzer refah seviyeleri yaşıyor.
Öte yandan, en düşük gelir dilimindeki kişilerin refah düzeyi Tunus, Fas, Cibuti gibi ülkelere benzetiliyor. Türkiye’de yaşanan bu uçurum, ülke içerisinde “iki farklı Türkiye” görüntüsünü uyandırıyor: bir yandan küresel anlamda yüksek gelirli ligde yer alma çabası, öte yandan toplumsal tabanın büyük kısmının ekonomik sıkıntılarla boğuşması.