SYKP Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, 6-7 Eylül Pogromu’na ilişkin bir açıklama yaptı. Kaya, olayın yöneticiler eliyle yaptırıldığının ve olayın sorumlularının önemli makamlara yükseltildiğini aktardı.
Siyasi Haber'e konuşan Kaya, şunları söyledi:
Atamızın evi bombalandı
"6 Eylül 1955 yılında, zamanın Demokrat Parti yanlısı İstanbul Ekspres gazetesi "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci baskısını yapmış, o dönemde kurulmuş olan Kıbrıs Türktür Derneği'nin üyeleri ve önceden İstanbul’un yoksul mahallelerinden milliyetçi ajitasyonla galeyana getirilmiş yığınlar, Pangaltı semtinde Rumlara ait dükkanlara saldırmaya başlamış ve olaylar tüm İstanbul’a ve Müslüman olmayan halkın yaşadığı her kente yayılmıştı.
Yıllar sonra, özel harp daire başkanlığı yapan emekli orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, gazeteci Fatih Güllapoğlu'na verdiği bir röportajda, 6-7 Eylül olaylarını, "Mükemmel bir özel harp harekâtıydı, amacına da ulaştı" diye anlatacaktı. Selanik'teki bombalama olayının da Türkiye devleti tarafından tertiplenen bir kışkırtma olduğu kısa sürede anlaşıldı. Olayla ilgili olarak, MİT ajanı olduğu belirtilen Oktay Engin yakalanacaktı. Engin, daha sonraki dönemde MİT'te önemli görevlere getirilecek ve1992'de Nevşehir Valiliği'ne kadar yükselecekti."
Olaylarda 15 kişinin öldürüldüğünü, resmi rakamlara göre 30, gayrı resmi rakamlara göre 300 kişinin yaralandığını belirten Kaya, 200'ü aşkın tecavüz vakasının yaşandığına dikkat çekti. 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile fabrika, otel bar gibi yerlerin bulunduğu 5 bin 317 mekanın saldırıya uğradığını belirten Kaya, katliamın gavur kültürüyle tarihini şekillendirmiş insanların yaptığını kaydetti.
Katliamlar için özür dilenmiyor, yenileri geliyor
"61 yıl önce gerçekleştirilen Müslüman olmayanlara dönük bu linç girişiminin son olmadığını, daha sonra yaşadığımız tarihsel süreç birçok kez bize gösterdi. Çünkü başta 1914 Rum soykırımı, 1915 Ermeni soykırımı, Rum Pontus soykırımı, Ezidi ve Süryani soykırımlarıyla yüzleşmeyen, bu linç ve katliamların muhataplarından özür dilemeyen, zararlarını tazmin etmeyen devlet aklının, yeni katliamlara kapıyı açık tuttuğu, tutacağı belliydi.
İstanbul’da başlayarak hızla Müslüman olmayanların yaşadığı her kente yayılan ve tarihimizde insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak bir kara leke gibi duran “6-7 Eylül olayları”nı 61 yıl sonra yeniden telin eder ve kınarken, farklı etnik kimliklere ve farklı inançtan halklara benzer saldırıların olmamasını bu katliamlarla yüzleşmekten geçtiğini düşünüyoruz…"